07

41 4 38
                                    

Al şimdi eline bir kağıt bir kalem,
at tarihleri,
yaz ilkleri.


Ate-

Diğer Yarım

Aradan 2 hafta geçmişti. Bu iki hafta boyunca 5 ya da 6 kez konuşmuştuk. Bugünse ilk konserimiz vardı. Çok heyecanlı olduğumuz için evde tamamen bir bayram havası vardı. Sabah erkenden kalkıp kahvaltımızı yapmıştık. Birkaç şarkıyı prova almıştık. Heyecanlıydım. Sadece düşünüyordum. Bir gece -ki o gece asla sıradan bir gece değildi- evden kaçmıştım ve hiç tanımadığım insanlarla aynı evde kalmaya başlamıştım. Aralarından biri kız kardeşim gibi olmuştu. Biri ise abim. Peki bu hikayede Aras hangi roldeydi? Beni gerçekten kız kardeşi gibi görüyor olması kalbimi acıtıyordu. Ama ben onu ne olarak görüyordum ki? 

Yalan söylemiş ve bir gruba katılmıştım. Ailem bile beni sevmezken onlar bana sahip çıkmışlardı. Hayat acımasızdı. Benimse bu hayattan öğrendiğim en önemli şeyse sana acımasızca gelene merhamet edersen kaybedersindi. Ben hayata merhamet etmiştim, o ise benim canımı yakmıştı. 

Artık merhamet yoktu.

Acıma yoktu. 

Artık sadece ben vardım. 

Cesaret vardı. 

Kaçmak yok, kovalamak vardı. 

Konser için ne giyeceğime karar vermeye çalışıyordum. Henüz bir şarkımız yoktu. Aramızda şarkı seçip çalacaktık, söyleyecektik.

Siyah, mini bir elbise giyecektim. Sare de kırmızı giyecekti. Metal zincirler, yüzük, küpe ve piercinglerle kombinimizi taçlandıracaktık. Aras ve  Kerem daha rahat takılıyorlardı. "Bir şeyler giyeriz işte." kafasındaydılar. Onlara göre güzel çalmaları yeterliydi. Tüm gün hazırlanmıştık. Akşam olduğunda Aras'ı gördüm. Saçlarını yapmıştı. Ona bunu yakıştırmamıştım. Dağınık saç daha çok yakışıyordu. Kahverengi gözleri simsiyahtı. Sare ile kaldığımız odanın kapısının eşiğindeydim. O da arka odadan salona doğru geçecekti. Ben onu incelerken o da beni inceliyordu.

Önümden geçip gittiğinde kapının eşiğinde kalmıştım. "Çok..." dediğimde durdu. "Hoş olmuşsun." dediğimde arkasını döndü. Tam o anda bir şey oldu. Kalbim zihnimi esir aldı. Bedenim de kalbime uydu. Aras'ın yanına gittim ve tam önünde durdum.  Bedenlerimiz birbirine dönüktü. "Ama..." Ellerim havaya kalktı, saçlarına doğru yöneldi. Gözlerim gözlerinden izin almayı bekliyordu. Kara gözlerine biraz yaklaşınca karaları kırmızı olmuştu. "Dağınık saç sana daha çok yakışıyor."

Gözlerim gözlerindeyken ellerimle saçlarını dağıttım. Bana boş boş bakıyordu. Saçını yapmak için çok uğraştığını biliyordum. Bir an onu çok mu kızdırdım diye düşündüm.

O aynı ifadesizlikle ardında beni bırakarak geçip gitti. Beni ilk ardında bırakışıydı. Lütfen son olsundu, lütfen.

Onun arkasından ben de ilerledim. O salona, ben de mutfağa ilerledim. Sare beni görünce bir ıslık çaldı. "Waow, benim sis'ime bak be." Elimden tutup beni kendi etrafımda döndürdü. Az önceki anın da etkisiyle buruk bir şekilde gülümsedim. "İyileşmiş mi benim miniğim?" deyip yanağıma bir buse kondurdu. "İyileşmiştim." dediğimde gözlerim dolmuştu. Sare ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

BEYAZ SERÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin