39

731 16 0
                                    

Derin

Kendime geldiğimde bir hastane odasında yatıyordum. Gözlerime dolan ışık canımı yakıyordu. Ne zamandır buradaydım? Ne zamandır uyuyordum? Zaman kavramımı tamamen kaybetmiştim. Yavaş yavaş hafızam yerine gelmeye başladı. Emir ölmüştü. Hayır, hayır... Emir'i kaçırmışlardı. Sonra dövüş klübü ve kumarhanede gördüklerim aklıma geldi. Emir ile asansör bekliyorduk. Gitmek üzereyken onu kaçıran Theo bizi yakalamıştı. Silah, silah vardı. Ben Theo'yu öldürmüştüm. Ben katil olmuştum. Ama öldürmeseydim Emir ölecekti. Zaten çoktan Theo ona iki el ateş etmişti. Onun yaşaması için bunu yapmak zorundaydım. Peki Emir kurtulmuş muydu? Yaralıydı ve çok kan kaybetmiş olmalıydı. Eğer o öldüyse ve ben de hapse girersem Leo'ya kim bakacaktı? Nefes alamıyordum. Etrafımdaki makinelerden sesler yükselmeye başladı.

Kapı aniden açıldı. İçeri telaşla bir doktor ve hemşire geldi. "Derin Hanım, uyanmışsınız. İyi misiniz?" Cevabımı beklemeden hemşireyle konuşmaya başladı.

"Bir sakinleştirici yapalım hemen."

"Bana ne oldu? Emir nerede? Yaşıyor değil mi?" Sesim güçsüz ve ağlamaklı çıkmıştı.

"Derin Hanım lütfen sakin olun. Emir Bey iyi. Hatta birazdan yanınıza gelecek. Gelmek istedi ama siz uyuduğunuz için biz izin vermedik." Gelebileceğine göre iyi olmalıydı. İçim öylesine rahatladı ki arkamdaki makinelerden gelen sesler yarı yarıya azaldı. Doktor odadan Emir'e haber vereceğini söyleyerek ayrıldı.

Az sonra Emir odaya geldi. Eliyle karnındaki yarasını tutarak yürüyordu. Yaşadığı için çok fazla dert etmemeye çalıştım. Ama onu böyle görmek beni çok üzmüştü. "Emir, iyi misin?"

"Ben iyiyim. Asıl sen iyi misin?" Sesi oldukça endişeli geliyordu. Konuşmaya devam etti. "Seni en son gördüğümde kucağımda baygın halde yatıyordun. Seni kaybedeceğim diye çok korktum."

"Emir, ben o adam sana ateş ettiğinde, ben öleceksin sandım. Seni kaybedeceğimi sandım. Onu vurmaktan başka şansım olmadığını biliyordum."

"Sssht Derin tamam bundan bahsetmeyelim. Başka şansın olmadığını biliyorum. O kadar güçlüsün ki seninle gurur duyuyorum."

"Ama ben katil oldum. Hapise girecek miyim?"

"Hayır, ben hallediyorum. O adam artık bize hiç bir sorun çıkartamayacak." Ne olursa olsun bu travmadan kurtulmak için iyi bir psikolojik destek almaya ihtiyacım olacaktı.

Emir gelip başıma bir öpücük kondurdu. Dudaklarını tenimde öylesine özlemiştim ki. İçim mutluluk ve huzurla doldu.

"Derin sana bir şey söylemem gerek. Seni tedavi ederken bazı testler yapmışlar. Bir şey bulmuşlar."

"Ne bulmuşlar?" Söyleyiş tarzından bunun güzel bir haber olduğu anlaşılıyordu ama yine de endişelenmiştim.

"Derin, hamilesin. Bir bebeğimiz daha olacak."

"Gerçekten mi?" Bu gerçek olabilir miydi? Son zamanlarda Emir olmadığı için oldukça mutsuz ve halsizdim. Defalarca midem bozulmuştu ama hep stresten olduğunu düşünerek hiç üzerinde durmamıştım.

"Evet gerçekten." Emir'in yüzüne yayılan mutluluk dalgasını görmemek mümkün değildi ama yine de emin olmak için sordum.

"Mutlu musun?"

"Mutlu muyum? Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Her şeye sahibim. Sana, oğlumuza, şimdi de yeni bir bebek... Geriye tek bir şey kalıyor."

"Ne gibi?"

"Derin bunu daha romantik bir yerde dizlerimin üzerine eğilerek söylemek isterdim. Ama şu an ikimiz de hastanede yaralıyız. Seni ilk gördüğüm andan beri senin hayatımın aşkı olduğunu anlamıştım. Beraber bir sürü şey atlattık. Hiç biri de kolay değildi. Ama birbirimizi sevmekten asla vazgeçmedik. Derin benimle evlenir misin?"

Emir'in sözleri karşısında hamile olduğum için hormonlardan mı yoksa sözlerinin güzelliğinden mi bilmiyorum ama gözlerim doldu.

"Evet sonsuza kadar evet." Dudaklarımız birbirine kavuştuğunda elektriklenme ile yine tüm vücudum titredi. Onu ilk öptüğüm andan bu yana 3 seneden fazla zaman geçmişti. Ama yine aynı duyguları ilk günkü gibi hissediyordum.

Sonraki iki gün daha hastanede kalıp oradan ayrıldık. Hamile olduğum için doktor bana ekstra vitamin takvimleri uyguladı. Ali ve Emir de iyileşmiş görünüyordu.

"Koluma gir Derin." Emir endişe ile üzerime titriyordu.

"Emir, kendim yürüyebilirim. Ayrıca sen benden daha kötü yaralandım. Ben gayet iyiyim."

Emir dudaklarıma küçük şefkat dolu bir öpücük kondurdu. "Biliyorum. Sadece ilk hamileliğinde senin yanında olamadım. Bu sefer seni şımartmak istiyorum. Lütfen bana izin ver."

"Tamam denerim. Hadi artık bir an önce eve gidelim. Leo'yu günlerdir görmedim."

Eve döndüğümüzde Leo, Sarp amcası ve Nisa teyzesi ile birlikte oyun oynuyordu. Bizi görünce gözleri mutluluk ile doldu. Koşarak kucağımıza atlatı. Emir'in yaraları biraz acımış olmalıydı ama belli etmemeye çalıştı.

Sarp ve Nisa ayrılıp, Leo da uyuduktan sonra yorgunlukla yatağa uzandık. Biliyorum ki tek istediğim orada birbirimize sarılarak huzurlu uyumaktı.

Emir aklımdan geçenleri okumuş gibi konuşmaya başladı. "Ah bunu o kadar özledim ki. Böyle sonsuza kadar durabilirim."

"Ben de öyle. Ama başka fikirlerim de var." Kafamı ona doğru çevirip tutku ile dudaklarını öpmeye başladım.

"Derin emin misin? Daha bugün hastaneden çıktın. Ayrıca bebek için tehlikeli olmasın."

"Ben iyiyim Emir ve ne istediğimi de gayet iyi biliyorum. Ayrıca bebek şu an bir fasülye tanesi kadar."

Emir'i fasülye büyüklüğündeki bebeğimizi düşünmek güldürmüştü. "O zaman senin isteklerin benim için emirdir aşkım."

------------------------

Merhaba sevgili Zorunlu Evlilik okuyucuları <3

Hikaye hakkında neler düşünüyorsunuz?

Şu ana kadar en çok neyi sevdiniz? ve ya Nelerden hoşlanmadınız?

Neler gelişebilirdi? ve ya Neler eksikti?

Bana özelden ya da buradan yazın lütfen. Çok çok teşekkürler... ❤️

Zorunlu EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin