3.3. You are not invited

218 14 1
                                    

Draco çocuklara masal okurken onları izliyordum. Çocuklara her baktığında içimde oluşan hisleri tarif etmek zor olsa da içimdeki korku adeta somutlaşıyordu.

Onda bir şeyler vardı, söylediğim her şeyi duyup söylemek istediği her şeyi söyleyemediğini hissediyordum. Belki gerçekten benimle olmak istemiyordu veya Astoria'yı seviyordu. Belki de güç ve parayı düşündüğümden daha çok önemsiyordu. Ya da ailesine veya kendisine bir zarar gelmesini istemediği için buna mecbur olduğunu düşünüyordu.

Tek bildiğim, iki aydır ilk defa bu kadar kendinden emin olmadan konuşmasıydı. Söyledikleri tutarsız geliyordu, beni bırakmayı asla istemiyor gibiydi ama kalmam için bir şey de yapmıyordı.

Bana güvenmiyordu bir kere, güvenmediğin insanı ne kadar sevebilirdi ki biri?

"Anneciğim, su."

Scorpius'un isteğiyle düşüncelerimden çıkıp ona suyunu uzattım.

"Anne yanımıza yatsana." dedi Cassie esneyerek "Babam iyi geceler öpücüğü verecek."

Bu dediğine gülümseyip ikisini de yanağından öptüm.

"Anne biraz geç yatacak."

"Ama öyle olmaz ki."

"Evet, olmaz." diye onayladı Scorpio Cassie'yi "Sen bizimle yat."

"Babam da yatar."

"Ama benim işlerim var." dedim "Babanıza sarılırsınız."

Draco önce bana baktı, sonra da çocuklara geri döndü. Buz gibiydi, yine duvarlarını örmüştü ama bu sefer sinirli olan bendim.

"Hadi masalı bitirelim." dedikten sonra okumaya devam etti. Bu manzaraya daha fazla dayanamayacağım için yavaşça odadan çıkıp mutfağa yöneldim.

Tezgaha yaslanıp derin bir iç çektiğimde elim istemsizce karnıma gitmişti. Anne oluyordum, tekrardan hem de. Bu hayattaki en güzel hissi yaşıyordum, ama güzel hissedemiyordum.

Bu çocuğumun da bir gün bana bakıp, onu babasından ayırdığım için ağlamasına katlanamazdım. Öbür türlü de şeytanın avukatığını yapacaktım ve bunun imkansız olduğunu biliyordum.

Bebeğimiz bir yana, en ağırıma giden eski Draco'ya kolayca dönebilmesiydi. Gözlerinin donuk mavisi sanki koyulaşıyor, yüzü kaskatı oluyordu. Bakışları bile değişiyordu, daha umutsuz bakıyordu. Daha küstah konuşuyor, daha keskin kelimeler seçiyordu.

Başımı kaldırıp gözlerimi kapattım. Hayatımın bu olmasını asla tahmin etmemiştim. Şu an kariyerine odaklanan, güçlü bir cadı olacağımı düşünmüştüm. Evet, aşık olmak elbette hep aklımdaydı. Draco Malfoy ile birlikte olmak hayallerimin hep köşesindeydi. Sürekli uzaktan baktığım, kendi hayalime bile imrendiğim bir hazdı. Şimdi ise gerçeğini yaşıyordum ve her bir rüya peşine onlarca kabus getiriyordu. Her attığım adımda bir bataklık tarafından yutuluyormuşçasına battığımı hissediyordum.

Yine de, çocuklarımla geçirdiğim bir anı bile değiştirmezdim. Eğer yaşadığım her an, çektiğim her çile onların yüzünde bir anlık bir gülümsemeye kadar giden tesadüfleri oluşturduysa her şeyi yeniden yaşardım. Hatta Draco bana tekrar güvenecekse daha zorunu bile yaşardım.

Tek istediğim, Cassie ve Scorp'un mutluluklarının asla kesilmemesiydi. Başlarına ne gelirse gelsin, anne ve babalarının dimdik arkalarında olduğunu bilmelerini her şeyden çok istiyordum. Bizim yüzümüzden bir damla gözyaşı dökmelerine asla katlanamazdım.

"Bu saatte ne yapıyorsun bakalım?"

Gelen sese doğru döndüğümde Narcissa'yı görmemle ona bakıp gülümsedim.

Tangled // DramioneWhere stories live. Discover now