27

1.7K 227 50
                                    

"Beomgyu bavulu nereye koymuştun?" odanın içinde oradan oraya dolaşıp bavulunu ararken aşağıya seslendi. "Yeonjun hyungun odasında." Beomgyu aşağıdan bağırdığında sanki görebilirmiş gibi kafasını salladı ve odasından çıkıp hemen yan odada kalan Yeonjun'un yanına gitti. Kapıyı çalmadan açıp girerken, kapı açılır açılmaz bir gürültü koptu ve Yeonjun apar topar Soobin'in kucağından indi. "Kapıyı çalsana ayı mısın nesin lan."

Soobin Yeonjun'un paniğini gülerek izlerken Taehyun yüzünü buruşturdu. "Ben meraklı mıyım sizin yiyişmenize be, bavulum nerede bavulum?"
"Götüme soktum." Yeonjun'un cevabına göz devirdi. "Şurada." Soobin'in gülmeye devam ederken işaret ettiği yere baktı ve bavulunu görür görmez gidip aldı. "Bakma öyle tamam çıkıyorum hemen." Yeonjun kollarını göğsünde birleştirmiş, tek kaşını kaldırmış bir halde asık suratıyla onu izlerken Taehyun gülmeden edemedi ve başını eğip bavuluyla beraber odadan ayrıldı.

"O sesler neydi?" odalarının kapısını kapatırken Beomgyu arkasından gelip konuştuğunda korktu ve panikle arkasına döndü. "Ne sesi?" dedi. "Yeonjun hyung bağırır gibi oldu sanki, bağırmadı mı?" Taehyun hatırlar hatırlamaz yeniden gülerken Beomgyu'nun belinden tuttu ve kendisiyle beraber odaya ilerletmeye başladı. "Yanlışıkla Soobin'le onu bastım da."

Beomgyu'nun gözleri büyüdü. "Kapıyı çalmadın mı?" odadan girer girmez arkalarından kapıyı kapattı ve Beomgyu'ya dönüp başını iki yana salladı. "Ayı mısın hyung?"
"Biz bu anı daha önce de yaşamıştık." yüzünde sinsi bir sırıtış belirdi ve bavulu bir kenara bıraktıktan sonra Beomgyu'yu belinden tutup kendine çekti. "Bizi de basarlarsa görürsün." dedi Beomgyu sanki umrundaymış gibi. Taehyun güldü, ardından öne uzanıp Beomgyu'nun dudaklarına ulaştı. Kızdırmak için önce dudaklarını dişlerinin arasına alarak çekiştirdi ve ısırdı.

Beomgyu ister istemez mırıltılar çıkardığında Taehyun geri çekilip gözlerinin içine baktı. "Basılmak istemiyorsak duralım."
"Siktir et basılmayı." Beomgyu bambaşka biriymiş gibi konuştuğunda Taehyun'un gözleri büyüdü ve kendini birden yatağa doğru ittirilirken buldu. Beomgyu'nun aceleci adımlarına ayak uydurmaya çalışırken bacakları yatağa çarptı ve yatağa düştü. Ardından Beomgyu üstündeki yerini aldı ve gözlerine baktı. Hiçbir şey söylemedi ancak Taehyun pek çok şeyi anladı.

Bu sefer öpücüğü başlatan taraf Beomgyu olurken, tek eliyle Taehyun'un elini tuttu ve parmaklarını birbirine kenetledi. Öptükçe öpüyor, ayrılamıyordu. Taehyun ellerini üzerindeki bedenin beline yerleştirdi ve belini okşamaya başladı. Çok geçmeden dudakları ayrıldı ve Beomgyu'nun eli Taehyun'un pantolonunun fermuarını buldu ancak durduruldu. Anlamadığı için Taehyun'a baktı.

"Emin misin?" dedi Beomgyu'dan net bir cevap alabilmek için. "Eminim."
"Doğru söyle."
"Tamam, biraz korkuyorum." sonlara doğru sesi kısık çıkarken Taehyun gülümsedi ve doğruldu. Bu şekilde Beomgyu kucağında oturur gibi olmuştu. Gülümsemesini silmezken bir elini Beomgyu'nun belinden çekip yanağına yerleştirdi. "Güzelim," dedi ve baş parmağıyla yanağını okşadı.

"Acele etmemize gerek yok." Beomgyu'yla o kadar yumuşak ve sakin konuşuyordu ki, Beomgyu ağlayacakmış gibi hissetti. "Ama ya benden sıkılırsan?" dudaklarını büzerek konuştuğunda Taehyun bu sefer de dudağını okşadı ve uzanıp küçük tatlı bir öpücük kondurdu. "Öyle bir şey olabilir mi sence? Senden asla sıkılmam. Hem ben seni sırf bunun için mi seviyorum?"

Beomgyu kafasını iki yana salladı.

"E o zaman? Acelemiz yok tamam mı? İstersen beni yıllarca beklet, benim için sorun değil. Hazır olana kadar hiçbir şey yapmamıza gerek yok."

Bakışları ve sözleri Beomgyu'nun içini ısıtırken gülümsedi ve bu sefer de o uzanıp Taehyun'u öptü. Öpücük kısa olduğundan dudakları ayrıldığında birbirlerine bakıp gülmeye başladılar. "Ben en son bavul diyordum."
"Hyung sana oje sürelim mi?"

stacy's brother • taegyuWhere stories live. Discover now