20

2.6K 279 175
                                    

"Beomgyu kravatı nereye koydun?"
"Yatağının üstündeydi."
"Beomgyu Sky'ın gömleği nerede?"
"O da oradaydı."

Evin içinde koşturmaktan yorulduğunda duvara yaslanıp nefeslenmeye ve dinlenmeye çalıştı. Sabahtan beri evde bir karmaşa vardı ve içinde sürüklenip duruyordu. Çocukların hepsi hazırlanmak için ona gelmişlerdi ve hepsi ayrı panik halinde olduğundan evdeki karmaşa gittikçe büyüyordu. Koltuğun kenarına oturmuş çirkin olduğunu savunurken ağlayan Sky, salonla yatak odası arasında koşuşturup duran Mark, kravat arayan Hueningkai ve Sky'ı güldürmeye çalışırken aynı zamanda azarlayan Haerin...

Ailesi işte olduğundan evde sadece onlar vardı ve Taehyun Haerin'i getirdikten sonra bir yere gideceğini ancak geç kalmadan geri döneceğini söyleyip onları yalnız bırakmıştı.

Yorgun olmasını umursamayarak salona geçip Sky'ın yanına oturdu. Haerin su almak için mutfağa gittiğinden Sky tek başına oturuyordu. Onu pek fazla ağlarken gördüğü söylenemezdi bu yüzden nasıl davranması gerektiğini hala kestiremiyordu.

"Sorun ne?" dedi yumuşak sesiyle. Sky gözlerini sildi ve omuz silkti. "İnsanların içine karışmayı istemiyorum."
"Orada yalnız olmayacaksın."
"Bana yine kızmışım gibi davranacaklar."

Beomgyu'nun kalbi acıdı. Sky'ın pek çok konuda zorluk yaşadığını biliyordu. "Kimse sana öyle davranamayacak." dedi ve omzunu sıvazladı. "Okulda herkes yüzüme yüzüme kız olduğumu söylerken bu dediğine sen inandın mı?"
"İnsanların ne dediği önemli değil tamam mı? Bana salak dediklerinde ben salak mı oluyorum?"

Verdiği örnek komik gelmiş olacak ki Sky güldü ve gülüşü Beomgyu'yu da gülümsetti. "Saçma ama mantıklı bir örnekti." dedi kıkırdayarak. "Değil mi? İnsanlar ne derse desin sen onların dediklerinden ibaret değilsin Sky. Sen onların gördüğünden çok daha fazlasısın ve kimsenin seni kabul etmesine ihtiyacın yok."

Dolan gözlerini sildi. "Takım elbisenin içinde çok fena çirkin oluyorum." dedi gülerek. Beomgyu uzanıp burnumu sıktı. "Takım elbise içinde gördüğüm en yakışıklı kişi sensin."

Gülümsedi ve uzanıp Beomgyu'yu yanağından öptü. "Teşekkür ederim."
"Rica ederim ağlak çocuk."
"Sky kravat bağlamayı öğrenme vakti."

Mark elinde kravatlarla salona koşarak girdiğinde alnına bağladığı kravatı görmeleriyle gülmeye başladılar ve Mark kaşlarını çattı. "Gülmeyin bunu kendime ayırmanın tek yolu buydu."

Haerin elinde su ve peçeteyle salona giriş yaparken Mark Sky'a kravat bağlamayı öğretiyor ve her yanlışında bağırarak yerinde tepiniyordu. Hueningkai ise o her bağırdığında kafasına vuruyor, Beomgyu ise her birini kahkaha atarak izliyordu.

"Elini kolunu sikeyim lan bir bağlayamadın."
"Anamın karnından kravat bağlayıcısı olarak mı çıktım gerizekalı."
"Bak oradan geçireceksin işte."
"Belki çığlık atarak söylememiş olsan en başından yapardım!"

Beomgyu gülerek yanlarından ayrılıp odasına çıkacağı esnada salon kapısına yaslanmış, gülerek onları izleyen Taehyun'u görünce olduğu yerde kaldı ve gülümsedi. "Hyung."

Hızlı hızlı yanına gitti ve Taehyun'u baştan aşağı süzdü. "Yakışıklı olmuşsun." dedi kıskançlıkla. "Kesin kızlar sana aşık olacak." Taehyun güldü ve Beomgyu'yu ceketinden tutup kendisine çekti. Beomgyu bu hareketinden dolayı afallarken Taehyun bozuntuya vermeden Beomgyu'nun boynunda kolye gibi sallanan kravatını bağlamaya başladı.

"Çok güzel olmuşsun." dedi işinin arasında. Beomgyu'nun gözleri ışıldadı ve gülümsedi. "Öyle mi?" Taehyun başını salladı. "Öyle."

Taehyun kravatı bağlamayı bitirip son bir dokunuşla düzeltti ve bu sırada Haerin yanlarında bitti. Kollarını göğsünde birleştirmiş, vücudunu kapı eşiğine yaslamıştı ve imalı imalı sırıtıyordu. Taehyun bunu görünce göz devirdi. "Ne var?" dedi.
"Hiç çok tatlı duruyordunuz izleyeyim dedim."

stacy's brother • taegyuWhere stories live. Discover now