2

9.9K 722 132
                                    

*İyi okumalar 🖤

Mizgin hanım, Mizan ağaya kahvaltı yaptığımızı söylememişti. Biz de onu bozmadan hazırlanan paşa sofrasında ikinci kez midelerimizi doldurduk. Sofra adabı olarak yemek yerken konuşulmazdı. Kahvaltıdan sonra kadınlar mutfakta, biz de bahçedeki asma ağacının altındaki masanın çevresinde oturup sohbet etmeye başladık.

Önce bizim hakkımızda ve yaptıklarımızla ilgili konuştuk. Ardından konu aileye katılacak yeni üyeye geldi. Şiyar abi üç kızdan sonra gelecek oğluyla çok sevinçliydi. Ailenin yeni üyesi için herkes heyecanlıydı.

Mizan ağa "İnşallah sizin bebeleriniz de bu avluda koşturacak." dediğinde, gayri ihtiyarı "İnşallah." dedim.

Baver'in dik bakışları babasını buldu. Gelir gelmez tartışmaya girmemesi için dua ettim ama konu o iken dualarım kabul olmuyordu.

"Olmayacak duaya amin denmez baba."

"O ne demek?"

Baver'in dizine dizimle vursam bile susması için yeterli olmadı.

"Her yaz söylediğim gibi evlenmeye de çocuk yapmaya da niyetim yok."

Çenemi sıvazlarken gözlerimi yere çevirdim. Mizan ağanın öfkeli gözlerini görmeme gerek yoktu. Hiddetle masaya vurduğunda herkes irkildi.

"Okulun bitene kadar sana müddet verdim, daha ne istersin?"

Baver'in ailesine ters gitmediği tek bir durum yoktu. Soyun önemli olduğu bir ailede rahatlıkla evlenmemekten bahsedebiliyordu. Mizan ağa onun bu sözlerine alışmış olmalıydı ama kabul etmiyordu. Her seferinde aynı olay yüzünden kavga çıkıyordu.

Baver sertçe "Müddetine ihtiyacım yok." dedi.

Gözlerimi yerden kaldırıp ona çevirdim. Babasının hiddetli bakışlarından etkilenmemiş gibi dimdik duruyordu.

Mizan ağa "Dağra?" dediğinde, boğazımı temizleyip "Efendim ağam?" dedim.

O öfkeli bakışlardan kaçmak buraya kadardı. Benim de nasibimi alma vaktim gelmişti.

"Ben sana ne demiştim? Bu çocuğun fikri değişmemiş."

Baver hızla bana dönüp öfkeyle baktığında, yutkundum. Aynı kandan iki kişi kanımı akıtmak ister gibi bakıyordu.

Benim kendimi koyduğum rolü, Mizan ağa da kabullenmişti. Ona göre ben, oğlunu adam edecek kişiydim. Çünkü sözleri diğer çocuklarının aksine Baver'e ulaşmıyordu. Birlikte büyüdüğümüz ve yakın olduğumuzdan beni dinliyordu.

"Sana inanamıyorum, bunu kabul mü ettin?"

Baver'e cevap vermeden diğer alev almış surata bakarak "Ağam okul zamanı senin de müddetin var diye konuşacak fırsatım olmadı." diye açıkladım.

Baver sinirle masadan kalkıp Mizan ağanın ona bağırmasını umursamadan konağa ilerledi. Öfkesinin babasından çok bana olduğunu biliyordum. İzin alıp gergin ortamı bırakarak ben de peşinden kalktım. Konağın sağ kanadında olan odasına ilerlerken onun gönlünü nasıl alacağımı düşünüyordum. İçeri girmemle kafama doğru yastık fırlattığına havada tutup "Sakin ol." dedim.

Baver kaşları çatık şekilde "Senin sakinliğini sikerim. Bana ihanet etmene alıştım ama bu konuda nasıl yaparsın?" diyerek üstüme yürüdü.

Yastığı yere bıraktığımda yakamı kavrayıp öfkeyle beni yüzüne yanaştırdı. Alev almış gözlerinin içine bakarken abarttığını düşündüm. Her şeyi çok ciddiye alıyordu, sanki biri istemeden onu evlendirebilirdi. Benim nasıl bir durumda olduğumu bilmesi gerekiyordu. Ağa bana seçenek sunmamıştı ki hayır deme hakkım olsun.

"Bir şey yapmadım Baver. Reddedemezdim, sanki bilmiyorsun."

Alayla gülerken "Beni şu kadar umursasan, ederdin." diyerek iki parmağını birbirine bastırdı.

Bileğini tutup, yakamdaki elini indirdim.

"Uzatmak istemedim."

Zaten ona da bu konuyu açmadım. Beni genelde dinlese bile bu konuda sadece boşuna nefes tüketeceğimi biliyordum. Baver evliliği kısıtlayıcı bir tasma olarak görüyordu. Takan, bir daha tek kişilik düşünemezdi. Bunu abisinin evlendiği zaman söylemişti. O zamanlar onun ilerde bu konuda sıkıntı çıkaracağını anlamıştım.

Parmaklarını saçlarından geçirip dudaklarını büzerek ofladı. Suçlayıcı bakışları gözlerimi delmeye devam ediyordu.

"Daha ilk günden babam beni delirtmeyi başardı."

Yerden yastığı alıp yatağına doğru fırlattı. Konuyu babasına getirmesiyle rahatlayarak ellerimi cebime soktum. Büyük bir tartışma yaşamak istemiyordum.

"Sen de!" diye yükseldiğinde, anlık gelen rahatlamam kayboldu.

Ulan zaten rahatlık bana o yanımda olduğu sürece haramdı. Göz devirip "Sanki habersiz evlendirdim anasını satayım." diye homurdandım.

Dişlerini birbirine bastırıp "Sen onu da yapmaya çalışırsın." dediğinde, dudaklarım kıvrıldı.

Ondan sonra da dünya gözüyle bir daha hiçbir şey göremezdim. Baver'i düşündüğünden aha çok umursuyordum. Beni sürekli babasının tarafında görüyordu. Eğer ağayı tutsam, onun tüm zayıflıklarını kullanarak dediklerini yaptırır kendim de övgü toplardım. Sadece yazları onun kendini kısıtlamasını bekliyordum. Özgürlüğünden üç aylığına geçici olarak feragat ederse geri kalan zamanlarda istediğini yapabilirdi.

"Bu konuşma bir yere varmayacak, sakinleşince avluya çık. Kendini soyutlarsan ağa daha da dellenir."

"Dağra siktir git, hâlâ ağam ağam diye geziyorsun."

Düşüncelerimi kendime saklayıp ona sadece birkaç saniye bakıp kapıyı açtım. Anlattığımda anlamadığı için benim de dilimde tüy bitmişti. Bu yüzden artık çoğu şeyi düzeltmekle uğraşmıyordum. Baver'in yanından ayrılınca tekrar avluya döndüm. Avludaki gergin atmosfer biraz olsun dağılmamıştı. Ağa bu sefer de Şiyar'ı hiddetle azarlıyordu. Yanlarına hiddetinden nasibimi almak için gittim.

"O deyyus nerde?"

Şiyar, ağanın bana yönelmesini fırsat bilip işi çıkmış gibi toz oldu. Ellerimi arkamdan birleştirip saygılı şekilde ağanın karşısında dikilirken konuştum.

"Ağam yol yorgunu olduğundan dinlenmek istedi. Başı da ağrıyormuş."

Ağa 'bırak' der gibi elini salladı. Bahanemden tatmin olmadığı gözlerindeki öfkeden belliydi. Anlaşılan Baver'in geri dönüp özür dilemesini beklemişti. Onu, benim tanıdığımın yarısı kadar tanımıyordu. Neyse ki tanımıyor diye düşündüm.

"Evlilik deyince götü başı ayrı oluyor. Var mı gönlünde biri, ondan mı bu halde?"

Bunu düşünmesi gayet normal geldi. Çünkü Mizan ağa, Şiyar ve ondan önceki herkes tanıdıklarla ve ailenin seçtiği kişilerle evlenmişti. Baver'in çoktan birini sevdiği için reddettiğini düşünmesi işime gelirdi. Bu ağayı bir süre daha onaylardı. Elbet kendi seçmediği biriyle oğlunun evlenmesine müsaade göstermeyeceği için, Baver'in sözde gönlündeki kişiyle bıkana kadar eğlenmesine göz yumacaktı. Mizan ağanın kalbinde kötülük olduğunu düşünmüyordum ama nasıl gördüyse öyle davranıyordu.

"Emin değilim ağam ama belki de dediğiniz gibidir."

Zehirli oku atıp burada olduğumuz süre bu konuyu bir daha açmayacağını düşündüm. Böylece Baver'le daha büyük sorunlarla uğraşmazdık. Bir de onu düşünmediğimi sanıyordu aptal.

Mizan ağanın yüzünde bundan hoşlanmadığını belli eden bir ifade yer edildi. Suratını buruşturup elini havaya doğru sallayarak bana gitmem için müsaade verdi. Ben de saygıyla baş selamı verip ellerimi arkamdan çözerek duruşumu düzelttim.

Baver'in yanına gidip ağayla olan konuşmamı anlatsam mı diye düşündüm ama bundan çabuk vazgeçtim. Şu an beni dinlemektense kafama attığı yastıkla boğmaya çalışması daha muhtemeldi. Ölmeye niyetim olmadığından uyumak için odama geçtim. Yol yorgunluğu bahanesiyle akşama kadar beni rahatsız etmezlerdi. Yolun iki saat sürmesi mühim değildi, o yolda Baver'i çekmiştim.

İki Dağ Arasında Ev (bxb)Where stories live. Discover now