1.6

4.9K 219 29
                                    

Delfin

Sınav günleri gelmişti artık. Reglim hâlâ bitmemiş, son günlerde olmama rağmen yoğun olmaya devam ediyordu. Benden iki gün sonra da Zeren olduğu için bu sınavdan geçmeleri daha zor olucaktı. Çünkü zaten huysuz olan biz, sınav sırasında, öncesinde ya da sonrasında da bize puanlarını düşürmek için yol açacaktı. Kazansalar bile ceza verme gibi bir lüksümüz olucaktı ve ses çıkaramayacaklardı.

Şimdi ise oturmuş kocalarımızın işten gelmesini bekliyorduk. "Nerede kaldılar bunlar? Normalde yarım saat önce gelmeleri gerekiyordu.." dedi Zeren.

Bunu demesiyle gözleri arkadan kapanmıştı. Benimde önüme koca bir buket çiçek ve boynuna not asılmış bir ayıcık çıktı. "Altay! Aşkım!" dedim ve arkamı dönerek boynuna sarıldım. Geri çekilip dudağında bir buse kondurup gülümsedim. O da gülümseyerek yanıma oturmuştu.

Zeren'e baktığımda o da elindeki çiçeklerle Ülgen'in göğsüne yaslanmış gülümsüyordu.  Altay kollarını belime sarıp beni kendine çektiğinde göğüslerimiz birleşmişti. Bu haraketiyke onu öptüğüm için kızaran yanaklarımın daha çok kızardığına emindim. Bu da yetmezmiş gibi kulağıma nefesini vererek "Sen şimdi beni öptün ama o bana yetmedi. Seni daha fazla istememe sebep oluyorsun" dedi ve kafasını boynuma gömüp sertçe öptü.

Giderek daha da kızarıyordum. Kafasını kaldırdı ve ayağa kalktı. Elini uzatarak benimde kalkmam sağlarken sehpaya koyduğum çiçek ve ayıcığın aldı ve beni odamıza doğru çekiştirmeye başladı.

Odaya gelir gelmez kapıyı kapattı ve kilitledi daha sonra elindekileri koltuğa koydu ve yatağa oturmuş olan benim yanıma gelerek oturdu ve yine kafasını boynuma gömdü.

Bana oldukça bol gelen bir tişört giymiştim bu yüzden köprücük kemiklerimden biraz daha aşağısındaydı yakası. Ellerini yine belime koydu ve belimi okşamaya başladı.

Kafasını kaldırıp kulağıma doğru konuştu. "Şuan bu gün gireceğimiz sınavdan dört yüz alabilmek için duâ ediyorum.. Çok güzelsin" dedi ve tekrar boynuma yöneldi. Dediği şeyle domatese dönmüştüm! 13. Bölümü hatırlayanlar dört yüz puanın ne olduğunu bilirler.

Boynuma hiç durmadan öpücükler konduruyordu. Elleri de boş durmayıp belimi okşamaya devam ediyordu. Köprücük kemiklerime kadar her yeri öpmüştü. Köprücük kemiklerime geldiğinde ısırmış ve öpmüştü. "Bir daha bu tişörtü giyme. Yoksa şimdi dayandığım gibi dayanamam.." dedi ve banyoya girdi.

Ne yani bu dayanmış hâli miydi? Boynum morarmaya başlamıştı, morarmalardan boynum görülüyordu, köprücük kemiklerim acıyordu ve gördüğüm o şişlik... Kesinlikle bu tişörtü atmam gerekiyordu!

Banyodan çıkmıştı. O çıkar çıkmaz ben girmiş ve soğuk bir duş almıştım. Duştan çıkınca hemen üstümü giyindim. Aynada boynumu görünce girdiğim tişörtü geri çıkarmış ve onun yerine boğazlı ince bir kazak giymiştim. Hayır yani morluklardan boynum görünmüyordu. Kolye hizasında olsa kolyeden tahriş olmuş der geçerdim.

Tenim hassastı ve bu başıma sahte kolye taktığım zaman çok gelmişti. Bende çelik bir zincir alıp istediğim kolye ucunu zincire takıp kullanıyordum. En azından öyle dersem inanma ihtimalleri vardı. Şimdi sabahtan beri tişörtle gördükleri beni, Altay geldikten sonra kazakla gördüklerinde ne olduğunu anlayacaklardı.Akşam vakti olduğu için üşüdüm desemde Zeren yalan söylediğimi anlardı.

Üstümü giydikten sonra Altay ile yemeğe inmiştik. Bizim için ayrılan yere oturduk. Bizden sonra Zeren de kazak giymiş şekilde aşağı indiğinde yanımımdaki onlar için ayrılmış boş yere geçtiler. Zeren'le birbirimize bakıp gülüyorduk. Zeren hemen yanımdaki sandalyede oturduğu için kulağına "Sana da mı?" diye sordum. Gülümsedi ve başını evet anlamında salladı.

"Delfin'cim ne konuşuyorsunuz fısır fısır? Sofrada değil miyiz? Biz de duysak ya" dedi Yasemin yengem alayla. "Ne yapalım yenge. Kocalarımızın için en iyi eşler olmaya çalışıyoruz ya hani, o yüzden bir sürpriz hazırlayalım demiştik onu konuşuyorduk. Ama şimdi söylersek ne olduğunu duyarlar değil mi? Boşver o yüzden!" dedi Zeren de alayla.

Sevdiklerine özellikle bana ve kocasına laf atılmasına tahammülü yoktu. Eh dili de yılan dili gibi uzun, çenesi düşük olunca da hemen laf buluyordu. "Ne demeye çalışıyorsun sen! Ben iyi bir eş değil miyim yani onu mu ima ediyorsun sen!" diye çıkıştı Yasemin yengem. İki yengemin de kocaları üç gün önce bir aylık iş için yurt dışına çıkmışlardı. O yüzden yengem artık her fırsatta laf sokma çabasına giriyordu.

"Aa olu mu hiç yenge? Sen de iyisin de.." dedim onu süzerken. "Sen de iyisin de ne demek oluyor! Sen kendini ne sanıyorsun!" dedi yengem sinirle. Geçen günlerde Ikra yengem, ben ve Zeren dedikodu yaparken Yasemin yengemin Altay'a kardeşini ayarlamaya çalışmasını ve  Ülgen'e de  yiğenini ayarlama çabasını ama Zeren ile sevgili olduklarında, Altay'ların ise bir ay sonra ayrılmalarından dolayı elinde patladığını öğrenmiştik. Bu yüzden daha çok bilebmiştik yengeme karşı.

"Kendisi benim eşim olur." diyen Altay'la yengeme alayla bakıp sırıttım. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Aile büyükleri ve Ikra yengem her gün tartışmalarımıza alıştığı ve  bıktığım için hiç bir şey olmamış gibi devam ediyorlardı. "Şimdi yenge eşlerimizi sorgulaman bittiyse eğer yemeğimiz devam etmek istiyoruz" diyen Ülgen'le de Zeren alayla sırıtıp arkasına yaslanmıştı.

"İnanmıyorum size! Evlenmeseniz hizmetçi parçasından farksız olmayacak çocukları mı savunuyorsunuz bana! Size çocuk bile veremeyecek eşlerinizi mi? Onlar yerine kardeşim ve yiğenim ile evlenmiş olsaydınız eğer şuan daha mutlu olabilirdiniz!" dedi Yasemin yenge. Yengeler ve abiler bizim intersex olduğumuzu bilmiyordu. Dolayısıyla onlara regl olduğumuzu da söylememiştik.

İşte şimdi kızmıştım. Yüzümde alay ve kızgınlıkla oluşmuş bir gülümsemeyle konuşmaya başlamıştım. "Aslına bakarsan yenge onlara çocuk verebiliriz. Senin sandığının aksine normal, senin bildiğin erkeklerden değil, nadir erkekleriz." dedim ve sözü Zeren'e bıraktım.

"İntersex'in ne olduğunu bilmeni beklemiyoruz yenge. Gerçi bu geri kafanla bilmeni de beklemeyiz. Nine ve dede bile senden daha yaşlı olmalarına rağmen biliyorken senin bilmemen..." dedi ve başını iki yana salladı. "Ayrıca mutlu olmadığımızı nereden çıkardın yenge? Tamam kocalarımız tarafından şuan bir sınavda olabiliriz ama bu sınav onları daha çok tanımamızı sağlıyor." dedi Altay hafif sinirle.

"Hem merak etme yenge sen biz çalışmalara başladık bile Altay abimle." Ülgen'in bunu demesiyle Zeren de bende kıpkırmızı kesilmiştik. Onlar ise hiç istifini bozmamıştı. Altay, çenemden tutup kafamı arkaya doğru yatırmış, kazağın boğaz kısmından aşağı çekerek boynumdaki morlukları göstermişti. Bunu o kadar hızlı yapmıştı ki engellemeye zamanım olmamıştı. Ne olduğunu dahi algılayamamıştım.

Ne olduğunu algıladığım vakit hızla bir elimi kazağın üstündeki eline, diğerini de çenemde ki eline atıp Üstümü düzeltmiştim. Kulaklarıma, hatta boynuma kadar kızardığımı hissediyordum. Üstümü düzeltir düzeltmez kalkmış "S-Size afiyet olsun" diyerek Zeren'e gelmesi için bakışlarımı atıyordum o da aynı şekilde kalktığında avluya geçmiştik. Zaten Altay boynumu açar açmaz masadaki tüm gözler bana dönmüştü. Rezil olmuştum.. Çok utanıyordum. "Yalnız Delfin o boyun ne öyle? Morarmalardan boyun diye bir şey kalmamış orada" dedi ve güldü.

"Senin de farklı olduğunu düşünmüyorum" dedim ve bende güldüm. Altay yanıma otururken "Neye gülüyorsunuz siz?" diye sordu. "Delfin'in boynunun hâline" dedi Zeren. "Senin de benden kalır yanın yoktur bence" dedim bende. Biraz sohbet ettik. Daha sonra ben Ülgen'i, Zeren Altay'ı karşısına almış sınava başlamıştık.

Ne güzel kapak oldu ama! Bölüm hakkında hiç bir fikrim yok sınav için ne sormam gerektiğini bilmiyorum o yüzden lütfen ne sormam gerektiğini yazın
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum<3

Byeee<3

°Berdel°*°bxb°Where stories live. Discover now