13. bölüm

970 67 17
                                    

ben geldiiiimmmm ❤❤❤❤
hepinizin yeni yılını en içten dileklerimle kutluyorum okurcanlarım 🥳
umarım 2023 hepimize sağlık, huzur, bereket, mutluluk getirsin. herkescikler ailesiyle, evlatlarıyla sevdikleriyle musmutlu bir ömür geçirsin 💕💕💕💕💕💕
buyrunuz efenim, iyi okumalar 📖📖📚📚

                               13. bölüm


Efsun günlerdir yaşadığı duygu girdabında sürüklenirken bürodan çıktığında içinin çekildiğini hissetmişti.


“ Hayır! Hayır! Hayır!” Kendi kendisine söylenirken göz kapaklarını usulca indirip bir kaç saniye derin nefesler eşliğinde kafasını toparlamaya çalıştı. Daha fazla yolun ortasında böyle duramayacağını bildiği için arabasına doğru ilerlemeye başlayınca midesinin de çalkalandığını hissetmişti. İki adım ötesindeki arabanın tavanına elini yaslarken diğer avucunda tuttuğu anahtarın düğmesine bastığında son duyduğu arabanın kapılarının açıldığını bildiren ses olmuştu.


Ferman, sabah hazırladığı projeyi çalıştığı şirkete bırakmak için evden çıktığında niyeti öğlene kadar duraktaki taksisini teslim almaktı ancak işleri umduğu gibi gitmemişti. Şirkete gittiğinde projesini firmaya sunma görevi bizzat kendisine verilince mecburen mimarlarla beraber yapılan toplantıya kendisi de katılmak zorunda kalmıştı. İstanbul’ a ilk geldiği yıl iş bulamayınca Özcan’ ın tavsiyesiyle İskender’in ortak olduğu taksi durağında çalışmaya başlamıştı. İskender’ le elektrikleri tutup Özcan’ dan bile sıkı dost olunca kendi mesleğini yaptığı bu işi bulmasına rağmen taksiyi bırakmayı gönlü el vermemişti. Durağa yetişmek için hızlı hızlı adımlarken bir kaç metre ilerisindeki kadını net göremese dahi tanımıştı. İstemsizce kaşları çatılırken Efsun’ un sallandığını fark edince koşmaya başladı. Tam arabanın yanına yığılacakken yakaladığı kadını kucakladığı gibi arabanın arka koltuğuna oturtturdu. Efsun’ un bilincinin tam olarak gitmediğini anladığında büyük avucunu kadının ipek gibi yanağına koyarak hafiften okşadı genç adam.


“ Efsun! Efsun, aç gözlerini!” Hemen yakınından gelen erkek sesinin sözcüklerini algılayamayan genç kadın o haline rağmen kendisini geri çekmeye çalışırken güçsüzce sesini duyurmayı denedi.


“ Bırakın beni!” Ferman kadının kendisini tanımasını elbette beklemiyordu ancak tanımamış olduğuna hem de bu halindeyken niye içerlediğini anlayamamıştı.


“ Korkma güzelim! Benim Ferman!” Efsun, gözlerini açık tutmaya çalışmaktan yorulunca yeniden kapatırken mırıldanmıştı.


“ Ferman...” Ferman, avucundaki tenin kendi teninde bıraktığı hissi o kadar sevmişti ki yeniden dokunmak istiyordu lakin karşısındaki kadın kendinde değilken bu hareketinin hoş olmayacağının da farkındaydı ancak içi kavruluyordu. Hele ki bilinçsizce adının fısıldanması aklını bulandırmıştı.


“ Evet Efsun. Benim Ferman.” Efsun artık iyice açılan zihniyle daha net algıladığı sesin sahibine baygın bakışlarını çevirince karşılaştığı adamla gözleri fal taşı misali açılmıştı. Birden bire kendisini geriye atarken beyninin kafa tasının içinde sallandığının acı hissiyle dudaklarından dökülen inlemeyi engelleyememişti.


“ Ah!” Ferman genç kadının ani hareketiyle önce aptallaşırken sonrasında duyduğu feryatla kendisini boş verip Efsun’ un koluna dokundu.


“ Yavaş ol!” Efsun bulunduğu duruma nasıl geldiğini beynini zorlayarak anlamaya çalışırken genç adamın dokunuşundan da hırsla kurtulmuştu.


“ Ne oldu bana¿! Ne işin var senin benim yanımda¿!” Ferman, Efsun’ un ruh halini arkadaşlarıyla yaptığı toplantıda daha net algılamıştı lakin bu genç kadının ona bir fırsatçı gibi davranmasını açıklamıyordu. Öfkelendiğini hissederken gözleri çakmak çakmaktı Ferman’ ın.


“ Ufak bir baygınlık geçirdin sanırım. Tesadüf eseri buradan geçerken seni gördüm, yere düşeceğini anlayınca da yardımcı olup arabaya bindirdim!” Ferman sinirinin haklı olduğunu düşünürken Efsun’ un mahcup olacağını zannetmişti ancak Efsun kendisinden daha öfkeli karşılık vermişti ona.


“ Neden her kendimi kaybettiğimde sen birden bire ortaya çıkıveriyorsun¿!” Ferman iri avuçlarıyla yüzünü sıvazlarken sözcükleri dişlerinin arasından tıslama şeklinde dökülmüştü.


“ İnan seninle tanıştığımdan beri ben de aynı şeyi sorguluyorum!” Genç kadının cevap vermesine müsaade etmeden bir hışım arabadan inip kapıyı da sertçe kapatmıştı. Giden adamla gözlerini kapatıp burnundan aldığı nefeslerle sakinleşmeye çalışan Efsun başının sızladığını hissediyordu. Parmaklarıyla kaşlarının üzerini ovalarken Ferman’ a haksızlık ettiğinin farkındaydı ancak o kadar çalkantılı günler geçiriyordu ki o da insandı! Tepkilerini kontrol edemiyordu!


Akşama kadar sokaklarda başıboş dolanıp kafasını toparlamaya çalıştı. Bu düşüncelerle gidip Emine’ nin de kalbini kırmak istemiyordu. Biliyordu ki kardeşi de eğer böyle bir şeyi bilseydi mutlaka ona haber verirdi lakin saklamış olabilme ihtimali de aklının bir köşesinden kendisini gösteriyordu. Tereddütsüz ve net bir sevgisi hiç bir zaman olamadığı hâlde yine de umut eden yüreğine kendi de inanamamıştı. Akşamın karanlığı çökmeye başlayınca eve dönmeye karar verdi. Temiz hava iyi gelmiş dimahı iyice açılmıştı. Eve girdiğinde Kartal’ la rutin akşam konuşmalarını gerçekleştirirken oğlunun Yıldız’ la beraber Alaçatı’ da 2 gecelik butik bir otel ayarladıklarını söylemesiyle gerçek dünyaya tam dönüş sağlamıştı. Ertesi gün akşam Kartal’ ın yanında olması gerçeğini yıllardır hayatının merkezine koymuşken bugün duyduğu şeyle onu bile unutmuştu. Başını hızla sağa sola sallayıp durumunu oğluna belli etmemeyi başardı. Nihayet Emine’ yi aramaya karar vermişti. Hafif ılık kış akşamına inat üzerine kalın ev hırkasını geçirip balkondaki kanepeye bağdaş kurarak bir süre elindeki telefona baktıktan sonra kardeşinin numarasını tuşlamıştı. İkinci çalıştan sonra telefon Volkan tarafından açılmış, panikle bir problem olup olmadığını sormuştu genç adam. Efsun önce Emine’ yi sorduktan sonra yeğeninin akşam banyosunu yaptırdığını öğrenince ‘belki de Emine’ den önce onunla konuşmak daha mantıklıdır.’ diye düşünerek bugün Salih Abi’ sinin bürosunda öğrendiği gerçekleri Volkan’ a bir bir anlattı. Konuşmanın orta yerinde Emine de konuya dahil olmuştu. Şükürler olsun ki ikisinin de böyle bir olaydan haberi yoktu. İki kardeşi de yeminlerle eğer biliyor olsalardı mutlaka ona da haber vereceklerini söylemişlerdi. Üçünün de ortak kanısı hem Hüseyin Bey’ in son günlerin de Fatma Hanım’ ın kaprislerini çekmek istememesi hem de aynı kendi inadına sahip büyük kızının reddi miras yapmasını engelleme isteğiydi. Görüşme sonlandığında Efsun kendisini çok daha rahatlamış hissediyordu. Sanki üzerinden büyük bir yük kalkmış gibiydi. Ne bekliyordu ya da kardeşinden nasıl bir tepki bekliyordu hiç düşünmemişti ancak şimdi rahatladığını anlayınca aklına gelmişti fakat ikisinin de hem mutlu hem gururlu hem de içten kabullenişi ile çok daha huzurluydu.


Genç adam Efsun’ un yanından ayrıldığından beri burnundan soluyordu. Ne olmuştu da genç kadın bu derece kendini kaybetmişti hâlâ aklına en küçük bir ihtimal dahi gelmiyordu. Gerçi Efsun’ un geçmişini öğrendikçe aklına hayaline gelmeyecek zorluklar yaşadığını anlamıştı. Şimdi de bunların üzerine daha ne olmuş olabileceğini bir türlü kestiremiyordu. Akşama kadar İstanbul’ un keşmekeşinde direksiyon sallarken aklı hep Efsun’ daydı. Ferman’ daki durgunluğu duraktaki arkadaşlarıyla beraber İskender de fark etmişti ancak sabah çalıştığı yere uğradığını bildiği için aklına Efsun hiç gelmemişti. Akşam taksiyi gececi arkadaşına teslim edip eve giderken annesinin isteklerini almak için markete uğradı. Orada gördüğü bir kaç mahalleli ile sohbet etmişti. Bir an aklından Özcan’ la haberleşip yemekten sonra onlara uğramak ve orada ne yapıp edip Efsun’ u görmeye çalışmak geçtiyse de hemen bu planlarından vazgeçti çünkü her ne kadar aklı onla dolu olsa bile gördüğü muameleye hâlâ kızgındı. Sofraya oturup yemek yerken yine durgundu. Yemekten sonra annesi mutfağı toplarken o da balkona çıkıp sigarasını yaktı. Bakışları istemsizce çaprazlarında kalan evin balkonunda takılı kalıyordu. Sadece sokak lambalarının ışığının vurduğu hafif karanlık balkonda fark ettiği hareketlilikle Ferman kurt misali dikkat kesilmişti. Efsun’ un üzerindeki pijamalarla balkondaki kanepeye bağdaş kurduğunu görünce yüzünün gülümsemesine engel olamadı. Demek ki toparlamıştı. Birileriyle telefonla konuşan genç kadının sürekli eliyle başını ovmasını seyrederken can sıkıcı bir konu üzerinde konuştuğuna kanaat getirdi. Görüşme sonlandığında Efsun’ un gözlerini kapatmasıyla karşısındaki görüntüyü beyninin en ücra köşelerine kazımak ister gibi bakışlarını hiç çekmeden bekledi Ferman. Neler oluyordu kendisine sorgulamadı. Resmen bir akıntıya kapılmış, rafting yapan maceraperestler misali azgın duygularına karşı can hıraş bir mücadele içine girmişti.


Ertesi gün sabah Ferman daha gün ışımadan yola koyulmuştu. Manisa’ da dedesinin arazileri ile ilgili dava sonuçlanmış, babasının da imza atması istenmişti. İsmail Bey vefat eden babasının ardından mal derdine düşen erkek kardeşi ile kanlı bıçaklı kavga edince miras konusu ile ilgili bütün imza haklarını oğluna devretmiş, bir daha kardeşi ile yüz yüze gelmek istememişti. Ferman da hem çocukluk arkadaşlarını görüp kafa dağıtacağı bir hafta sonu geçirmek için hem de bu keyifsiz konuyu halletmek için gidiyordu. Efsun bir kaç gündür yaşadığı olayların üzerine sabah erken uyanmıştı. Ortalığı toparlayıp erkenden terminale gitmek için komşu annesi ile vedalaşıp evden ayrıldı. Aklında ne Ferman vardı ne de onunla beraber gitmek için girdikleri iddia kalmıştı. Taksi durağına geldiğinde İskender’ in henüz geldiğini görünce arkadaşının gece vardiyasından durağı teslim almasını bekleyip beraberce bir çay içmişlerdi.


“ Hani Ferman’ la gidin, diye konuşmuştuk.” Efsun Ferman’ ın adını duymasıyla dün yaşadıkları olay gözlerinin önüne gelince yerinde huzursuzca kıpırdanmıştı.


“ Ondan ses çıkmayınca ben de rahatsız etmek istemedim.” İskender arkadaşının sözlerini başını sallayarak onayladıktan sonra kendisi ekledi.


“ Bu aralar bir tuhaf. Dün ölüm suskunluğuna bürünmüş gibiydi. Durakta bile kimseyle tek kelime etmemiş. Hayır olsun.” Efsun merak etse de konuyu uzatmak istemiyordu.


“ Vardır bir sıkıntısı adamın.” İskender genç kadının sözleriyle kahkaha atmıştı.


“ Allah aşkına Ferman’ ın en büyük derdi 3 gün üst üste kadınsız kalması olur!”


Ferman’ la ilgili daha fazla konuşmayan Efsun terminale kadar da bir daha ağzını açmamıştı zaten. Arkadaşıyla takside vedalaşıp otobüs peronuna geçti. Otobüs yolculuklarını oğlundan koparılışına kadar çok seven Efsun son 15 yıldır her Kartal’ ın yanına gidişinde yaşadığı korkuyu yine hissetmeye başlamıştı. Gerçi son 4 yıldır Ethem’ in artık oğluyla olan bağının iyice zayıflaması ve Ezgi’ nin evliliği ile beraber Kartal’ ın babasının yanında kalmaması görüşmelerini daha gönül rahatlığıyla yapmasını sağlasa da hâlâ bir yerlerde Ethem’ in tedirginliğini hissediyordu. Geldiği şehir terminalinde onu karşılayan oğluyla günlerdir içinde biriken duygu selini, huzursuzluğunu rafa kaldırdı genç kadın çünkü hayatındaki hiç bir şey oğluyla yaşadığı, beraber geçirdiği zamandan daha kıymetli değildi. Birlikte olukları günler sayılıyken onunla geçirdiği bir dakikasının bile ziyan olmasına tahammülü yoktu Efsun’ un. Kaldı ki Kartal’ ın yanına her geldiğinde oğlunun içine baharlar getiren gülümsemesi ile onu karşılaması, içinden gelerek “ Annem!” deyişi genç kadına ilaç oluyordu. Hiç vakit kaybetmeden Alaçatı otobüsüne geçen ikili günlerdir görüşmemenin enerjisiyle birbirlerine yokluklarında neler yaptıklarını anlattı. Daha çok Kartal’ ın konuştuğu, muziplik yaptığı 3 saatlik yolculuk boyunca Efsun oğlunun kendisine hayatta kalma gücü veren sesiyle kahkahalarını zor tutmuştu. Zaten sürekli fısır fısır konuştukları için otobüsteki muavin dahil herkesin onlara kötü kötü baktığı yolculukta bir fe otobüsten atılmak istemediler. Kartal’ ın Alaçatı tabelasını gördükten sonra “ Bundan sonra gülebilirsin annem! Artık kovsalar da nasıl olsa geldik!” sözleri ile Efsun’ un gülmemek için gösterdiği çabadan dolayı gözleri yaşarmıştı.


Yıldız’ la buluşup yerleştikleri otelden sonra muhteşem bir hafta sonu geçirmişlerdi. Can dostu ana-oğul’ un baş başa vakit geçirmesi için kendisi yalnızca bir gün yanlarında kalıp geri dönmüştü ancak Efsun ve Kartal dönüş gününe kadar hem Alaçatı’ nın hem de birbirlerinin keyfini sürmüşlerdi. Genç kadın her ne kadar “ Oğlum her yere beni sürükleme! Akşam kendin çık!” dese bile deli oğluna söz geçirememiş, gece kulübüne bile birlikte gitmişlerdi. Akşam üzeri hazırlanıp dönüş yoluna çıktılarında Kartal’ ın da Efsun’ un da yüzleri mutluluktan ışıl ışıldı. Oğlunun bir kaç ihtiyacı için İzmir’ de de vakit geçirdikten sonra akşam üzeri tam saat beşe ona kala Ezgi’ nin çalıştığı restoranda gelmişlerdi. Ezgi yengesi ve yeğenin gülüşe gülüşe kapıdan girdiklerini gördüğünde bir gözü saate takılıp yanlarına gitti.


“ Vallahi yenge pes! Bu kadar dakik olmak zorunda mısın¿” Halasının yanaklarından öpen Kartal, annesi ile eğlenmeyi de ihmal etmemişti.


“ Hala, annem içinde bir guguklu saatle yaşıyor!” Efsun kahkaha atarken oğlunun omzuna yalandan tokat atmıştı.


“ Deli!” Bakışlarını Ezgi’ ye çevirdi bu kez genç kadın. “ Bir şeyler yiyip öyle yola çıkayım, dedim güzelim.” Ezgi hemen başını sallarken onları boş olan bir masaya yerleştirmişti. Hemen hem yeğeninin en sevdiği köfteyi ızgara attırmış hem de yengesinin her geldiğinde yediği tavuğu aşçıya haber vermişti. Bu arada dükkana giren diğer bir müşteri ile de ilgilenmişti Ezgi. Kartal’ ın Efsun’ a sataşmaları tam gaz devam ederken genç kadının kahkahalarını duyan müşteri, gelen sese doğru başını çevirdiğinde kaderin oyununa şapka çıkartmıştı...

oy ve yorumlarınızı bekliyorum cancağazlarımm 🥰🥰

EVE DÖNÜŞWhere stories live. Discover now