8-Kurabiye

965 117 56
                                    


Yarın sabaha kadar gözetim altında kalacaktım. O zamana kadar Minho'nun yanıma gelmemesini söylemiştim. Bir süre yalnız kalacak, sonda kendimi toparlayacaktım. Hep böyle olurdu. Babamda da böyle olmuştu.

Minho uzaktan beni izliyordu. Fark etmediğimi sanıyordu ama farkındaydım. Beni izlediği için ağlayamıyordum. Gitmesi gerekiyordu.

"Minho." Kısık sesle seslenmeme rağmen hemen yanıma gelmişti.

"Efendim bebeğim." Elini uzatıp saçlarımı düzeltmişti.

"Beni izlemeni istemiyorum. İçimi dökmem lazım. Tek başıma." Eğildi ve benimle aynı hizaya geldi.

"Senin için endişeleniyorum." Saçımdaki elini yanağıma kaydırdı ve okşamaya başladı. "Yanında kalmak istiyorum."

"Benim için endişe etme. Kısa süre sonra kendime geleceğim, iyi olacağım." Hâlâ çok endişeliydi. "Bana öyle bakma. İyi olacağım. Yani beni yalnız bırakırsan. Gerçekten iyi olacağım." Uzun uzun alnımdan öpüp geri çekildi.

"Sadece seslenmen yeterli bebeğim, biliyorsun." Kafamı olumlu anlamda salladığımda ayağa kalktı ve yanımdan uzaklaştı. Battaniyeyi başıma kadar çekip ağlamaya başlamıştım. Yarım saat ağlamak bana yetecekti.

◇◇◇

Sabah uyanır uyanmaz yanıma Minho'yu çağırmıştım. Gece boyunca uyumamış gibi gözleri kızarık ve göz altları mosmordu.

"Efendim?"

"Gidebilir miyiz artık?" Kafasını olumlu anlamda salladı.

"Tabii. Ben çıkışını ayarlayayım. İstediğin bir şey var mı?" Omuz silktim.

"Yok." Yaklaşıp burnumun ucundan öptü.

"Tamam canım. Seni seviyorum." Gülümseyip çıkış iznini almak için yanımdan uzaklaştı.

◇◇◇

Eve gider gitmez tekrar bilgisayarın başına geçtim. Bu sefer diğer açtığımdan farklı bir site açmıştım.

'Cadı' filmini izle, korece dublaj full hd izle.

Gördüğüm yazıyla oflayıp siteden çıkmıştım. Her yer film ve dizilerle doluydu. Her sitede film ve dizi çıkıyordu karşıma. Pes etmek üzereyken girdiğim son sitede bir bilgiyle karşılaşmıştım. Bir yandan da onun dün getirdiği kurabiyeyi yiyordum.

"...Cadılar size asla gerçek ismini söylemez. Mesela benim cadım bana adının Rosé oluğunu söylemişti. Şu an insan, ama asla size onu getirmem. Gerçek adı Roseanne Park'tı, fakat şu an başka. Cadınız size kendini sonradan başka biri olarak gösterebilir. Onun cadı olup olmadığını şu şekilde anlayabilirsiniz. Elinde yılan şeklinde dövmeye benzer bir şey var ise, size ilgi duyuyor olmasına rağmen öpemeyeceğini söylüyor, dokunmuyor ise, son olarak da bronz onu yakıyor ise o bir cadıdır. Asla verdiği bir şeyi yemeyin, sizi cadıya dönüştürmek istiyor olabilir..."

www.yazar.edu.wd


Aklımda anılar canlanmıştı... Bronz yüzüğümün elini yakması, benim hakkımda her şeyi bilmesi, bileğindeki asla açmadığı ama ucu görülen dövme sandığım şey, beni öpünce telaşlanması, sesinin cadı ile olan benzerliği...

Elimdeki kurabiyeyi bırakıp ağzımdakini çöpe tukürdüm. Sonra da hızlıca bileğime baktım. Şimdiden yılan deseni oluşmaya başlamıştı. O cadıydı... Onlar cadıydı... Hepsi cadıydı...

"Siktir, siktir, siktir..." Elime telefonumu alıp hızlıca Felix'i aradım.

"Efen-"

"Felix, bana o kurabiyeyi yemediğini söyle." Bir süre sessizlik olmuştu.

"Az önce bitirdim, gayet de güzeldi." Elimi alnıma vurdum.

"Aptal! Hemen koluna bak!"

"Tamam, bakayı- AAAAAAAA!" Gelen çığlıkla telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. "Jisung, bu ne?!"

"Cadıya dönüşüyorsun aptal... Hyunjin sana gelen o cadıydı. Jeongin ve Chan hyunga gelenler de o cafedeki arkadaşları."

"Ne?! Hayır, hayır, hayır... Hayır bu gerçek olamaz..."

"Gerçek. Her şey gerçek." Telefon kendiliğinden kapandığında bir küfür savurdum. Etrafıma baktım. "Sen yaptın, değil mi?" Sadece iç çekmişti. "Konuş Minho, sen olduğunu biliyorum."

"Özür dilerim." Dileme.

"Bana kendini göster." Ses çıkaramamıştı. "Bana kendini göster dedim!" Birden karşımda belirdiğinde ondan uzaklaştım.

________________________________________

Burda kesiyorum çünkü... çünküsü yok. Evet biliyorum çok şerefsizim.


Human To Witch / Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin