23

1.9K 233 60
                                    

"Abi şu sevgilini alır mısın?" Haerin bıkkınlıkla kulaklarını kapatıp odanın dışına doğru bağırdığında Beomgyu güldü. "Ne oluyor?" Taehyun elinde çikolatayla oturma odasına girdiğinde eğilip yerde bağdaş kurmuş bir şekilde oturan Beomgyu'nun dudaklarına kısacık bir öpücük kondurdu ve çikolatayı kucağına bırakıp koltuğa yerleşti. "Yüzüncü kez senin ona aldığın kedi kulaklı kaskı anlatıyor."

Taehyun gülümsedi ve Beomgyu kafasını koltuğa yasladıktan sonra Taehyun'a baktı. Tersten bakıyor olduğu için dışarıdan komik görünüyordu. "Senin yok diye kıskanıyorsun." dedi Beomgyu karşısında çatık kaşlarıyla onu izleyen kıza. Ardından Haerin'in arkasındaki koltuktan yastık alışını izledi ve fırlatacağını anlayıp kollarıyla yüzünü korudu. "Kavga etmeyin."
"Sky şehir dışında diye bu kadar sinirli."

Beomgyu fısıldar gibi konuştu. "Sahi Sky neden şehir dışına çıktı." Haerin dudaklarını büzdü ve yere uzanıp ellerini ensesinde birleştirdi. "Babası Kore'ye dönmüş ve halasının evine gitmiş. Bir de Sky'la görüşmek istemiş. O yüzden halasına gitti bir iki gün orada kalacak."  Taehyun kafasını salladı. "Üzülme zaman hızlı geçecek."

Haerin iç çekerken, kapının açılma sesiyle üçünün de bakışları odanın kapısına çevrildi. "Babam mı?" Haerin'in endişelendiği her halinden belliydi ve Beomgyu onun bu endişesini görür görmez yutkundu. Henüz hiç karşılaşmamış olsalar da babalarından korkuyordu. "Haerin?"

Kadın sesiyle Haerin rahat bir nefes verdi ve yerinden kalkıp sese doğru ilerledi. "Efendim anne?"
"Taehyun nerede?"

Beomgyu Taehyun'a baktı. Suratı asık ve bakışları sertti. Yerinden kalkıp oturma odasının kapısına yaslandı ve annesine baktı. "Buradayım."
"Hayret bir evin olduğunu hatırlamışsın." kadın imalı imalı konuştuktan sonra oturma odasının kapısına vardı ve içeri kısa bir bakış attıktan sonra Beomgyu'yu fark eder etmez kaşları çatıldı.

Taehyun sanki onu korumak istermiş gibi kapıya iyice yaslandı ve annesinin görüş açısını kapatmaya çalıştı. "Bu kim?" Beomgyu ayaklandı ve gülümsemeye çalıştı. "Beomgyu ben, Haerin'in sınıftan arkadaşıyım."

Kadın cevap vermeden baştan aşağıya Beomgyu'yu süzdü ve Taehyun'a baktı. "Aptalca bir şey yapmıyorsundur umarım." sözleri yine imalıydı. Gözünün ucuyla Haerin'e baktı ve "Çünkü bu aileye bir tane aptalca şey yeterli." dedikten sonra yeniden Taehyun'a çevirdi bakışlarını. Beomgyu Taehyun'un yutkunduğunu ve yumruğunu sıktığını görebiliyordu.

"Her neyse ayakkabılarımı değiştirmeye gelmiştim. Oh bu arada bu akşam babandan özür dile." Taehyun güldü. Sinirliydi ve bunu saklama gereği duymuyordu. "Bir de çelenk yollamamı ister misin?" Kadının bakışları sertleştiğinde Taehyun'la aralarında birkaç saniye sessizlik oluştu ve sadece bakıştıktan sonra hiçbir şey söylemeden merdivenlere yöneldi.

"Beomgyu çıkıyoruz hazırlan." Taehyun hala kapıya yaslıyken Beomgyu'ya seslendi ve Beomgyu görmeyeceğini bilse de kafasını sallayıp yerdeki eşyalarını toplamaya başladı. Bu sırada Haerin ve Taehyun bir şey konuşuyordu ama net duymuyordu.

Masanın üzerinde kalan kalemi ve defteri çantasına tıktıktan sonra yanlarına geldi ve gülümsemeye çalıştı. "Hazırım hyung."
"Akşam eve gelecek misin?" Haerin'in yüzü düşmüştü. Buruk bakışlarla Taehyun'a baktı. "Geleceğim."
"Söz mü?"

