19

975 16 0
                                    

Derin

Sesler duyuyordum ama hiç bir şey anlamıyordum. Kafam zonkluyordu. Birkaç dakika daha yarı bilinçli yarı bilinçsiz şekilde kalakaldım. Kendime geldiğimde bilmediğim bir otel odasında bilmediğim bir yatakta yatıyordum. Bana ne olduğuna dair hiç bir fikrim yoktu. Oraya nasıl gelmiş olabilirdim? Dakikalar sonra neler olduğunu hatırlamaya başladım. Gelinlik, Çırağan Sarayı, Serap anne ile kahve ve de Kerem... Az önce Kerem'i görmüştüm. Onu gördükten sonra da bayılmış olmalıydım. Kafamı tutarak doğrulduğumda birinin bana baktığını farkettim.

"Ah kafam.."

"Derin. Sonunda uyandın iyi misin?"

Kerem doğrulduğumu görünce hızla yanıma yaklaştı. Hayalet görmüş gibi yüzüne baktım. Kerem buradaydı. Ölmemişti. Hemen yanı başımda duruyordu.

"Biliyorum beni gördüğüne şaşkınsın. Ama ben de şaşırdım. Senin İspanya'da olman gerekmiyor mu?" Sanki hiç bir şey olmamış gibi bana hesap mı soruyordu?

"Demek şaşırdın. Ben de senin öldüğünü düşünüyordum. Ama yaşıyorsun. Acaba hangisi daha şaşırtıcı?"

"Derin biliyorum bana kızgınsın. Ama her şeyin mantıklı bir açıklaması var. Seni korumak için yaptım."

"Beni korumak için ölmüş gibi mi yaptın?" Çok sinirlenmiştim.

"Öyle göründüğünü biliyorum ama öyle değil. Bunca sene cehennemde gibi yaşadım. Hiç kolay değildi. Şimdi seni karşımda görünce bunu nasıl yapabildim ben de kendime inanamıyorum." Uzanıp sol elimi avucunun içine aldı.

"Benim annem ve babam öldü. Ne haldeydim biliyor musun? Eğer sen olsaydın bu kadar zor olmazdı." Elimi geri aldım.

"Babanla bu şekilde olması konusunda anlaşmıştık. Anneni ve seni koruyacaktım. Ama anneni de kaybedince seni korumak için elimden geleni yaptım. Babanın iş anlaşmalarını devam ettirdim. Karşılığında da senin için koruma aldım."

"Bana yaşadığını söyleyebilirdin. Senelerce dönmeni bekledim." Gözleri artık sağ elimdeki 5 karatlık yüzükteydi.

"Beklemiş gibi görünmüyorsun Derin. O elindeki ne?"

"Be ben nişanlandım."

"Nişanlandın mı? Kiminle nişanlandın?" Şok içindeydi.

"Emir. Emir Çetinkaya ismi."

Acı bir kahkaha attı. Çok sinirlenmiş görünüyordu. "Benimle dalga geçiyorsun değil mi? Benimle kafa buluyorsun?" Eğilip kollarımdan tutup beni sarsmaya başladı.

"Canımı acıtıyorsun bırak beni."

Odanın kapısı kırılarak açıldı. "Çek ellerini hemen onun üzerinden." Emir gelmişti.

Emir

Annem arayıp günlerinin çok güzel geçtiğini ve kahve içmek için düğünün yapılacağı yeri görmeye gittiklerini haber vermişti. Ama sesinde bir gariplik vardı. Sanki bir şeyler ters gidiyor gibiydi.

"Emir, Derin biraz etrafı dolaşmak istedi. Ben de arkadaşlarımla karşılaşmıştım. Onlarla oturup Derin'in dönmesini bekledim. Ama biraz gecikti. Etrafa baktım ve onu bulamadım. Gelip yardımcı olabilir misin?"

Sözleri karşısında donup kaldım. Derin'in başına yine bir şey gelmiş olmalıydı. Telefonu kapatıp Ali'yi de yanıma alarak otelin yolunu tuttum. Yolda Ali, Derin'in telefon sinyallerine baktı. Hala otelde bir yerlerden geliyordu. Görevlilerden Derin'i bulmak için yardım istedim. İçlerinden biri yarım saat kadar önce bir kadının lobide bayıldığını ve bir adamın onu kucaklayıp odasına çıkardığını söyledi. Bayılan kişi Derin olmalıydı. Ona dokunan şerefsiz ise ölü bir adamdı.

Resepsiyondan oda numarasını öğrenip doğruca oraya gittim. Kapıyı kırarak içeri girdiğimde bir adam Derin'i kollarından tutmuş sertçe sarsıyordu.

"Canımı acıtıyorsun bırak beni." dedi Derin acı ile.

"Çek ellerini hemen onun üzerinden." Sinirle bağırdım. Adam Derin'i bırakıp bana döndü. Karşımda Derin'in eski sevgilisi Kerem duruyordu. Geldiği yere geri dönmemişti.

O da beni gördüğüne sevinmemiş görünüyordu. "Sen nasıl Derin'i kandırırsın?"

"Ne kandırmasından bahsediyorsun?"

"Derin ona benden hiç bahsetmedin mi? Bu adam benim ölmediğimi biliyor."

"Ne? Bu gerçek mi?" Derin sonunda gerçekleri öğrenmişti.

"Bunu daha sonra baş başa konuşuruz Derin. Hadi buradan gidelim."

"Derin hiç bir yere gitmiyor. Seninle de evlenmiyor. Onun saflığında yararlanıp buraya getirip onunla evlenemezsin."

"Ne saçmaladığını bilmiyorum ama Derin kendi kararlarını kendi verebilir."

"Derin gerçekten babanın katilleriyle aile mi olacaksın?"

Derin Kerem'in sözleri karşısında bembeyaz oldu. Bayılacağını düşündüm ama konuşacak gücü buldu.

"Kerem ne diyorsan açıkça söyle lütfen."

"Bunca sene senden uzak durmamın sebebi bu adam ve ailesi. Babası ile seni güvende tutmak karşılığında çalışıyordum. Defalarca beni seni öldürmekle tehdit etti. Senin dibine kadar girip seni öldürebileceğini gösteren fotoğraflar attı bana. Beni senden uzak tutup, işlere devam etmemi sağladı. Tüm bunlar oğluyla seni evlendirmek içinmiş. Daha büyük bir plan içinmiş. Çünkü sen 22 yaşına geldiğinde babanın hesaplarına erişimin olacaktı."

Derin gözlerini bana çevirdi. Bütün bunları bilip bilmediğimi öğrenmek istiyordu. "Derin yemin ederim ne dediği hakkında hiç bir fikrim yok. Sana yemin ederim seni kandırmadım. Seni üzecek hiç bir şey yapmam."

"Sen kandırmadın. Ama ya baban?"

"Onun ne yaptığını bilmiyorum ama tüm bunlar gerçekse bunları ona ödeteceğim."

"Bütün bunları gerçekten bilmiyor muydun? Anlaşma için beni bulmaya gelirken bunları bilmiyor muydun? Para için geldiğini söylemiştin."

"İşin içinde para olduğunu biliyordum. Ama sonra her şey değişti. Sana aşık oldum."

"Aşık oldun demek? Seni şerefsiz. Senelerce beni sevgilimden uzak tutup şimdi onunla evlenebileceğini mi sanıyorsun." Kerem atılıp boğazıma sarıldı. Kendimi korumak için yumruğumu suratına geçirdim.

"Aklın olsaydı ne olursa olsun Derin'e dönmenin yolunu bulurdun. Ama korkak gibi sana söyleneni yaptın." Onu savurduğum yerden doğrulup tekrar boğazıma yapıştı.

"Seni gebertirim. Senin gibi bir şerefsiz Derin ile olabilir mi sanıyorsun?"

"Yeter! Kavgayı kesin. İkinizi de istemiyorum. Sakın peşimden gelmeyin. Yalnız kalmak istiyorum." Derin hızlıca odadan çıktı.

Birbirimizden ayrıldık ama onunla işim bitmemişti. Derin'in peşinden gidip onu kolundan yakaladım.

"Derin lütfen beni bırakma. Babamın ne yaptığını bilmiyordum. Eğer bilseydim asla buna izin vermezdim. Onun yaptıkları için beni suçlayamazsın."

"Eğer baban ailemi öldürdüyse, eğer senin baban benim ailemin katiliyse... Emir gerçekten ben ne diyeceğimi, ne düşüneceğimi bilmiyorum. Lütfen git yalnız kalmak istiyorum." Çok kötü görünüyordu. Onu zorla eve götürmeyi düşündüm. Ama bu yalnızca benden nefret etmesine sebep olurdu. Kararına saygı duymalı ve onu bir süre yalnız bırakmalıydım. Ama sadece kısa bir süre.

"Tamam sana burada bir oda ayarlamama izin ver. Gerçekleri öğrenip sen hazır olduğunda yanına geleceğim."

Kabul etti. Onu bir odaya yerleştirdim. Ona söylemeden kapısına da bir adam diktim. Kerem'in ona tekrar yaklaşmasına izin veremezdim.

Zorunlu EvlilikΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα