27.bölüm

20.6K 1.1K 190
                                    

Alaz ile konuştuktan sonra moralim biraz düzelmiş olsa da, birazdan yine bozulacağını biliyordum.

Alaz ile konuşmamızın üzerinden 2 saat geçmişti. Ve aile üyeleri uyanmış, sofrada kahvaltı yapıyorlardı.
Sofradaki tek eksik bendim.
Eksik olduğum yer sadece sofraları değildi. Ben onların kalplerinde de eksiktim.
Birazdan kanıtlayacaklardı zaten, bunu biliyordum.
Sınav sonucum kötü geldiği için, demedikleri laf kalmayacaktı.
Kendimi buna hazırlamaya çalışsam da korkuyordum.
Umarım annem ve Selin kalbimi çok kırmazdı. Çünkü kaldıramazdım.

Annemin sofraya beni de çağırmasıyla, ayaklarım geri geri gitmişti.

Sofraya oturup, tedirginlikle beklemeye başladım.
Surat ifadelerinden öğrendikleri anlaşılıyordu.
Büyük ihtimalle Selin, sınavın açıklandığını söylemişti.
Şaşırmamıştım. Nefes alsam gidip anneme yetiştirecek kapasiteye sahip biriydi.

- Nasıl geldi sınav sonucun? Kesin bir bok yapamadın değil mi? Mezuna kalacaksın salak gibi.

- Sen neden karışıyorsun ki, sanane Selin.

- Ablana cevap verme, o haklı. Yıl boyu çalışmadın. Senden zaten bir beklentimiz yok.

- Yıl boyu çalışmadın diyip de, emeklerimi hiçe sayamazsın anne. Senenin başında az da olsa çalışmıştım.

- Sence o kadar az çalışma ile tıp kazanılır mı geri zekalı? Sen değil 1 sene mezuna kalmak, 10 sene mezuna kalsan da tıp kazanamazsın. Çünkü sende o beyin yok.

Selin'in sözlerine karşılık tam cevap verecekken, annemin bana attığı sert bakışla susmak zorunda kalmıştım.
Ben zaten hep susturuluyordum bu evde. Bir kişi bile bana arka çıkmıyordu.

- Odana gir ve hemen ders çalışmaya başla. Telefonunu da bana ver. Bundan sonra telefona girmek yok. Zaten ne olduysa, o telefon yüzünden oldu.

- Telefonla ne alakası var anne?

- Arkadaşlarınla konuşursun sen şimdi. Boş boş telefona girersin seni tanımıyorum sanki. Bundan sonra kullanmayacaksın o telefonu.

-Sırf sonucum kötü geldi diye, beni bu kadar kısıtlamanız adil değil.
Selin mezuna kaldığında aynı şekilde davranmamıştınız.

- Sanane kızım benden, sen kendi işine baksana.

- O zaman sen de kendi işine bak Selin. Benim hayatım seni ilgilendirmiyor. Bana karışmaktan vazgeç artık aptal mısın?

- Ablanla düzgün konuş.

- O da benimle düzgün konuşsun o zaman anne. Ne yapsa onu savunuyorsunuz duymuyor musun bana dediklerini?

- Dediği her şeyi hak ediyorsun. Haksız olduğu tek bir kelime bile yok.
Oturup ders çalışsaydın, bu sene kazanırdın.

- Ben bu sözleri hak etmiyorum ya. Ben neden ders çalışmadım sanıyorsunuz siz? Sizin yüzünüzden. Bende çalışacak psikoloji mi bıraktınız siz? Sürekli ezip aşağıladınız, hor gördünüz yapamazsın dediniz. Siz bana hiçbir zaman destek olmadınız hep köstek oldunuz.

- Terbiyesizsin, kıymet bilmiyorsun. Sana aldığım kitaplara, verdiğim paralara yazık.

- Keşke para verip kitap almak yerine, destek olsaydın anne. Emin ol o zaman daha mutlu olurdum.

- Ya bir git Allah aşkına hala daha duygu sömürüsü yapıyorsun. Akıllanmazsın kızım sen. Zaten benim gibi oturup da tıp kazanamazsın.
Sende o göt yok.

Selin'in son dediği sözden sonra bende şanteller atmıştı.
Nasıl bana bu sözleri söyleyebilirdi? Kendisi de mezuna kalıp tıp kazanmışken nasıl beni böyle küçümseyebiliyordu?

Ona tiksintiyle bakıp, yanından uzaklaşmak istemiştim.
Ama kolumu tutup bana engel olmuştu. Hala daha ne derdi vardı benimle? Üstelik babam ve abim de sofradaydı ve onların yanında bana argo kelimeler kullanıyordu.

Sırf bir şey başardı ve tıpı kazandı diye, evin prensesi  ilan edilmesine katlanamıyordum.
Gerçi bu küçüklükte de böyleydi. Beni daha az sevmişlerdi her zaman.
Sebebini ise bilmiyordum. Ama tek bildiğim şey onlara hiçbir şey yapmadığımdı.

- O telefona elveda de Ezgi'cik. Kazanmana zaten ihtimal vermiyorum ama, belki o telefonu bırakırsan kazanma ihtimalin olur. Yüzde bir ihtimal falan.

Selin'e gözlerimi devirmiştim sadece. O vereceğim cevabı bile hak etmiyordu. İnsanın dilinden hayvan bile anlardı, ama Selin anlamazdı.
Benim üzerimden egosunu tatmin ediyordu sadece. Umrumda değildi, ne hali varsa görebilirdi.

Babam ve abime baktığımda ise tepkisizce bizi izlediklerini gördüm. Bana yapılan haksızlık ikisinin de umrunda değildi. Ne bekliyordum ki zaten, beni savunmalarını falan mı? Hala aptal küçük bir kız çocuğuydum.
Aynı zamanda da saftım. Hala Selin'in iyi biri olduğunu düşünecek kadar saftım hem de.

Bu evde benden başka iyi olan biri yoktu. Ama ben hala bunu kabullenememiştim. Sadece hasta olduğum zaman, varlığımı hatırlayıp ilgili davranıyorlardı. Onun dışında eski umursamaz hallerine dönüyorlardı.

Keşke hep hasta olsaydım diye geçirdim içimden. Belki o zaman beni hep severlerdi.

Gözlerim dolu bir şekilde Selin'in yanından geçtiğimi gören ailem, beni umursamayıp kahvaltı etmeye devam etmişlerdi.
Değerim bu kadar mıydı gerçekten?

Gözlerimi silmeye çalışsam da, yeni yaşlar beni dinlemeden akmaya devam ediyorlardı.
Neden hep üzülen ben oluyordum? Ben de sevilmek istiyordum. Diğer çocuklar gibi annemle, ablamla sohbet edip kahve içmek istiyordum mesela. Dertleşmek istiyordum. Benimle sohbet etsinler, beni dinlesinler istiyordum.

Çok mu şey istiyordum cidden? İstediğim şey sadece beni sevmeleriydi, bu kadar mı zordu onlar için?

Herkesi kalbine sığdıran ablamın benim için ufacık bir yeri yok muydu?
Bu sorunun cevabını hep merak etsem de, artık etmiyordum.
Çünkü Selin benim karşılıksız sevgimi hak etmiyordu. Hak edecek en son insan bile değildi.

Gözyaşlarımı silip kendime geldiğimde,aynanın karşısına geçip kendime söz verdim.

Ne olursa olsun o sınavı kazanacak ve evdekileri susturacaktım. Kimse bana böyle sözler söyleyemeyecekti bir daha.

Selin, şimdi korkmalıydı benden. Çünkü daha gerçek Ezgi'yi tanıtmamıştım ona.

Şimdi benim rüzgarım esecekti bu evde. Bakalım o zamanda evdekiler böyle konuşabilecek miydi?





















bir nevi geçiş bölümü sayabilirsiniz ;))
umarim begenirsiniz ;)

lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın.

minik not: ta kitabın en basinda ezginin ailesinin sorunlu olduğunu söylemiştim ;( maalesef ezgiye değer vermeyen bir ailesi var, ezgi bu yüzden hüznünü içine saklayip etrafa neşe saçan biri ama aslında içten içe çok kırgın ;(
ama bu saatten sonra evde soğuk rüzgarlar estirebilir :)

ayrıca seline sövmek isteyenleri şuraya alayim ve bir güzel sövün.💅🏻🙂

minik yıldıza basarsanız çok mutlu olurum yeni bölümü yarın atacağım <3

sizleri seviyorum kocaman öpüldünüz <3

ASKER HATTI |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin