23.Bölüm

15K 546 23
                                    

Doğandan;

Bazı anlar vardır. İnsanın çaresiz olduğu, elinden hiçbir şeyin gelmediği. Ne hissetmesi gerektiğini bilmediği. Dün yunusu o halde gördükten sonra çok düşündüm. O lanet gün yaşanmasaydı eğer kardeşim bugün ki gibi korkarak mı çıkardı dışarıya.

Yıllar önce babama söz verdim kardeşimi koruyacağıma ama sözümde duramadım. Kardeşim benim yüzümden o gün yanında olmayışım yüzünden şuan dış dünyadan korkuyordu.

O günden sonra tek bırakmasamda o gün yaşanmıştı işte. Engel olamamıştım.

Becerememiştim.

Çok öfkeliydim. Belkide bu yüzden o şerefsizin günahı olmayan kızından çıkarmak istedim sinirimi. Atladığım şeyler vardı. O şerefsiz kendi kızını kendi elleriyle hasta etmişti. Merhametsizdi.

Kızına bile acımamıştı.

Neden?

Para için, güç için. Ülkesini satan bir şerefsizdi. Sırf para için kendi çocuklarını bile öldürücek kadar gözü dönmüştü.

Yanımda uyuyan kadına baktım. O kadar acı çekmesine rağmen hala gülebiliyordu. Kimseye göstermiyordu. Bazen o kadar iyi saklıyordu ki ben bile unutuyordum neler yaşadığını.

Bunları yaşaması ne kadar adildi. Haketmemişti hemde hiç. O ilaçlara bağlı yaşamak zorunda kalması sinirimi bozuyordu.

Hafif kımıldamaya başlayınca gözlerimi kapattım. Yatakta biraz doğruldu. Beni uyandırmadan hafifçe yanağımı okşadı. Ve yataktan çıktı.

------

Çalan telefon ile ellerimi yıkadım. Telefonu açtığımda doktor sevgi hemen konuşmaya başladı.

"Nasılsın sinemcim."

"Bugün daha iyiyim sevgi hanım."

"Ben seni yarınki kontrol için aramıştım. Yarın saat on gibi hastanede olman gerekiyordu ama biraz daha erkene alındı randevun, randevu saatin 09.00."

"Peki sevgi hanım teşekkür ederim."

"İyi günler canım."

"İyi günler."

Telefonu kapattıktan sonra arkamı döndüm. Dönmem  ile doğanı karşımda gördüm. Çatık kaşlar ile bana bakıyordu. Ne olduğunu anlamadan kendine doğru çekip sarıldı.

"Korkuyorum," dediğimde beni kendine daha çok bastırdı.

Gidecekti.

"Mecburum."

"Çok mu uzun sürücek?"

"Bilmiyorum."

"Tamam."

Kollarının altından çıktığımda arkamı dönüp banyoya gittim. Arkamdan geldiğini biliyordum ama dönüp bakmadım.

"İyiymiş gibi mi yapıcaksın? İyi olmadığını bildiğim halde mi bana da iyiymişsin gibi hissettiriceksin?"

"Mecbursun, ne söylersem söyliyim zaten gidiceksin. Hem alışığım ben sen sadece kendine dikkat et yeter bana."

"Dikkatli olucam."

"Söz mü?"

"Söz."

------

O konuşmamızdan sonra doğan karargaha geçmişti. İçimdeki sıkıntıya engel olamıyordum. Sadece tek söylediği bugün gece gideceğiydi. Görevi ile ilgili bir şey anlatmadı yasaktı ama insan içindeki korkuya engel olamıyordu.

Onun gidişinden sonra yengemin yanına gelmiştim. Karşıdaki koltukta oturmuş konuşmamı bekliyordu.

Ben bir şey söylemeyince o konuştu. Biliyordu göreve gittiklerini abim söylemişti.

"Sinem böyle durma, Allahın izniyle hiçbir şey olmadan dönerler."

"İçimde bir sıkıntı var yenge engel olamıyorum." Belki de kuruntu yapıyorumdur ama engel olamıyorum.

Telefonumun çalması ile kendime geldim. Arayan utkuydu.

Telefonu açtığımda hemen konuşmaya başladı. "Kutay, içerde yaralanmış şuan hastanede durumu ciddiymiş." Sesinde hiç duygu yoktu. Ama bundan keyif aldığına emindim. Bu zaten beklenen birşeydi.

Ama ölüm onun ve onun gibiler için fazla kolay bir yoldu. Duruyu her gün aramaya çalışıyordum. Utku ve berfinde özel olarak ilgileniyorlardı. Dün annesi ile konuştuğumuzda artık eskisi gibi olmadığını dışarıya çıkmaya başladığını söyledi.

Duru ne kadar güçlü olmaya çalışsa da korkuyordu. Ve bu korkuyu onda var eden kişi kutaydı. On yıl ile yargılandı ama bir kız çocuğunun hayatını elinden aldı. O kız çocuğunun hayallerini elinden aldı. Onun yerine hiç geçmiyicek bir korku verdi. Duru hayatı boyunca artık hiç kimseye güvenemeyecek belkide.

"Sinem," dedi utku. Benden bir cevap bekliyordu.

"Umarım o hastaneden çıkamaz utku."

"Duru'nun yanındaydım ben, o zaman öğrendim tabi bunu duruda duydu." Neden aradığı belli olmuştu. Utku o şerefsiz için beni aramazdı.

"Duru nasıl?"

"Beklediğimden daha iyi düzelmeye başladı."

"Başka bilmem gereken bir şey var mı?"

"Yok hallediyoruz her şeyi, görüşürüz dikkatli ol."

Her konuşmamızda bunu söyleyecekti. "Görüşürüz."

Hayat bazen çok acımasız oluyordu. On üç yaşındaki bir kız çocuğu korkarak çıkıyordu evden.

Neden?

Bazı şerefsizlerin uçkuru için. O kızın içinde nasıl depremler oluyordur şimdi. Anlıyorum diyorlar ya birde. Neyi anlıyorlar merak ediyorum. O küçük kızın yaşadığı acıyı, korkuyu mu yaşadılar.

Hayır.

Çünkü onlar hiç kadın olmadılar. Suçsuz günahsız bir çocuğa bile dokunabilecek şerefsizler var bu dünyada.

Kadın neden sadece cinsel obje gibi görülüyordu. Oysaki eşsiz varlıklardık biz.

Şunda bir anlaşalım. Kadının tek görevi kocasına hizmet etmek, çocuk bakmak ve temizlik yapmak değil.

Öyle bir yerdeyiz ki artık kadının sesi çıkmaya başladığı anda susturuluyor. Susturulmaya çalışılıyor.

Ama bunlar özellikle dikkate alınması gerekn şeyler. Kadınları artık susturmaya çalışmayı kesin.

                                ♤

AVUKAT HANIM (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin