1.3

531 39 66
                                    

Yoora'nın bakış açısından

Ayağımı burkmamın üstünden iki gün geçmişti. Bu iki gün içerisinde arkadaşlarım bana çok yardımcı olmuşlardı. Hatta Jay, babasının arabasını almıştı ve yürümemem için her sabah ve akşam beni evden alıp eve bırakıyordu. Baemji, rahat yürümem için hep koluma girip bana destek oluyordu. Heeseung her öğlen bana yemek getirirken, Sunghoon ise yemekhanenin girişindeki en yakın masalar doluysa beni yürütmemek adına, oradaki kişileri zorla yerinden ediyordu. Hatta daha dün az daha bir çocuğa kafa göz girecekti de, malum onun höt zöt hareketleri anca laftaydı. Her zamanki Sunghoon işte...bir kavgaya girmezse olmazdı.

Şu an ise odamda oturmuş, Soobin'in attığı farmakoloji notlarına bakmaya çalışıyordum. Şerro merro herifti ama harika not tutuyordu. Belki de gururumu köşeye fırlatıp not dilenmeye devam edebilirdim. Yani, beni fakülte birincisi yapabilecekse buna katlanabilirdim diye düşünüyordum.

Tabletime aktardığım notlardan bir sayfa daha geçerken yine asla beklemediğim bir biçimde kapım açıldı. Ve yine asla beklemediğim bir şekilde gelen annemdi. Her kapıdan girdiğinde beni huzursuz edecek bir olay yaşandığı için daha diyeceği şeyi duymadan gerilmiştim bile.

"Ders mi çalışıyordun? Aferin kızıma. Bu şekilde birinci olabilirsin ancak, aynı benim gibi. Ama biraz ara ver de birlikte yemek yiyelim. Uzun zamandır baş başa vakit geçirmiyoruz."

Bu dediği artık beni ne kadar şaşırttıysa cevap bile verememiş ve sadece kafa sallamıştım. O da hafifçe gülümsedi ve kapıyı geri kapatarak odamdan çıktı.

Annem? Benimle? Yemek yemek istiyordu?

Ne?

"Taş falan mı düştü acaba kafasına? Ya da üç aylık ömrü kaldığını öğrendi de pişman mı oldu? Yok, onun üç aylık ömrü kalsa bu kısa sürede daha nasıl yükselebilirim diye planlar yapar. Başka bir şey var ama..." diye mırıldanırken bir yandan da ayağıma yüklenmeden oturduğum yerden kalkmaya çalışıyordum.

Canım best friendlerim olsaydı şimdi daha rahat kalkabilirdim ayağa. Hele Jay mesela, omzunda bile taşırdı beni...Bu çocuğun hakkını nasıl öderdim hiç bilemiyordum.

Odamdan çıkıp hafif topallayarak masaya ilerlerken annemin çoktan oturmuş olduğunu gördüm. Yavaşça ilerleyip sandalyeyi çektim ve karşısına oturdum.

Çorbasından bir yudum alarak sordu, "Ee, okul nasıl gidiyor? Gerçi iyi gittiğinin farkındayım. Benim kızımsan kötü olma ihtimali yok zaten."

Hafifçe bir gülümseme yollayıp cevap vermeden yemeğimi yemeye başladım. "Biliyorsun en başarılı liderler toplantısına davet edildim. Hem de özel olarak. Oraya gideceğim ben de yarın. Yaklaşık bir hafta yokum, dikkat et kendine tamam mı? Sonra hastalanırsan okuluna devam edemezsin ve bu başarını etkiler."

"Haklısın anne." diyip çorbamı içmeye devam ettim. Mide bulantım yavaştan geliyor gibiydi.

"Gelirken topallıyor gibiydin sanki. Bir şey mi oldu ayağına?" diye sordu. Ne kadar da ilgili bir anneydi, görüyorsunuz değil mi?

"Geçen günkü final maçında bileğimi burktum da." diye açıklama yaptım istemeyerek de olsa.

Annem bunu duyduktan sonra bir süre duraksamış, daha sonra sertçe kaşığını masaya bırakmıştı."Nasıl yani? Kazanabildiniz mi peki?"

"Evet, galip geldik. Endişelenmene gerek yok."

"Ne?" dedi sesini biraz daha yükselterek. "Goo Sera'nın kızı Goo Yoora, takım kaptanı olduğu halde maçta oynamadı ve onsuz bir maç olduğu halde kazanıldı mı? İnsanlar ne düşünür sence? Ben söyleyeyim hemen ne düşüneceklerini: 'Ah, demek ki takım kaptanı olarak pek de bir vasfı yokmuş.'"

i guess that's love {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin