seni lanetledim

2.9K 346 84
                                    

Okulun tiyatro salonlarından birindeydim. Daha doğrusu, birlikteydik. Taehyung'un arkadaşlarından biri biz otururken yanımıza gelmiş, Romeo ve Juliet oyununun provalarını izlemesi için Taehyung'a resmen yalvarmıştı. Sanırım bunun sebebi Taehyung'un önceden bir grubu Hamlet oyununa çalıştırması ve büyük bir beğeni toplamasıydı. O zamanlar Taehyung'u tanımıyordum bile fakat o oyun bütün üniversitede o kadar çok konuşulmuştu ki bundan benim bile haberim olmuştu.

Taehyung da arkadaşını kırmamak için izlemeyi kabul etmişti. Bana 'gelmek ister misin' diye sormadan peşinden sürüklemiş ve salona girdiğimizde de bizi ortalarda bir koltuğa oturmuştu. Sahneyi tam karşıdan gören, ne çok yakın ne de çok uzak bir koltukta oturuyordum ve tek kelime etmiyordum. Oyun ilgimi çektiği için sahneye dalmış bir şekilde izlerken Taehyung da aynı benim gibi bütün dikkatiyle sahneye bakıyor ve arada bir kaşlarını çatıp kafasını hafifçe yana eğiyordu. Bu, onun 'burayı beğenmedim' deme ifadesiydi.

"Sence de burası biraz ruhsuz olmamış mı?"

"Efendim?" Tüm dikkatim sahnede olduğu için fısıldayarak söylediği şeyi duymamıştım.

"Boş ver." Sweatshirtümün kapüşonunu düzeltip dikkatimi tekrar sahneye verdim. İkinci perdeyi oynuyorlardı şu an. Daha önce kitabı iki kez okuduğumdan bazı replikleri anımsıyordum. Evet, Romeo ve Juliet'i iki kez okumuştum. Romantik şeyleri seven biri değilimdir ama bundan dolayı kült eserleri okumamazlık da yapmam. Üstelik hoşuma giden bir sürü repliği vardı. Başlarda hoşuma gitmese de okudukça beğenmiştim kitabı. Tabii, böyle bir aşk fikri hâlâ çok ütopik fakat kitabın olayı zaten o. Adı üstünde; Romeo ve Juliet.

"Biliyorum, gecenin maskesi var yüzümde," İşte en sevdiğim repliklerden biri geliyordu. Öne doğru eğilmiş hâlimden kurtulup sırtımı koltuğa yaslamış, ve kolumu dirseğimden kırdıktan sonra Taehyung ile aramda kalan yere yaslayıp yüzümü elime dayamıştım. Hâlâ sahneden gözlerimi ayırmazken Juliet'i oynayan kız ile beraber ben de fısıldayarak tekrarlamıştım repliği.

"Seviyor musun beni? 'Evet' diyeceksin, biliyorum. Sözüne güveneceğim ben de ama yemin edeyim deme, belki de tutamazsın. Zeus alay edermiş derler sözünü tutamayan aşıklarla."

Taehyung'un şaşkın bir ifadeyle bana baktığını biliyordum. Yüzüm ona dönük olmasa da bakışlarını üzerimde hissetmek oldukça kolaydı. Aynı zamanda güldüğünü de fark ediyordum.

Prova yapan öğrencilere saygısızlık olmaması için kulağıma doğru eğilip fısıldayarak konuştu. "Ezbere mi biliyorsun?"

"Aklımda kalmış." Hâlâ sahneden ayırmamıştım gözlerimi. Hâlâ yanağımın gözümün altında toplanmasını sağlayacak biçimde elime yaslı tutuyordum başımı.

"Bana baksana," derken işaret parmağını çeneme sürterek dediği şeyi desteklemişti. Hafifçe ona döndüğümde hâlâ gülüyordu. "gözlerini göremiyorum." dedikten sonra da yüzümü kapatan saçlarımı geriye atmaya yeltenmişti ki etrafta bir sürü insan olduğu için ondan hızlı davranıp kendim yapmıştım bunu. Bu kadar insanın içinde beni bebeklemesini istemezdim açıkçası.

"Ne oldu?"

"Seviyor musun bu oyunu?" Hâlâ fısıltıyla konuşuyorduk.

"Bayıldığım söylenemez. Sadece kült bir eser olduğu için okudum."

"Ama repliğini bile ezberlemişsin."

"Dedim ya, aklımda kalmış. Ezberleme gibi bir amacım yoktu." dediğimde diyecek bir şeyi kalmadığından parlayan gözlerle bana bakarken sırıtarak başını aşağı yukarı sallamıştı hafifçe. "Sen peki? Sen seviyor musun?"

cardigan, tkΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα