40.bölüm

18.1K 1K 155
                                    

Teyzemin şu an neyden bahsettiği hakkında bir fikrim yoktu.
İçeri girip girmemek konusunda kararsız kalsam da, kapının önünde
durmam şu için en iyisi gibi duruyordu.

Hangi günahın bedelini ödüyordum, bugün bunu öğrenecektim artık.
Bana yapılan bu haksızlığı sineye çekecek gücüm kalmamıştı.
Neydi sebebi?

Çok geçmeden teyzem tekrardan konuşmuş, daldığım düşüncelerimden uzaklaştırmıştı beni.

- Sence de öyle değil mi Kemal? Yıllar önceki evladının acısını, hiç günahı olmayan Ezgi'den çıkarmasına dayanamıyorum artık.
Sarıp sarmalayasım bağrıma basasım geliyor Ezgi'mi. Yavrumun hiçbir şeyden de haberi yok.

Teyzem hangi evlattan bahsediyordu?
Lanet olsun, benim bu anlatılanlardan neden hiç haberim yoktu? Teyzem hangi kayıptan, hangi acıdan bahsediyordu?

Daha fazla kapının önünde dikilmeyip, kapıyı hiç nazik olmayacak bir şekilde açmıştım.

Teyzem benim içeri girdiğimi gördüğü anda susmuş, korkuyla etrafına bakınmaya başlamıştı.
Gözlerini benden kaçırmasıyla sinirlenmiş, sesimi yükseltmiştim.

- Lütfen, lütfen susma teyze. Duydum çünkü, hangi evladın acısından bahsettiğini söyle bana.
Daha fazla saklama benden, dayanacak gücüm kalmadı çünkü.
Benim bilmediğim ne var?

- Ezgi kuzum hiç sırası değil. Sen şimdi uyu, yarın sakin kafa ile konuşuruz istersen. Olur mu güzelim?

- Teyze, gözüme bir saniye bile uyku girmez benim. Beni en iyi sen tanıyorsun, ya şimdi ne olduğunu söylersin ya da ben gecenin bu saatinde eve gider, evdekilere sorarım.

- Olmaz, eve gidemezsin. Otur şuraya tamam söyleyeceğim. Ama önce biraz sakinleş yavrum, su getireyim sana.

Teyzem daha benim cevap vermemi beklemeden koşar adımlarla odadan çıkmış, bana su getirmeye gitmişti.

Eniştemle odada yalnız kalmıştık.
Bana hüzünlü gözlerle bakıyor, bir şey diyip dememek arasında kalmış gibi duruyordu.
Sonunda söylemeye karar vermiş olacak ki, söze girmişti.

- Bazen gerçekleri bilmemek, bilmekten daha az can acıtır Ezgi.
Umarım sonunda yaralanan sen olmazsın, ama sen olacakmışsın gibi görünüyor kızım. Dirayetli olmaya çalış, biz her zaman yanındayız.

Eniştemin sözleri ile, ne zaman dolduğunu bilmediğim gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı bile.

O kadar mı acıtacaktı canımı?
Ne yapmıştım ki ben, yaptıysam da haberim yoktu ki benim.

Teyzem çok geçmeden elime suyu tutuşturmuş, ben de beni geçiştirmesin diye suyu hemen içmiştim.

- Söze nasıl başlayacağımı bilmiyorum, ama ben anlatmadan önce söylemem gereken bir şey var.
Hiçbir şey senin suçun değil, bu olaydaki en masum kişi sensin hatta.
Sakın ben anlattıktan sonra kendini suçlu görme, yoksa fena bozuşuruz çok ciddiyim.

Teyzemin sözlerinden sonra rahatlamam gerekirken, daha çok korkmuştum.
Daha fazla dayanamayacağımı anlamış olan teyzem ise sonunda söze girmiş, kalbimi paramparça eden o sözleri söylemişti bile.

- Ablam Demirhan doğduktan sonra hep bir erkek çocuğunun daha olmasını istiyordu.
Rabbim de yüzüne güldü, bir erkek çocuğu oldu.
Oldu olmasına ama, çok erken kaybettik.

Bir abimin daha olduğunu ilk kez teyzemden duyduğum için şaşkındım.
Bunca zaman nasıl haberim olmazdı? Neden bana söylememişlerdi, bilmiyordum.

Teyzem, şaşırdığımı görmesine rağmen tek bir soru sormama izin vermeden devam etmiş, bir an önce bu konuşmanın bitmesini ister gibi hızlı hızlı anlatmaya kaldığı yerden devam etmişti.

- İsmi Deniz'di. Kaderin cilvesine bak ki, ismi onun aynı zamanda mezar yeri oldu.
Bir gün ailecek plaja gitmiştik.
Sen daha 4 yaşındaydın, ama görsen nasıl meraklıydın yüzmeye.
Çocuklarla beraber yüzerken bir anda uzaklaştın, yokluğunu ilk fark eden de Deniz oldu zaten.
Çok düşkündü sana, bir dakika bile yanından ayrılsan kıyameti koparırdı.
Sen uzaklaştığın için o da senin peşinden geldi.
Geldi gelmesine ama, sen boğuluyordun Ezgi.
Seni kurtarmak istedi, daha 9 yaşında olmasına rağmen cesaretli bir çocuktu.

Teyzem anlatırken gözleri dolduğu için bu hikayenin sonunu tahmin edebiliyordum.
Artık gözlerinden yaşlar süzülse de, hız kesmeden anlatmaya devam etmişti.

- Yanına geldiğinde neyse ki sana bir şey olmamıştı yaşıyordun, ikiniz beraber denizin oraya doğru geldiğinizde kendine geldiğin için yüzüp kıyıya ulaşmayı başardın.
Ama aynısı abin için geçerli değildi.
Seni kurtarırken çok hızlı yüzdüğü için sanırım ayağına kramp girmiş.
Biz senin arkandan geldiğini sanmıştık. Ama gelememiş yavrucak.
Sonradan Deniz'in yokluğunu fark eden eniştem koşarak denize girdi.
Ama Deniz ölmüştü.
Cansız bedeni ile karşılaşınca nasıl feryat figan ağladığımızı dün gibi hatırlıyorum.
İşte Deniz öldükten sonra ablamın psikolojisi iyice bozuldu.
Senin hiç suçun olmamasına rağmen suçu hep sende gördü.
İkiniz de onun evladısınız, ama o bunu hiç kabullenmedi.
Hala abinin yasını tutmaya devam ediyor ve bunun hıncını senden çıkarıyor.
Üzgünüm yavrum, bunca yıl ablama engel olmaya çalışsam da beni dinlemediği için senden özür dilerim.

Annem o gün tek bir evladını kaybetmemişti ki, biri gerçekten ölmüştü.
Birinin ise çocukluğunu öldürmüştü.
Ölmek sadece bedenen olmazdı ki.
Benim ruhumu öldürmüşlerdi.
Bunca yıl yaşadıklarımın altında böyle bir sebep olduğunu tahmin dahi edemezdim.

Bir abimin daha olduğunu ve onun ölümüne benim sebep olduğumu nereden bilebilirdim ki?

Keşke hiç doğmamış olsaydım da bunlar yaşanmasaydı.
Keşke...

gerçekleri öğrenmek için 40 takla attınız.
buyrun gerçekler.
bölümün devami olacak merak etmeyin bu kadar kolay kapanmayacak bu mevzu.

tahmin edeneniz var mıydı bu arada?

daha ezginin ailesi ile yüzleşmesini de okuyacağız, ama çok fena şeyler olabilir benden demesi.

ayrıca sıralamalarda çok yükselmişiz, çok sevindim😭😭

sizden bir ricam olacak, bu bölüme kadar oylamadığınız bölümler varsa oylar mısınız acaba , lütfen🤒

oy sınırını geçmişiz, bu sefer de 250 oy gelir mi🤭🤭

sizleri seviyorum kocaman öpüldünüz.
duruma bağlı olarak aksam bir bölüm daha atabilirim, dün atacaktım ama uyuya kalmışım kusura bakmayın🤒🤒💖

oy ve yorumları unutmayın lütfen, sizleri seviyorum💖❤🤭

bir de beni takip edin neden etmiyorsunuz arkadaşlar, üzülüyorum sonra 😭😭😭

ASKER HATTI |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin