24

898 16 1
                                    

Emir

Derin beni otel odamda terk edip gittikten sonra arabama binip sokak sokak onu aramayı düşündüm. Onu geri almaya o kadar yakındım ki. Belki de onu çok zorlamıştım. Onunla restaurantta buluştuktan sonra her şey çok hızlı ilerlemişti. Ama konu Derin ile ben olduğumda zaten her zaman böyle oluyordu. Onun karşı konulmaz cazibesi karşısında kendimi kaybediyordum. Onun da en az benim ona ihtiyacım olduğu kadar bana ihtiyacı vardı. Derin hayatımdaki en önemli şeydi ve ben onu tekrar bulmuştum. Onu ne bir prens ne de başka biri benden tekrar koparamazdı. Onun için savaşacak ve asla pes etmeyecektim.

Biliyorum benimle olmak zordu. Babamın ailesinin katili olduğunu bilerek benim yanımda kalmak zordu. Ama artık babam da hayatta yoktu. Onun yanında babamın adını ağzıma almayabilirdim. Tüm resimlerini kaldırıp, bu olay hiç yaşanmamış gibi davranabilirdik.

Derin'i bulmak zorundaydım. Onunla tekrar birlikte olmalıydım. Telefona sarılıp dergide çalışan Gamze'yi aradım. Benden gelen telefonu neşe ile açtı.

"Emir aramana çok sevindim. Dün akşam ortadan kayboldun."

"Gamze senden bir iyilik isteyeceğim. Dün gece prensin yanında bir kız vardı hatırlıyor musun? İsmi Derin Atay. Bana onu bulabilir misin?"

"Herkes de bugün o kızı arıyor. Prens de az önce ona ulaşmak için patronumu aramış. Dergide çalışan sıradan biri neden onu arıyorsun ki?"

Derin ile her şey bu kadar karışıkken bir de prens ayağımı dolanıyordu. Ayrıca Gamze'ye de laf anlatacak durumda değildim. "Orada çalışıyorsa adresini biliyorsundur."

"Evet insan kaynaklarından öğrendim. Prens de istedi." Bir kez daha prens karşıma çıkarsa o adamı öldürmekten başka çarem kalmayacaktı.

"Adresi alabilir miyim?" Neyseki daha fazla uzatmadan adresi bana verdi. Direk kendimi dışarı atıp verdiği adresin yolunu tuttum.

Klasik bir fransız apartmanıydı. Kapıyı çalmayı düşünürken kapı ardına kadar açıldı. İçeriden önceki akşam tanıştığım prens çıktı. Yüzüne bakılırsa istediğini alamamış görünüyordu. Beni tanıdığını sanmıyorum. Tuttuğu kapıdan içeri girdim. Hızlıca Derin'in yaşadığı kata çıktım.

Kapıya vurdum. Saniyeler sonra Derin tekrar karşımdaydı.

"Derin benden bu şekilde kaçamazsın. Bunun tekrar olmasına izin veremem. Seni tekrar kaybedemem."

Beni gördüğünde sanki birkaç saat önce benim yanımda değilmiş gibiydi. Gözlerimin içine korku ile bakıyordu. Bana bir cevap vermeden içeriden yalpalayarak yürüyen minicik bir çocuk geldi. Siyah saçlı, siyah gözlü tatlı bir erkek çocuğuydu. Bu Derin'in çocuğu olabilir miydi? Kimseyle birlikte olmadığını söylemişti. Melis'in çocuğu olmalıydı.

"An-ne..." Aradığım cevap buydu. Önümde duran çocuk Derin'in oğluydu. Peki babası kimdi? Ben olabilir miydim? Bunu bana yapmış olamazdı. Böyle bir şeyi benden saklamış olamazdı.

Derin uzanıp çocuğu kucağına aldı. "Beni biraz içeride bekler misin?" Çocuk anlamış gibi kafasını salladı. Derin onu tekrar yere bıraktığında geldiği yere geri dönmesini izledim. Yalpalayarak gözden kayboldu. Henüz yeni yürümeye başlamış olmalıydı. Acaba kaç yaşındaydı?

Sonunda kendimi toparlayıp konuşmaya başladım. "Babası burada değil mi?"

Derin'in gözleri korku ile doluydu. Soruma cevap veremiyordu. Her şey yavaş yavaş anlam kazanmaya başlamıştı. Yemekte artık her şey farklı demesi, içki içmek istememesi, karnındaki o yarayı görünce çekip gitmesi...

Zorunlu EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin