♫│YİRMİ BİR

25.8K 1.5K 404
                                    

the anxiety, willow - meet me at our spot

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

the anxiety, willow - meet me at our spot

Tuhaf bir arkadaş grubu.
Bir araya geleceğini düşündüğüm
en son isimlerden oluşuyor.
Sanırım bu yüzden devam edebileceğini düşünüyorum.

Genelde otobüslerde telefonumla ilgilenmezdim çünkü çok çabuk midem bulanırdı. Ancak bu sabah kutsal bir amaca hizmet ediyordum: aşka.

Sarp benden çalma listesi hazırlamamı istediğinde bunu kendimi kasmadan, öylesine dinlediğim şarkıları koyarak yapacağımı düşünmüş olabilirdi ama gerçek bunun tam tersiydi. Midem bulansa da kafamı kaldırmıyor, tüm listelerimi gözden geçirerek onun için şarkı ekliyordum. Çoğundan da emin olamayıp sonra çıkarıyordum.

Bu sebeple kararsızlığımdan nefret ettiğim anlardan birisini daha yaşıyor, kendime sinirleniyordum. Listenin kapağına koyduğum fotoğrafı bile iki saat Pinterest mesaisi yapıp altı seçenek arasından üç defa değiştirerek seçmiştim çünkü.

Her şey çok güzel hatta kusursuza yakın olsun istiyordum.

Bu yüzden bir türlü tamamlayamıyordum. Gerçi o da bana henüz atmamıştı, bu yüzden aşırı stres altında değildim.

Havanın buz gibi olması, götümü soğuktan hissetmemem ve gün bile aymadan okula gelmiş olmam o sabah negatiflenmem için yeterli koşulları sağlamıyordu. Düşünün ki ben, en ufak olumsuzlukta dünyanın sonu gelmişçesine bir daha mutlu olamayacağını düşünen ve söylenip duran ben, Alplerde çıplak ayak dedesinin kulübesine koşturan Heidi gibiydim. Mutlu, tasasız ve hafif. Tüm bunlar aşk denen meredin ve onun yan etkisi olan midedeki kelebeklerin eseriydi tabii ki.

Öyle ki normalde ne yapıp edip sıcak yatağımda kalacağım bu kış gününde okula gelmiş, neşe saçarak Damla'yı karşılamıştım. O ise sıramıza doğru yaklaşırken uykuluydu, montunun kapüşonunu at kuyruğunun üzerine kapattığından kafasında tuhaf bir tepecik vardı ve benim ışıltılı günaydınıma homurtuyla karşılık vermişti. Onu sabahları zinde görmeye alışık olduğumdan oturur oturmaz başını masaya yaslamasına şaşırdım.

"İyi misin?"

Yüzü bana dönük, gözleri kapalıydı. "Uykum var."

"Dün gece geç mi uyudun?"

"Hm hm."

Damla sporcu olmasaydı bile onda bir sporcuda olması gereken çelik irade mevcuttu. Erken yatar, erken kalkar sürekli zinde gezerdi. Sağlıklı beslenirdi. Kendimde kırkı çıkaracak enerjiyi zor görürdüm ama Damla'da yüzüncü doğum günü pastasının mumlarını bile tekte söndürebilecek potansiyel vardı. Elbette bir gün geç uyuyup uykusuz gelmesi kıyamet alameti değildi ama dört yılda bu senaryo bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar yaşanmıştı.

DİNLEDİĞİMİZ TÜM ŞARKILARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin