16

8.3K 792 368
                                    

*İyi okumalar 🖤

Çocukluğumdan beri aşiret mevzularına aşinaydım. İlk önce mevzuları izlemiş, sonra da içine girmiştim. Silahı tutmanın da sıkmanın da zor hissettirdiği olmuştu. Şimdi eskiye göre kolay gelsede, o zamanlardaki karmaşamı hatırlıyordum. Aynı karmaşayı Baver'in de yaşamasını istemiyordum.

Uyuyamıyordum, düşünceler bedenimi ayakta tutuyordu. Odada bir ileri bir geri giderken düşündüğüm tek şey Baver'in yaptığı saçmalıktı.

Haranlar'ın selamına karşılık vermek için konuşulmuş, planlar yapılmıştı. Baver konuşmasa bile her şeyi dinlemiş ve ağanın ona verdiği silahı tereddütsüz almıştı.

Bunu düşündükçe kafayı yiyecek gibi hissediyordum. Bunca zaman eline silah alan herkesi Saddam ilan eden oydu.

Ona sinirle söylediğim, ailesini umursamama mevzusu yüzünden dürtülmüş olamazdı. Bunu ona yıllardır herkes söylüyordu. Kanına ben dokunduysam, Allah belamı versindi.

Artık gerçekten kanına dokunma ihtimalim vardı. Haranlar'la meselenin kansız halledilmeyeceğini aşiretteki on beş yaşındaki yeni yetme bile bilirdi.

Bir saattir dönüp durduğum odadan çıktım. Toplanmadan sonra direkt onun odasına gitmememin tek nedeni herkesin uyumasını beklemekti. Yoksa yarattığı gerginlikten hemen sonra onunla konuşmadan duramazdım. Kimseyi uyandırmamak için koridorda yavaş yürümeye çalışsam da ne kadar başardım bilmiyordum. Sinirim, gerginliğim bedenimden taşıyordu.

Baver'in odasına ilerledikçe sıkıntım arttı. Kapısının önüne geldiğimde içerideki fısıltıları duydum. Yalnız değildi, bu saatte odasına yolu düşen biri daha vardı.

Kapıyı açtığım an önce Hisar'ın sırtını ardından yatakta oturmuş Baver'i gördüm. İkisi de aynı anda bana döndüğünde kaşlarım çatıldı.

"Dağra?"

"Çık dışarı."

Hisar'a bakmadan sertçe konuşup içeri girdim. Onun burada ne işi olduğunu sorgulayacak vakitte değildim. Zaten sorgularsam sinirim bozulur, şerefsize yumruğumu geçirirdim ama bu saatte kavga edip kimseyi başımıza toplayamazdım.

Baver "Oda senin mi?" dediğinde, parmağımı ona doğru kaldırıp sertçe "Bana yeterince ters düştün Baver, yeterli de." dedim.

Hisar "Kendini ne sanıyorsun uşak?" dediğinde, "Bir dahakine dişlerini eline dökerim Hisar, siktir git." diye tıslar gibi konuştum.

Hisar'ın gözlerinde benim gibi sinirli parıltılar vardı.

Baver yataktan kalkıp "Tamam Hisar, dön sen odaya." dediğinde, Hisar bana bakmayı kesip ona hitaben "Konuşuruz sonra." dedi.

Farklı şekillerde biz de konuşurduk elbet. Omzuma çarpıp yanımdan geçerken boynumu kütlettim. Ona olan sinirimin tek taraflı olmaması iyiydi. Bana, öfkemle harlanan ateşe odun atmam için neden veriyordu.

Hisar arkasından kapıyı kapattığında gözlerimi Baver'in üzerine diktim.

"Sana beni endişlendirme dedikten sonra bunu mu yapıyorsun?"

Baver geri yatağa oturup eliyle saçını dağıtırken, bıkmış gibi konuştu.

"Ne yaptım Dağra? Senin için normal olan bu değil miydi?"

Bizim normallerimiz her zaman farklı olmuştu. İkimiz de bunu çok iyi biliyorduk. Bunca zaman benimkine nefret kustuktan sonra şimdi sahip çıkamazdı.

İlerleyip karşısında dikildikten sonra "Valizini toplayıp gidiyorsun." dedim.

Kafasını kaldırıp çatılmış kaşlarıyla bana bakarken "Ağayı ikna edebilirim diyordun, et." diye devam ettim.

İki Dağ Arasında Ev (bxb)Where stories live. Discover now