10

8.3K 686 382
                                    

*İyi okumalar 🖤

Allah benim belamı Baver ile vermişti. Akşama kadar istediğin her şeyi yaparız dediğime ikinci isteğinde pişman olmuştum. Hangi beyin yoksunluğu birine herkesin 'cinlidir gitmeyin' dediği köye koştururdu?

"Çocukken aynı hikayeleri dinledik, biraz korkun olsun."

"Hikayelerin başrolunun babam olduğunu biliyorsun. Hem gelen turistlerin kaybolduğu yeri merak etmiyor musun?"

İlçeye iner inmez ilk meydanı sormak için kahveye uğramıştık. İnsanlara danışarak ne yapacağımıza karar vermiştik. İlk Rus pazarı denilen yere gitmiştik. Ardından 'çingen sokağı' denilen yerde Baver'e fal baktırmıştık.

Fal zırvasına inanmazdım ama bakan kadın Baver'le ilgili öyle şeyler demişti ki inancım sarsılmıştı. Gelecekle ilgili konuşmasa bile nasıl biri olduğunu, ne istediğini söylemişti. Hatta o kadar fazla detaya girmişti ki Baver sonunda bana siktiri çekip tek başına kadını dinlemişti.

Sonra da o manyak kadından buradaki cinli köyü öğrenmişti. Kadın köydeki asırlık meşe ağacına asılan dileklerin kabul olduğunu söylemişti. Bir de korkutmak için 'geçen hafta gönderdiğim turistlere ağacı bulmak nasip olmadı, kayboldular. Şansınızı deneyin.' demişti.

"Ediyorsam Allah belamı versin."

Doğuda cinli tek köy bizimki değildi ama bizimkinin asıl olayı belliydi. Cinlere inandığım için üç buçuktum. Baver de cinlere inanmayıp dilek ağacına inanıyordu.

Arabayı çektikten sonra dar olan patikada yürümeye başladık. Terk edilmiş evlerin kasveti içimi ürpertti.

Baver evlere bakarken "Bir karartı gördüm." dediğinde ensesine şaplak attım.

"Karartı falan görmüyorsun gözünü oyarım."

Benim ürktüğümü bildiğinden bilerek yapıyordu. Sırıttığında ona tersçe baktım.

Ellerini cebine sokup "Silahın önüne atlayan yiğit Dağra hurafelerden mi korkuyor?" diye alayla konuştu.

"Ulan sırf hurafe için bizi yarım saat yol getirdin."

Göz devirip "Dilek ağaçlarına inanıyorum, bunlar enerjiyle ilgili." dediğinde ona anlamsızca baktım.

Baver'e açıkca sormamıştım ama müslüman olduğunu sanmıyordum. Antin kuntin şeylere inanıyordu. Ben de dindar biri sayılmazdım. Bu yüzden ona din dersi vermek yerine görmezden gelmiştim. Takıldığı tipler gibi 'şeytan babamız' diye gezmesin yeterliydi.

"Putperestlikten farkı yok."

"Sen dua et Dağracım, ben kurdele asacağım."

Baver'e hiçbir şey söylenmiyordu. Yanında yürümeye devam ederken duyduğum gıcırtıyla adımlarım durdu.

Buranın boş olduğunu söylemişlerdi. Gözlerim tereddütle yandaki evin kapısına kaydığında aralık olduğunu gördüm.

"Bismillahirrahmanirrahim."

İçimden nas, felak okumaya başladığımda Baver içimi okumuş gibi kahkaha attı.

"Ahşap kapı, rüzgar hareket ettiriyor."

Duam bitene kadar ona cevap vermedim. Bittikten sonra elimi yüzüme sürüp dilimle 'cık' yaptım.

"Benim babamın eşlerinden biri çarpılmıştı. Sen dalga geçmeye devam et."

Babamın ilk eşi banyo suyunu gübreye döktükten sonra ağzı burnu yamulmuştu. Olduğu yerde çarpılmış, okuttuktan sonra da kendine gelmişti.

İki Dağ Arasında Ev (bxb)Where stories live. Discover now