Taehyun uzanıp saçlarını karıştırdı ve gülümsedi. "Söz, ama önce baş belasını eve bırakalım." yandan Beomgyu'ya bakıp göz kırptığında Beomgyu güldü. Onlarla beraber Haerin'in de yüzü gülmüştü."Dikkatli sür."
"Tamam."

Taehyun Beomgyu'yu belinden tutup çıkışa yönlendirirken, askılıktan montunu aldı ve evden çıktı. "Anneme maruz kaldığın için üzgünüm." yan yana motora doğru yürümeye başladılar. Taehyun Beomgyu'ya değil yere bakıyordu. "Sorun değil."
"Senin annen kadar tatlı değil." Motorun yanına vardıklarında Taehyun kendi kaskını taktı ve Beomgyu'ya baktı. Beomgyu o sırada kedili kaskına aşkla bakıyordu. Taehyun güldü. "Neden güldün?"
"Kedili kaskı benden daha çok seviyor gibisin."
"Bilemeyiz."

Beomgyu kaskını takıp alıştığı yerine geçtiğinde ellerini Taehyun'un beline sardı ve kafasını omzuna yasladı. "Bugün hızlı sürmeye ne dersin?"
"Korkmayacak mısın?"
"Korkarsam yavaşlarsın."
"Emin misin?"

Kafasını salladı.

"Eminim."
"İyi o zaman, sıkı tutun çilli."

Taehyun gaza yüklendiğinde Beomgyu korkup ona iyice sokuldu, yine de durması için bağırmadı. Alışmaya çalışıyordu ve bu süre boyunca etrafı izledi. Rüzgarın vücuduna çarpıyor oluşu anlamlandıramadığı bir şekilde rahatlatıyordu.

"Korkuyorsan yavaşlayalım." Taehyun duyabilmesi için yüksek sesle konuştuğunda Beomgyu kafasını iki yana salladı. "Korkmuyorum."

Aslında korkuyordu ancak Taehyun vardı. Ona güveniyordu. "Hyung telefonun titriyor." Taehyun'un cebinden gelen titremeyi fark ettiğinde ona seslendi ve Taehyun cebine baktı. Bir kulağında kulaklık olduğundan konuşabilecek durumdaydı bu yüzden elini dikkatli bir şekilde cebine attı ve arayan kişiye baktıktan sonra güldü. Keyifli bir gülüş değildi. Evdeki gülüşü gibi sinirdendi.

Aramayı yanıtladı ve telefonu cebine koydu. "Ne var?" aynadan bir Beomgyu'yu, bir yolu kontrol ediyordu. "Ne saçmalıyorsun?" her kiminle konuşuyorsa, bu konuşmanın onu mutlu ettiği söylenemezdi. "Hemen sana mı yetiştirdi?" alayla güldü. "Hiç şaşırmadım." Beomgyu endişelenip tutuşunu sıkılaştırdı.

"Hyung artık korkmaya başladım." Taehyun farkında olmadan daha da hızlanmıştı ve kafası orada değil gibiydi. Beomgyu'yu duymadı. "Hayatıma karışamazsın." sesi gittikçe yükseliyordu ve sesi yükseldikçe motorun hızı artıyordu. "Sırf sen istiyorsun diye sevdiğim kişiden vazgeçeceğimi gerçekten düşünüyor musun?" kahkaha attı. "Hasta herif."

Beomgyu yola baktı. "Hyung,"
"Siktiğimin evi de ailesi de senin olsun. Rahat bırak artık beni." sinirden titremeye başlıyordu ve Beomgyu bunu fark eder etmez yutkundu. Bir şeylerin ters gittiğinin farkında olmamak için aptal olmak gerekirdi. Aptal olmak istedi.

Sonra ne olduğunu anlamadığı bir anda Taehyun sessizleşti ve telefondan gelen bağırışları dinlemeye başladı. En sonunda kapatacağı esnada bir şey söylendi ve elleri iyice titremeye başladı. Gaza yüklendi. "Ona hiçbir şey yapamazsın."
"Hyung..."
"Mahvederim seni duydun mu?"
"Hyung."
"Hastasın sen."
"Hyung!"
"Düş artık yakamdan."
"Hyung önüne bak!"

Beomgyu'nun bağırışının ardından bir anlığına kısa bir sessizlik, onun hemen ardından büyük bir gürültü koptu. Telefon kapandı ve Taehyun'un beline sarılı olan kollar gevşeyip geriye düştü.

stacy's brother • taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin