81 - FİNAL

42K 2.1K 606
                                    

12 Ağustos

🎉🎉🎉

Düğün günümün sabahında inanılmaz bir mutlulukla uyandım. Her şey yolundaydı ve hiçbir sorun yoktu.

Yalan!

Stresten kilo verdiğimden bol gelen gelinliği daraltsın diye verdiğimiz terzinin, gecenin köründe taş düşürdüğü için hastanelik olduğunu, bundan mütevellit gelinliğe dokunmadığını öğrendim. Hemde düğüne saatler kala! Allahım, insan bir haber etmez mi? Arkadaşlar ben taş düşürüyorum demez mi? Ya insan ne çektiğini bilmez mi? Bilememiş! Kapısına varıp da kapalı olduğunu görünce az daha baygınlık geçirecektim. Defalarca aramamızın sonucunda verdiği cevapsa unutmuş olduğuydu.

Hiçbir gelin unutulamaz beyefendi!

Ağlaya ağlaya oğlunun gelip kapıyı açmasını beklemiş, olduğu gibi duran gelinliği alıp eve dönmek zorunda kalmıştık tabii. Akif'e göre bu normal bir durumdu. Ailenin çoğu üyesinin onunla aynı görüşte olduğunu söylersem abartmış olmazdım. Ama ben, olayın bu denli basit olmadığının bilincindeydim. Cemre sarı yılanı mı büyü yaptırmıştı acaba şüphesi yüzünden babamın müezzin olan amcasını apar topar çağırdığım ayrıntısını vermem gerekiyor. Okudu, üfledi ve bahtımın güzel olması için Allah'a dua etti. Pek bir şekerdi bu Maksut Hoca. Hatta Cemre sarı yılanına basiret bağlama büyüsü yapıp yapamayacağını sorduğumda beni epey sert bir dille azarlamasına rağmen gözümdeki şirinliğini yitirmemişti.

Neyse.

Gün böyle felaketle başladı. Peki bununla bitti mi? Hayır! Sonrasında gelin makyajı için eve gelecek kuaför ablanın iş yeri yandığı için gelemeyeceğini öğrendim ve evet bu da düğüne saatler kala yaşandı. Bir koşu gidip yangını söndürsek mi düşüncemden beni caydıran ise Tuğba olmuştu. 'Aptallık etme! Sen gelinsin! ' Gelinliği, gelin topuzu olmayan bir gelin...

Odama kapanıp ağladım, ağlamam bitip de dışarı çıkmaya çalışınca da sıkışan kapı yüzünden odamda mahsur kaldım. Yetmedi Helin kucağımda uyuya kaldığı için ağzından düşen sakız saçıma yapıştı. Yarısını kesmek suretiyle ancak kurtuldum.

Felaket gibi mi geliyor? Şunu duyana kadar bekleyin.

Stresten regl oldum!

Düğün günü!

Akif'i sonunda yatağa atacağım gün regl oldum!

Allah'ım sen bilirsin ama bu kadarı da biraz şey değil mi? Ağır?

Öyle böyle kızlarla gelinliği, saçı, makyajı evde el birliğiyle hallettik ve talihsiz gelinciği, yani beni, tam zamanında düğüne yetiştirdik. İşin doğrusu tüm bu yaşanan aksiliklere rağmen hala taş gibiydim. Akif de öyle düşünmüş olacak ki beni gelinlikle gördüğü an mavi gözleri boncuk boncuk oluverdi. Ağlamadı, hayır. Ama başbaşa olsak hüngür hüngür ağlayacakmış gibiydi de.

"Çok dağ gezdim, senin gibi güzel çiçek görmedim." Demişti titreyen sesiyle. "Leyla, ömrümde senin gibi bir şey görmedim."

Bir şeyden kastı neydi bilmiyordum ama sözleri beni de duygulandırmıştı. Karşılıklı duruyor olmamıza rağmen sarılamıyorduk. Üstelik babam daha ilk saniyeden ağlamaya başladığı için moralim de bozulmuştu. Varıp elini öptüm. Sıkı sıkı sardı bedenimi. O ağladı, ben ağladım. Kerim ile annemin hıçkırıkları evi sarmıştı zaten.

"Ne yaparsan yap, ne olursa olsun bu ev senin evin. Kapısı hep açık." Dedi babam. Başımı salladım.

"Güzel kuzum." Anneme sardım kollarımı daha sonra. Kerim'le ayrılmak sandığımdan daha zordu. Dostum, sırdaşım, kardeşim...

Dağ Ceylanı | Texting | Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin