06

64 3 23
                                    

Hayat başınızı döndürüp aklınızı başınızdan alabilir, bir atlıkarınca gibi.

Sizi hem zirveye taşıyıp hem de dibe sokabilir, bir gondol gibi.

Sizi hem bağırtıp hem mutlu edebilir, bir korku evi gibi.

Sizi yükseklere götürüp geri indirebilir, bir dönme dolap gibi.

Ve sizi hem yaşatıp hem de öldürebilir, lunapark gibi.

Adamlar-
Benden Bana

Kerem'in tatlı isteğini kıramadığımız için arabalara binip lunaparka doğru yol almıştık. Arabaya bindiğimizde Aras bir eliyle elimi tutmuş, diğer eliyle de arabayı kullanmıştı. "Aras neden elimi tutuyorsun?" diye sorduğumda ise "Baba olursam bir gün kızımın elini asla bırakmayacağım, demiştim. Kendime söz vermiştim. Sözümü tutuyorum." demişti.

Aras bana yaşadığımı hissettiriyordu. "Ailesi bile onu sevmeyen bir kızı kim sever?" diye sormuştum kendime hep. O seviyordu.
Sare seviyordu.
Kerem seviyordu.

En azından öyle hissediyordum. Öyle değilse bile öyleydi artık.

Lunaparka geldiğimizde Kerem arabadan inip heyecanla ellerini çırpmıştı. 5 yaşındaki bir çocuktan farkı yoktu. "Önce atlıkarıncaya binelim. Hayır, önce dönme dolaba... Hayır! Önce çarpışan arabaya... Kerem'in bu hali bizi güldürürken Sare, Kerem'in elini tuttu.

"Hepsine bineceğiz bebeğim." dedi. Tabi Aras'ı hesaba katmamıştı. Aras'ın sert ve kıskanç bakışlarını görünce toparlamaya çalıştı. "Yani Kerem demek istemiştim." 

Tabi ki bunda başarılı olamamıştı. Ben kıkırdarken Aras bana bakmıştı. Bir an ben de tedirgin olmuştum. Elimden tutup beni çekiştirmeye başladı. "Herkes kendi çocuğuyla ilgilensin lütfen." deyip biletlerin olduğu yere getirdi.

"Söylesin bakalım benim kızım. Hangisini binelim?" dediğinde bize gülüyordum.

"Oh daddy. Bilemiyorum. Daddy'im ne derse o." deyip göz kırptım. O da bize kıkırdarken tüm biletlerden ikişer üçer tane almıştı.

"Biraz fazla değil mi?" dedim biletleri göstererek. "Benim kızım daha fazlasına da layık. Fazla değil hatta az bile biraz daha mı alsam?" Biletlerin olduğu yere geri yönelince kolundan tuttum. "Saçmalama istersen Aras."

Kollarını silkti. "Bana ne ya. Ben burada kızını mutlu etmek isteyen bir babayım. Karışmayın bana." O an daha çok baba değil de çocuk gibiydi. Ben kahkahalarımı durdurmaya çalışırken o beni çoktan atlıkarıncaların önüne getirmişti.

"Kızların atlı prensleri babaları olurmuş. Prensin olmaya geliyorum güzelim." deyip görevli adama biletleri uzattı ve yan yana olan iki atlıkarıncaya bindik.

Bir aşağı, bir yukarı dönüyorduk atlıkarıncada. "Cennete mi geldim ben." diye bağırdım ve ellerimi iki yana açtım. Aras bana gülerken rüzgar saçlarımı savuruyordu. Atlıkarıncadan inince neye binmek istediğimi sordu. "Gondol" dediğimde ne o bunu bekliyordu ne de ben.

Gondolda avazım çıktığı kadar bağırmış ve çığlık atmıştım. Bildiğim tüm küfürleri sıralamıştım. İyice çirkinleştiğimde Aras eliylr ağzımı kapatmıştı. "Of sen ne canavar çıktın be kızım. Bu küfürler ne böyle?" deyip gülmüştü. Bense sadece buruk bir tebessüm etmiştim.

BEYAZ SERÇEWhere stories live. Discover now