25.Bölüm |🌙 Final-3: Aşk Paradokslardan İbarettir. 🌙

361 40 76
                                    

İlahi Bakış Açısı

"Ya abi her şeyi bir kenara koyun," Dedi Luka diğerlerine bakarak. Büyüklerinin ruhları, anlattıkları şeylerden sonra onları bayıltıp akademilerinin çatısında uyanmalarını sağlamıştı. Güneş doğmak üzereydi. Sanki orada, yerin dibinde, zaman durmuştu.

"Annesi ile annem lezbiyenmiş ya lan. Aşıklarmış baya. " Luka bir kendini bir Chloe'yi gösterdi.

Marinette Luka'nın bunu söylerken yüzünde oluşan dehşet verici ifadeye hafifçe güldü. Ses tonu da cabasıydı.

"Mari, gülme. Gözümüzün önünde öpüştüler diyorum! Annenle babanın öpüşmesini görmek nasıl bir şey sence!" Luka durdu elini çenesine koyup yeni çıkmaya başlayan sakallarını kaşıdı. "Gerçi, şimdi benim iki annem mi oldu? Babama ne olacak anasını satayım? Adam bana bakmadı da yapmadı da? Teknik olarak annemin sevmediği kocası rolünde. Babam sayılıyor mu?"

Luka aklını kurcalayan sorularına devam ederken Marinette'in aklı ilk soruda kalmıştı. Annesi ile babası..

" Açıkçası Luka, " Dedi Marinette gülerken." Gerek babam sandığım adamla öpüşmesini görmek, gerek Bay Agreste ile olan öpüşmesini görmek midemi bulandırırdı sanırım."

Luka durdu. O, ciddi olayları alaya alarak sindiriyordu ama Marinette öyle değildi. Siniri bozuktu ve bu yüzden gülüyordu. Tüm bildikleri ona ağır gelmişti. Bunu gözlerindeki yorgunluktan anlayabiliyordu. Hayır, bu uykusuzluğun verdiği yorgunluk değildi. Tamam, belki biraz o da vardı ama gözlerindeki yorgunluğun çoğu ruhundaki yorgunluğun bir yansımasıydı.

Luka kollarını açtı Marinette'e doğru. Mari üstelemeden kollarını ona sardı. Sanırım tek ihtiyacı buydu. Biraz sarılma.

Tabii, Adrien'a sarılmak çok çok daha iyi gelebilirdi ama Tanrı'ya karşı doyumsuz görünmek istemiyordu. Elinde hiç kimse de olmayabilirdi. Marinette her zaman başına gelenlerin Tanrı'nın birer oyunu olduğunu düşünürdü. Bazı oyunları kazanır, bazılarını kaybederdi ancak kaybettikleri ona bir şeyler öğretirdi. Buna inanıyordu. Elbet tüm bunların da bir açıklaması, bir kurtuluşu olacaktı. Tanrı hiçbir şeyi öylesine tasarlamazdı.

O, hep bizi duyardı. Değil mi?

"Peki elimizde bir dünya aptal saptal şey varken ne yapacağız?" Diye sordu Adrien uzandığı yerden kalkmadan. Luka ve Marinette ayrılıp ona döndüler. Chloe ise tıpkı onun gibi yerinden kımıldamadan yukarıya, gökyüzüne bakmaya devam ediyordu.

"Ee," Diye devam etti Adrien. "Gizemi çözdük. Elimizde cevaplar var ama bir boka yaramıyor. Birkaç cevap insanın kafasındaki sorunları çözmeli, kafasını daha çok karıştırmamalı!"

Sinirliydi. Herkes öğrendiklerinin sindirilmesini farklı yollarla yapıyordu. Bu da onun yoluydu.

"Haklısın." Dedi Chloe. Hâlâ aynı pozisyondaydı. Oldukça sakin ve sessizdi. Saçım bozulur, kıyafetim kirlenir derdine tutuşmadan öylece uzanmıştı. Burası temiz mi diye sormamıştı bile. O her zaman ki neşesi ve asaleti ortalarda yoktu. Şimdi o sadece bir et parçası gibi öylece hareketsiz yatıyordu.

"Bunun ancak tek bir açıklaması olabilir," Diye devam etti. Yerinden yavaşça doğrulup oturur pozisyona geldi. "Tüm cevaplar elimizde değil."

Yasak - Miraculous Where stories live. Discover now