2.2 Babysitting

278 22 0
                                    

"Biraz utangaçlar o yüzden üstlerine gitme."

"İsimleri ne?"

"Cassie ve Scorpius." dedim. Cassiopeia'yı kurtarmış olabilirdim ama Scorp için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

"Vay canına, oğlunun ismini benden mi çaldın?"

"Evet aslında, aklıma erkek ismi gelmemişti." dedim yüzüne bakmaya çekinerek "Sonra bir kere senin öyle bir şey dediğini hatırladım ve hoşuma gitti."

Gelmemiş miydi? Milyon tane kendimden, ve birer milyon tane de etrafımdaki herkesten fikir gelmişti. Ben de en çok 'Draco'nun çocuğu' gibi duran isimleri seçmiştim. Malfoy hanedanının takımyıldızlarına olan takıntısını kendi ailem üzerinden gelenekselleştirmeye yöneldiğimim farkında değildim.

"Anladım." dedi "Pekala, hala aynı yerde mi oturuyorsun?"

"Evet." dedim "Ama ev bakıyorum. Çocuklar büyüyene kadar taşınmam gerek, ev çok küçük geliyor."

Kafasını salladı ve uzaklara baktı.

"Pekala." dedim "Cisimlenme vakti o zaman."

Draco hemen cisimlendiğinde ben de onu takip ettim.

İçim içime sığmıyordu. Ama bu mutlulukla dolup taşmak değildi, hayır, daha çok endişeyle kavrulup korkuyla boğulmaktı. Kalbim tekliyor, nabzımın sesi kulaklarımı dolduruyordu.

Draco arkamdan kapıya doğru gelirken zile basmak için derin bir nefes aldım.

"Merak etme, Harry Potter'ın bebekleri olduklarını öğrendiğim an bağırıp çocuklarını korkutmayacağım, sadece direkt çekip gideceğim."

'Peki ya senden olduklarını öğrendiğinde ne yapacaksın?' diye sorsam hangimizin kalp krizi geçireceğini tahmin etmek güçtü. Zaten tahmin etmek için zorlanmaya gerek de yoktu, umduğumdan çok daha yakın bir zamanda öğrenebilecektim.

Zile basıp annemin kapıyı açmasını beklerken Draco'ya cevap vermedim. Tek yapabildiğim dudaklarımı dişlemek ve acilen birinin Draco'yu çağırması için dua etmekti.

"Hoşgeldiniz!" dedi annem büyük bir gülümsemeyle "İçeriye girin, açsınızdır."

"Aslında çok aç değilim, ama sağolun." dedi Draco "Ben çocukları görmeye gelmiştim."

Annem Draco'ya uzun uzun baktığında, o gözlerini kıstığı süre boyunca dudaklarımı ısırmıştım. Gözlerini yeniden eski haline getirdiğinde, her şeyi anladığını biliyordum. Çünkü ben zekamı annemden almıştım, ve onun da bir DNA testine ihtiyacı yoktu. Çocuklar bu ufacık halleriyle bile Draco'ya benziyorlardı.

"Pekala, keyfinize bakın."

Annem aradan çekilince derin bir nefes aldım ve çocukların odasına doğru ilerledim. Adeta titriyordum, Draco bir şeyler döndüğünü anlayacaktı.

Çocukların odasına girdiğimde, bir an için her şeyi unutup rahatlamıştım. Cassiopeia'yı oturduğu yerden kaldırıp kucakladığımda kıkırdamasıyla ben de ona gülümsedim.

"Nasılsın anneciğim? Ne yaptın bugün?"

"Seni özledim."

Cassie'nin boynuma sarılmasıyla ben de ona sıkıca sarıldım. Kızım gayet iyi konuşuyor olsa da Scorpius'un kelime dağarcığı nispeten daha kısıtlıydı.

"Anneciğim."

Yere eğileceğim sırada Draco ilerledi, Scorpius'u yerden kaldırdı ve ona baktı. Bu sahne yeterince kalp burkucuyken benim hiçbir tepki verememem durumu daha da kötüleştiriyordu. Ona söylemek, sonra ağlamak, sonra özür dileyip tekrardan ağlamak istiyordum sadece.

Tangled // DramioneWhere stories live. Discover now