03

85 14 9
                                    

Hayaller nadiren
gerçekleşir,
beyaz serçeler
nadiren görülür.

Bazen bir şeyleri anlatmak için onlarca kelime kullanırsınız bazen de birkaç kelime yeter de artar anlaşılmanıza.

Yedinci Ev-
O Olmasa

Saatin kaç olduğunu bilmiyordum uyandığımda. Güneş yüzüme vurmaya başlamıştı. Karnım gerçekten çok açtı. İçeriden yükselen sesler ve yanımdaki yatağın boş olması Sare'nin ve diğerlerinin kalktığını doğruluyordu. Hızlıca ayağa kalktım. Neden bunu yaptım bilmiyorum ama bir an kendime bir savaş ilan etmiştim. Tabi ki demir eksikliğim bana "Merhaba" demiş ve gözlerimin kararmasına, başımın dönmesine ardından da koltuğa düşmeme sebep olmuştu.

Birkaç dakika bekledikten sonra ayağa kalktım. Aynadaki kendime baktım. Gözlerim artık daha iyiydi. Sarı saçlarım gözüme ayrı bir güzel gözükmüştü. Üzerimdeki sweatshirtü düzeltip mutfağa doğru ilerledim. Mutfakta Sare ve Kerem beraber kahvaltı hazırlıyorlardı. "Günaydın"

İkisi de bana doğru döndüler. Sonra da gülümseyip "Günaydın" dediler. Benim merak ettiğim diğer şeyse Aras'ın nerede olduğuydu. Etrafa bakınmaya başladım. Bunu biraz fazla belli etmiş olmalıyım ki Kerem'in sorusuyla irkildim: "Aras'a bakıyorsun sanırım Mina. O uyuyordur."

Şaşkın bakışlarımla onlara doğru döndüğümde ikisi birden gülmeye başladılar. "Ben Aras'a bakmıyordum." dediğimde Kerem: "Hiç yalan söyleyemiyorsun Mina." demişti. Gerçekten o an keşke yer yarılsaydı da içine girseydim. Aslında utanılacak bir şey yoktu ama çok utanmıştım.

Üçümüz beraber kahvaltıyı hazırlamıştık. Beni hemen benimseyip aralarına almaları o kadar güzeldi ki bunu düşündükçe gözlerim doluyordu.

Artık her şey hazır olduğunda Sare: "Mina sen abimi uyandır, ben de çayları doldurayım. Kerem sen de iki dakika ekmek al gel." dedi. Aslında Aras'la çok temasa girmek istemiyordum. Sebebini sormayın çünkü ben de bilmiyorum. Sadece ondan uzak durmak istiyordum. Belki de gelecek beni korkutuyordu.

Aras ve Kerem'in kaldığı odaya girdiğimde bir tek kişilik bir de çift kişilik yatak vardı. Bizim odada olandan az daha küçük bir ayna ve 3 kapılı bir gardırop olan oda bizimkinden biraz daha büyüktü. Ne ara benim odam olduğunu soracaksanız değil mi? Cevap veriyorum, Meraklı Necmiye Teyze gibi davranmayın lütfen. Beni köşeye sıkıştırıyorsunuz, çok ayıp.

Aras'ın yattığı çift kişilik yatağa doğru yaklaştım. Omuzlarına dokunup kısık sesle "Aras" diyebildim. "Lütfen Sare, biraz daha." deyip bana sırtını döndü. Bu durumu karşısında kıkırdadım. Sırtından tutup onu birkaç kere daha sarstım. Ne ara döndüğünü bile anlamadan beni tuttu ve yanına yatırdı.

Çırpınıp kollarından kurtulmaya çalışıyordum ama beni sıkı sıkı tutmuş hareket etmemi engelliyordu. "Sare, hareket edip durma. Bak ne güzel abi- kardeş zaman geçiriyoruz."
Dediklerinden sonra daha sıkı sardı bedenimi. Yine "Aras" diyebildim sadece. Beni hemen susturdu. "Sesin mi değişmiş senin? Ateşin de var mı? Hasta mı oldun sen?" deyip elini önce alnıma sonra yanaklarıma değdirip ateşime baktı. "Ateşin azıcık var gibi. Kerem'e söyleriz ilaç alır sana."

"Hâlâ kapalı mı gözlerin?" dediğimde "Hı hı" demekle yetindi. Nefesimi verdim. "Uykunuzu bölmek istemem Aras Paşa Hazretleri ama ben Sare değilim. Bırakır mısın artık beni?"
Bir anda kolları benden ayrıldı. Yatakta oturur duruma geldi ve gözleri faltaşı gibi açılmıştı. "Mina? Neden daha önce söylemedin Sare olmadığını ya?"

BEYAZ SERÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin