BÖLÜM 7

294 21 6
                                    

BÖLÜM ADI: ''MAHZEN''

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

BÖLÜM ADI: ''MAHZEN''

Anılarımdan  ve düşüncelerimden oluşan hafızamın en ücra köşelerinde kalan karışık , boğucu seslerle çevrili soğuk bir mahzen vardı.  İnsanın duyguları bile zincir gibi iç içe girer miydi? Benim girmişti. Ve ben bu çıkmazdan nasıl kurtulacağımı bilmiyordum. Ben , aklımı bulandıran her histen korkuyordum.

Korkak biri miydim ben?

Yada öyleysem bile bu kime göre korkaklıktı?

En önemlisi de insanın tanışmak istemediği hislerden kaçması korkaklık sayılır mıydı?

Hatırlamak istemediğim tüm kötü hatıralarımla çevrili o karanlık mahzenden , kaçmak istiyordum. Bundan iki hafta önceye kadar neredeyse başarıyordum da. Sadece kabuslarımda düşüyordum o soğuk dehlize.

Sonra birdenbire bir yerde bir kelime, bir hatıra tıpkı pencere açılmış gibi parladı ve ben oraya doğru hiç istemeden yürüdüm. Geçmiş diyoruz ya hani , aslında hepsi saklı kalan anılardı. Ve anılarımızı silemezdik sadece biraz boş verirdik.

Boş vermiştim. Yani neredeyse boş vermiştim. Anılarımın renkleri solmuştu belki ama oradaydı. Hala o ürpertici dehlizde saklıydı. Beynimin bir köşesinde canlanmayı bekliyorlardı. İşin özeti şuydu aslında; Gülerek yada ağlayarak yaşadığımız tüm anılarımızı yine gülerek yada ağlayarak hatırlamaya başlayınca anlıyorduk aslında geçip , geçmediğini. 

Benim geçmişim sadece acıydı, geçmemişti. Sadece kabuk bağlamıştı. İzi kalmıştı. Ve ben anılarımı sakladığım mahzene tüm geçmişimi sıkıştırmıştım. Ağzına kadar doluydu da,  taşmıyordu. Bir kaç acı daha sığardı. Kaçmaktı kimine göre ama hatırlamak da yaralıyordu. Yüzleşmekten kaçtığım bir kötü hatırayla daha bugün yüzleşecektim. İstemeden de olsa saklandığı yerden çıkarmıştım onu.

İstemiyordum. Belki eskisi gibi değildim. Artık güçlüydüm. Kendimi savunabiliyordum. Ama yetmiyordu işte. İçimdeki küçük kız çocuğunun çığlıkları yine de susmuyordu.

Yapma, diyordu. Beni tekrar onlarla karşı karşıya getirme , dur diyordu. Sen güçlüsün , sen kırılmazsın , sen susmazsın, sen kendini koruyabilirsin ama ben bunların hiç birini yapamadım. Getirme o kişilerden birini karşıma , yakma canımı.

Susta diyemiyordum ki , zaten herkes susturmuştu onu. Birde ben mi sustursaydım?

O küçük kızın belki rahat bırakılmaya hakkı vardı. Ama onun şansızlığı doğmasıydı. Doğmuştu ve her şey istemeden onun etrafında dönüyordu. O kız çocuğu evlat edinildiği anda büyüdü. Ve bu yaşında artık seyirci kalmak yerine , düzenleri değiştirmeye başlıyordu.

Savunma duvarları çoktan yıkılmıştı. Artık onu koruyacak duvarları da yoktu. Buda onun oyunun içine çekilmesine neden olmuştu. Bu yüzden artık oyunun içindeydim. Ve çevremde olan herkese sözlü olarak değil, bizzat göstererek bunu ilan ediyordum.

KAYIP PARÇAWhere stories live. Discover now