1.2

6.8K 302 52
                                    

Uyandığımda saat beşi sekiz geçiyordu. Sabah Zeren ile tartıştığımız aklıma gelince hemen kalktım ve telefonu elime aldım. Rehbere girip 'Zeren'im<3' yazısına tıkladım ve açmasını bekledim.

"Alo?" diye bir ses geldi karşı taraftan. "Alo Zeren?" dedim. "Efendim?" diye sordu bu sefer. "Ben özür dilerim... O kadar çıkışmamalıydım.. Hem haklıydın da.. Barışalım mı?" diye sordum. "Asıl ben özür dilerim... Sen haklıydın asıl.. Hem ben sana hiç küsmedim ki! Nasıl küseyim ben sana?" dedi. "Barıştık yani?" diye sordum heyecanla. "Barıştık aşkım barıştık" dedi o da.

"Eee ne yapıyorsun şimdi?" diye sordum. "Yemek hazırlıyordum. Biliyorsun abimi üşenir o yemek yapmaya." dedi ve kıkırdadı. "Sen ne yapıyorsun?" diye sordu. "Yeni kalktım bende." dedim. "Delfin.. Çok içimde kaldı yeni öğrendim bak. Anlatayım mıı?" diye sordu heyecanla. "Anlat. Ne öğrendin?" diye sordum bende. Üstümü değişmiş aşağı iniyordum.

"Şimdi bizim bu mavi apartmanda ailesi ile oturan bir kız varya, İrem." dedi. "on altı yaşındaydı o değil mi? Kardeşi var Eylül diye?" diye sordum. "Aynen o! Asıl olay ise şimdi..." dedi ve anlatmaya devam etti.

Bir saatlik telefon konuşmamızın sonunda tüm dedikoduları öğrenmiş bir şekilde oturuyordum. Şimdi ise içeri girmiş Zeren'in söylediği bir şeye gülüyordum. "Kuzum.. Kimle konuşuyorsun yüzünde güller açıyor?" diye sordu Ikra yengem. "Zeren'le konuşuyorum da yenge ondan." dedim. "Tamam konuş gel bak yeni dedikodular var elimizde sohbet ederiz" dedi bende "Siz gidin ben geliyorum" dedim ve konuşmaya devam ettim.

En fazla beş dakika sonra telefonu kapatıp yengemlerin yanına gitmiştim. Kahvelerimizi içerken hem dedikodu yapıyorduk hem de Yasemin yengeyle birbirimize laf atıyorduk.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık. Gözüm konağın kapısına takılmıştı. Abiler gelmişti. "Yenge abiler gelmiş. Siz gidin bir bakın isterseniz." dedim. Altay gelmemişti. "Haklısın kuzum.. Ben gideğimde bakim bi.." dedi ve ayaklandı.

Altay'ın neden gelmediğini merak ediyordum. Normalde hep aynı saatte abilerle birlikte gelirdi.. Telefonumu çıkardım ve Altay'a mesaj attım.

Delfin: Neredesin? Abiler geldi ama sen gelmemişsin..(7.30)

Telefon elimde mesaja bakıp duruyordum. Hâlâ cevap yoktu. On dakika geçmişti ve hâlâ cevap yoktu. Telefonun ekranını kilitledim ve ofladım. Bu seferde aramayı denemiştim ama hemen meşgule düşüyordu. En sonki üç aramamda çalmıştı ama bir zaman sonra kendisi kapatmıştı..

Bir yarım saat sonra bildirim sesi gelmişti sonunda! Hemen telefonun ekranını açtım ve mesajlar kısmına girdim. Altay atmıştı mesajı!

Altay: Çıkıyorum şimdi şirketten bir sattlik bir işim var sonra geleceğim. (8.10)

Delfin: Neden haber vermedin? Çok merak ettim.. Aramalarını da açmadın zaten

Altay: Telefon kapalıydı. Yeni açtım.

Yalan söylüyordu.. Telefonu kapalı olsa meşgule atılamazdı ya da telefonu çalamazdı... 'Aradığınız numaraya ulaşılamamaktadır' diye bir ses gelmesi lazımdı kapalı olsa.. Mesajımda çift tik olmazdı. Tek tik bile olmazdı... Yalan söylüyordu...

Delfin: Neden yalan söylüyorsun... Seni aradım eğer kapalı olsaydı mesgule düşmezdi, çalmazdı. Mesaj attığımda tik olmazdı...
Herneyse sen ne işin varsa devam et. Bana yalan söylemeden. İşin için de yalan söylemiyorsundur umarım.(8.15)

Son mesajımı atıp uygulamadan çıktım. Zaten görüldü atmıştı.. Yalanlardan nefret diyordum. Özellikle eşim tarafından bana yalan söylenmişti. Geçerli bir sebep olmasını diliyordum.. Gözlerim dolmaya başlarken hemen kalktım ve odamıza çıktım. Yatakta kendi tarafıma geçtim ve kapıya arkam dönük olacak şekilde yattım.

°Berdel°*°bxb°Where stories live. Discover now