1.4

538 42 80
                                    

Medyada önemli olan nokta gamzeler hfjchdjcjdks

İyi okumalar!!

•°•°•°•°•°•°•°•

"Asıl senin ne yapıyorsun burada?"

"Buraya hep gelirim ben." dedi Soobin bana bakarken. Salak çocuk, doğru düzgün içimizden gelerek ağlayalım dedik onda bile rahat vermedin.

Hatta durun.

"Ya salak mısın sen? İçimden geldiği gibi hıçkırarak ağlamaya geldim buraya, yine çıktın karşıma. Bi rahat ver be adam, gönlümden geçtiği gibi derbeder de mi olamayacağım ben?" dedim çemkirerek. Soobin bu dediğime karşılık hafifçe gülmüştü.

"Bir de gülüyor musun sen?" ama bu sefer ben de gülmüştüm.

"Kay yana."

"Ne?"

"Kay dedim, hem yerimi kapmışsın hem de her yeri kaplıyorsun." diyerek hafifçe ittirdi beni. Ben de bankta yana kayarak ona yer açtım.

"Kusura bakma, senin yerin olduğunu bilmiyordum. Burayı birkaç kez görmüştüm ama hiç gelmemiştim. Şu anda da sakin bir yere ihtiyacım olduğu için aklıma ilk burası geldi."

"Kusura bakma mı? Tanıdığım Goo Yoora değilsin sen. İkizi falan vardı da haberim mi yok?" dedi Soobin. Daha sonra gözü ayağıma kaydı. "Yok, ayağında hala sargı var. İkizin de seninle aynı anda ayağını burktuysa orası ayrı tabii."

Ayağıma bakarak derin bir iç çektim. "Sürekli bana beni sevmediğini belirten sen bile ayağımdaki sargıyı fark ediyorsun."

"O ne demek şimdi?" dedi Soobin.

"Boşver. Zaten şu an mental olarak o kadar yorgunum ki sana sataşacak gücüm bile yok baksana. Yoksa sen ve ben, sakince böyle oturacağız? Olacak iş mi?" dedim önümde akan küçük deremsi suya bakarak.

"Sanırım ikimiz de benzer duygular içerisinde gelmişiz buraya." dedi Soobin de önüne dönerek. Daha sonra ise sessizce suyu izleyip, o akan huzur verici sesini dinlemeye başlamıştık.

Kaç dakika böyle geçmişti bilmiyordum ama Soobin ile aynı anda burnumuzu çekince ikimiz de birbirimize dönüp hafifçe gülmüştük. Resmen iki yıkık olarak oturuyorduk.

"Şey...normalde sana karşı böyle değilimdir biliyorsun ama anladığım kadarıyla ikimiz de pazarda yerde ezilmiş bir domates kadar acınası durumdayız şu an. Anlatmak istersen bugünlük, bak sadece bugünlük ama, sana arkadaş gibi bir şey olabilirim." dedim canım sıkkın bir şekilde. Yanındayken iyi hissetmeye başlamam canımı sıkmıştı biraz. Kafa karışıklığı oluşturuyordu çünkü. Ama bunu şu anki duygu durumum sırasında beni yakalamasına bağlayacaktım. Yanıma Arabistan Şeyhi de otursa aynı şeyleri hissedebilirdim. Yalnız kalmak beni daha kötü yapıyordu çünkü. Duygusal boşluk tehlikeli bir şeydi.

"Teklifin için teşekkürler ama pas geçmek istiyorum. Ancak aynı şekilde, bana sunduğun teklifi sana geri iletiyorum. Anlatmak ister misin?"

"Ben sanırım bunu geri çeviremeyeceğim." dedim gözümden akan bir yaşla. Elbette çok detaylı anlatmayacaktım ama içimi dökmek iyi gelebilirdi. "Bana bak çocuk, daha sonra dönüp yüzüme vurma bu söylediklerimi. Valla anandan emdiğin sütü değil burnundan, gözünden kulağından hatta gerekirse kafatasından bile çıkarırım."

"Ohoo, böyle biri olduğumu düşünüyorsan baştan anlatma o zaman."

"Of tamam tamam...pardon." dedim ve sustum. Soobin konuşmam için beni zorlamıyordu. Bu güzeldi.

i guess that's love {✓}Where stories live. Discover now