3.2. Unexpected

196 15 0
                                    

Sevinçten havaya uçan Draco'yu saatlerdir izliyormuş gibi hissediyordum. Verdiği tepkinin anlamsızlığını geçmiştim, tepkisinin büyüklüğü hayran ediciydi.

"Sen nişanlı bir adamsın ve ben adeta kaltak bir metres gibi senden hamile kaldım. Buna neden seviniyorsun?"

"Çünkü seni seviyorum." dedi üstüme uzanıp boynuma öpücükler kondururken "Sen de beni seviyorsun."

"Seni seviyorum." dedim yüzünü tutup durmasını sağlayarak "O yüzden aynı hatayı tekrar yapmıyorum. Sen Astoria'dan ayrılana kadar biz Muggle dünyasında yaşayacağız. Orada bir iş bulacağım-"

"Hey, hey, hey." diyerek beni susturdu "Bu iç karartıcı konuşmanı kendine sakla. Bugün sevin."

Bunu söyledikten sonra öpücüklerine devam etmesiyle dayanamayıp ellerimle yüzünü sabitledim ve dudaklarını kendime çekip onu öptüm.

Başka bir evrende olsaydık ve ben ona hiç zarar vermemiş olsaydım, onun karşısında daha keskin durabileceğimi biliyordum. 'Neden ondan vazgeçemiyorsun?' diye hesap sorabilirdim. Eğer başka bir evrende ben ona hiç zarar vermeden bütün bunları yaşıyor olsaydık, Astoria ile bile konuşurdum. Başka bir evrende olsaydık tercihlerini sorgulayabilir ve istediğimi yapması için utanmadan, ısrarla doğru bildiğimi anlatabilirdim. Karanlık taraf yerine beni seçmesini dur durak bilmeden isteyebilirdim.

Ama burası başka bir evren değildi, bu benim kararlarımla seçtiğim hayattı ve bunu yaşamaya mecburdum. Yapabildiğim tek şey onunla olan her anın tadını çıkartmaktı.

Bu hayatı yaşadığım için de onu öptükten sonra sadece gülümsedim.

"Altı haftalık." dedim burnumu çekip "Bu sefer ikiz değiller."

"Ne zaman öğrendin?"

"Bu öğlen." dedim "Bir Muggle eczanesinden alınmış testlerim vardı, eskiden kalma. Başım için ilaç arıyordum ve çantamda testlerden bir tanesini bulunca yapayım dedim ve pozitif çıktı. Ben de o yüzden kesinleştirmek için yemek arasında hastaneye gittim. Sonucu da yanıma aldım, belge çantamda."

"Sana inanmayacağımı düşünmene sebep olan şey nedir?" dedi bana daha sıkı sarılıp. "Dokuz aylık olduğunu söylesen bile sana inanırdım."

"Sevincini anlamlandıramıyorum ama nereden geldiğini anlıyorum." dedim ona dönüp "O anları, canına ait bir parçanın ellerinde büyümesini görememenin hasretini çekiyorsun. Hatta gerçekten beni seviyorsan, aşkımızın somutlaşmasına başından sonuna kadar şahit olmak istiyorsun. Ama ben sırf bu yüzden hayatına girmek istemiyorum."

"Herm, sen benim hayatımsın."

"Hayır, ben senin hayatının ufacık bir kısmıyım. Çocuklarımız da öyle. Eğer biz diğer olan her şeyden daha ağır bassaydık şu an gelecek bu kadar belirsiz olmazdı. Eğer biz daha ağır bassaydık, ben de senin gibi sevinç naraları atıyor olurdum. Gözyaşlarım sadece sevinçten gelirdi, gelecekte gördüğüm tek şey çocuklarıyla genişleyen bir aile olurdu. Bu aile genişleyecek, evet. Ama içinde bir anlığına bile Astoria'nın olmayacağının bana güvencesini veremiyorsun. Nasıl burada durmamı bekliyorsun ki? Veya, bu duyduğundan sonra bazı adımları atmaya başlarsan bunun sadece bu bebek için olmadığını nereden bileceğim?"

"Şu an saçmalıyorsun." dedi gözlerini devirip.

"Neresi saçma? Beni sevdiğini söylüyorsun, her şeyi yapacağını söylüyorsun ama yaptığın hiçbir şey yok."

"Çünkü sana güvenmiyorum!"

Sesinin yükselmesinden çok söylediği cümlenin ağırlığı canımı acıtmıştı. Hamilelik duygusallığından da değildi, çünkü kaşlarının çatılmasına hiçbir zaman dayanamazdım. Bana her sinirlendiğinde, sevgim içimde dolup taşar ve gözlerime vururdu.

Tangled // DramioneWhere stories live. Discover now