KAN SÜRTÜĞÜ

31.9K 1.5K 475
                                    

Naza☝

Yıldızı doldurun ve iyi okumalarr🧛🖤

"Kızın elini bırakta rahat rahat otursun savaş" dedi naza. Bahçeye çıkmıştık ve hepimizin önünde birer kadeh vardı.

"Hayır." Savaş elimi sımsıkı tutmuş bırakmıyordu, sanki kaçabilecektim. Uzun zaman sonra dışarı çıkmıştım ve iyi gelmisti.

"Rahat dursana sen" elimi savaştan çaktırmadan çekmeye calisiyordum ama imkansiz gibi birsey.

Nora ellerimize bakiyordu ve kaşları çatıktı "birşey yapmayacağım elimi birak. Uzun zaman sonra dışarı çıktım, bari rahat olayım"

savaş bana dönüp sordu "böyle rahat değil misin yani?" Off salakligi tutuyor bazen

"elimi sıkarken nasıl rahat olabilirim?" dedim. Bana birkac saniye daha bakıp nefes verdi, sonra elimi birakti.

"Bu kız niye cikti bahçeye?" Savaş Noraya baktı "ben öyle istedim?" Nora gözlerini benden çekip savaşa baktı "dogru o senindi degil mi, sana özeldi"

savas norayı umursamadan" evet sadece bana özel, bir sorunun mu var Nora?"

Naza da Kaan da, Noraya, savaş gibi bakıyordu. Naza konuyu değiştirmek ister gibi bana soru sormaya başladı "kaç yaşındasın maral?"

"22 yaşındayım. Sen kaç yaşındasın?"
Bu söylediğime Kaan ve naza güldü. Savaşın alaylı bakışlarını hissediyordum

"Bilmem saymadim" dedi. Kaç yasinda olabilirdi ki? "Savaş seni nerede buldu?" diye sordu

Aklıma o gün olanlar geldi ve gerildim. Benden önce Kaan konuştu "ormanda, sen bilmiyor musun? Maral o gü-"

savaş kaanin sözünü kesti "ormanda yanliz yürürken buldum."

Nora tekrar bana baktı "ah canım, keşke arkadaşlarının yanindan ayrilmasaydin. Bak simdi yemeğimiz oldun"

Naza Noraya ilk defa sert konuştu "Nora yeter artık!" Nora alayli alayli gülerek "ne dedim canım, sürüden ayrılanı kurt kapar dedim" bende ona bakarak düz bir ses tonuyla "üzüldün mü? Eksik olma" dedim. Ben buradayım ama değilmişim gibi hakkımda atıp tutuyordu.

Dudaklarını büzüp bana baktı "çok üzüldüm sorma. Savaşı eğlendirebiliyor musun bari?"

Savaş sertce Noraya baktı " kes artık! ileri gitme" Nora savaşa bakti, biraz korktu ama sonra tekrar bana döndü

"bu sürtüğü sadece kanını içmek için mi getirdin yani? Beni güldürme savaş! Kaç kere birlikte oldunuz?"

Artik kendimi tutamadım "sen fazla olmaya başladın! Bana bak kan sürtüğü benimle düzgün konuş!"

Herkes şaşkınca bana bakıyordu, Nora hariç! Onun gözleri çoktan kırmızılaşmaya başlamıştı.

Gerildim mi ? Evet, korktum mu? Evet, pişmanmıyım? Hayir. Ayni şekilde sert sert ona bakıyordum, birazdan lıkır lıkır kanımı içmesini göze alarak.

Ama bana yaptığı bu ima o kadar çirkin ki bir daha aynı şeyi söylese bir daha aynı şeyi söylerdim.

Nora bana atıldı ve ayni şekilde savaş ta Nora ya atıldı. Naza gelip önüme geçti, Kaan da Norayı tuttu. Her şey o kadar hızlı oluyordu ki takip edemiyordum.

Savaş norayı yeri serdi ve Kaan üzerine oturdu Noranin kollarını tutarken konuştu "Ileri gittin Nora. Sakin ol" dedi

Savaş cok sinirlenmisti "Bana bak gerizekalı..." ilk defa benden başkasına sinirlendiğini gördüm "bir daha aynı şeyi tekrarlarsan, karşında beni bulursun! İyi şeyler olmaz"

Nora sinirini yenememis ve yerleri yumrukluyordu ayni zamanda bağırıyordu "ne yani? Daha aramıza gireli 3 gün olmayan bu aptal insani mi savunuyorsunuz bana karşı? Hepinize yazıklar olsun!"

Naza elimi birakmiyordu "sen aramıza gireli daha 3 gün olmayan kizi savaştan mı kıskanıyorsun Nora?" Nazanin bu dediğine takıldım. Bu sürtük beni savaştan mı kıskanıyor?

Nora cevap vermedi, sadece sinirle nefes alıp veriyordu. Kaan hâla üzerindeydi. Savaş gelip beni kolumdan tuttu ve eve sürüklemeye başladı. Bir anda merdivenleri cıktık ve kendimi odada buldum.

"Aptal mısın sen? Bir vampire diklenemeyeceğini hâla öğrenemedin mi?"

Ne yani benmiydim suçlu? Onunla aynı ses tonuyla konuştum "ne dediğini duymadin mi? Seninle yatmışım gibi konuştu!"

Savaş yaklaştı "ne yani? Yatmadın mi?"

Ne diyor bu "evet yattım ama onun dediği gibi değil" savaş daha da yaklaştı

"onun dediği gibi derken?" Beni utandırmaya çalışıyordu. Başariyordu "birlikte olmak gibi işte" daha da yaklaşıp aramızda ki mesafeyi kapattı.

Vücutlarımız birbirine deyiyordu "birlikte olmak gibi derken?"

Sinirleniyorum artik "ne duymak istiyorsun sen?" Dedim. O bana yaklaştıkça bende geri geri gidiyordum

"ne demeye çalışıyorsan açık açık söylesene maral?" Sırtım duvara yaslandı.

Sinirle "sevişmekten bahsediyorum gerizekalı!" dedim. Tekrar aramızdaki mesafeyi kapatıp boynumu tuttu "bana hakaret edemezsin" dedi.

Her zaman yaptigi gibi boynumu kokladi ve öptü, diğer eli çıplak kolumdan yavaş yavaş aşağı doğru indi. Bu hareketi irkilmeme neden oldu.

"Beni bırak" dedim. Kolunu ittirmeye çalıştım, kafasini boynumdan cekip sertce gözlerimin içine bakti. Korktum, onun bakislari beni çok korkutuyordu.

Tekrar kafasini boynuma gömdü. Eli belimi kavradı "az içeceğim" dedi, yine kanımı içecekti. Kısık bir ses tonuyla "yapma!" dedim. Gözlerim dolmuştu. O bana sus der gibi ağzıyla ses cikartti.

Önce belimi okşadı ve sonra beni belimden kendine cekti. Yavaş yavaş öptüğü boynuma dişlerini geçirdi.

Acıyla inledim, dişini geçirdiği yeri emmeye başladı. Bir iki defa emdi ve sonra öpmeye başladı.

Tekrar emdi ve tekrar öptü. Öpücükleri oradan köprücük kemiklerime doğru kaymaya başladı ve belimi okşuyordu. O kadar bitkin düşmüştüm ki karşı koyamıyordum.

Sadece fısıldayabildim "dokunma bana" o belimi okşarken gözlerim kapandı ve beni kucağına aldığını hissettim. Sonra her şey gitti.

 Sonra her şey gitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

7. Bölüm sonu oy vermeyi unutmayalım yıldızı dolduralım...

KİMSESİZ VE DENGESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin