1.7

604 41 134
                                    


Medyaya üzümlü kekim Jay'i koymak istedim

Çünkü Jay 💔😔✊🏻

İyi okumalar!!

•°•°•°•°•°•°•°•°•

Yol boyunca Jay'in omzunda yatmış ama tek kelime etmemiştim. O da sadece sessizce oturmak istiyor gibiydi zaten. Dünkü konuşmamızdan sonra ikimiz de farklı davranıyorduk. Kalbini neden olduğunu anlamadığım bir biçimde kırmış gibi hissediyordum ama o bir şey yapmadan ilk adımı atarak aramızı yumuşatacak kadar cesur veya atılgan biri de değildim. Bir gün bu huyum yüzünden arkadaşlarımı kaybetmekten çok korkuyordum.

Kamp alanına geldiğimizde sırayla hepimiz otobüsten inmiştik. Gerçekten çok güzel bir alandı burası. Yemyeşildi, tam ortada kamp ateşi yakılıp hepimizi etrafına alacak genişlikte düz bir alan vardı. Ağaçların arasından yürüyünce göl kenarına çıkılıyordu. Gölün ortasına doğru ilerleyen tahta bir iskele de vardı ayrıca. Ortadaki geniş düzlüğün sağ tarafına ilerleyince çadır kuracağımız yerler mecvuttu. Birbirine yakın dursalar da, arada büyük boşluklar kalacak kadar da yeterli alan vardı. Otobüsün durduğu yerin hemen yanında ise yemek yiyebileceğimiz bir yemekhane vardı. Sabah, öğle ve akşam yemeklerini orada yiyebilecektik. Yemekhanenin yanında ise ortak tuvaletler bulunuyordu.

Görevli öğretmenlerimiz olan Kim Seokjin, Jung Hoseok ve Kim Namjoon otobüsten en son inen kişilerdi. En kafa ve en sevdiğim hocaları başımıza koymaları bizim için büyük nimetti. En son gezimizde Seokjin hocanın kafasına soju şişesi koyup dengede, bir prenses misali şişeyi düşürmeden yürümeye çalışmasını, düşürünce de sarhoş kafayla "Siz bilmezsiniz ezikler, bizim krallıkta asiller böyle yürür." demesini hala unutamıyordum mesela. Ya da Hoseok hocanın üst dönem mimarlık öğrencisi San'ın yaptığı espriye gülmekten yanlışlıkla oturduğu kütükten düşerek pantalonunu yırtması üzerine "Hepimiz insanız canım, en azından iç çamaşırı giyiyormuşum. Giymesem size travmatik anlar yaşatabilirdim." diye savunma yapmasını...

"Evet gençler, saat şu an 7. Çadır kurmak istediğiniz alanlara ekipmanlarınızı bırakın isterseniz. Saat 7.30'da kahvaltı servisi başlıyor. Daha sonra 10 gibi size hazırladığımız oyunları oynarız isteyenlerle." diye açıklama yaptı Namjoon Hoca. Herkesten onaylama sesleri çıkarken Jay benim rulo şeklindeki çadırımı sırtlamıştı bile.

"Ben taşırdım..." diye mırıldandım. "Sorun yok, gel gidelim." diye cevaplayarak sessizce yanımda yürümeye başladı. Heeseung, Baemji ve Sunghoon çoktan önden gitmişlerdi bile. Baemji inatla ona yaklaşan Sumghoon'u itiyor, Sunghoon ise asla bıkmadan "BAL TANEEMMM" diye peşinde geziyordu kızın. Heeseung muhtemelen birkaç dakikaya "Ben bunları tanımıyorum, bir ilişkim yok kendileriyle, asla." diyip ortamdan uzaklaşabilirdi.

Göle yakın ve diğerlerine daha uzakta kalan, yani tam istediğim sakinlikte bir noktayı gözüme kestirerek elimle işaret ettim. "Jay, oraya gidebilir miyiz? Sakin duruyor, ve biliyorsun-"

"Sen sakinlik seversin. Biliyorum." dedi ve gösterdiğim yere doğru ilerlemeye başladı.

Vardığımızda yavaşça taşıdığı çadır çantasını yere koydu. Gerçekten güzel yer seçmiştim.

"Baksana, gece buradan gölün yanına yürüyüp, tam köşeye, bak hatta şu taşın oraya oturup yıldızları izlerken müzik dinlemek ne güzel olur."

"Bu gece yapalım mı?" diye sordu Jay bu söylemim üzerine.

"Efendim?" dedim. Hiç beklemiyordum çünkü bu teklifi.

i guess that's love {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin