Ülken mi daha önemli yoksa hayatın mı?

414 44 46
                                    

Harry uzun bir süre tavana asılı bir şekilde durdu ve uykuya daldı, ayaklarının sadece bir kısmı yere değiyordu ama yarası olduğu için hareket etmemeye özen göstermek zorundaydı. İki askeri tekmeleyip uzaklaştırmaya çalışırken bir eli tam olarak kitlenmemişti. Gözlerini yavaşça açıp vücudunda ki acı ile kıvrandı ve sağ elini kelepçeden kurtardı. Diğer eli hala tavana asılıydı ama şimdi daha rahat hareket edebiliyordu. Uyumadan önce parmaklıkların arkasında iki asker görmüştü, şimdi sadece bir asker vardı ve o da yerde oturmuş uyukluyordu. Harry'nin kurtulmak için tek şansı olabilirdi.. yeşil gözleri askerin üstünde gezerken pantolonun kenarına asılmış anahtarları gördü. Zincirler tavana bağlı olduğu için oldukça uzundu, yani Harry parmaklıklara ulaşabilirdi. Yavaş ve sessiz bir şekilde yürüyüp zincirini tuttu, bu sayede zincirler birbirine çarpışıp ses çıkarmamıştı. Kanlı elini parmaklıklardan yavaşça uzatıp askerin anahtarlıklarına attı. Eğer sessiz olursa anahtarları alıp buradan çıkıp kaçabilirdi.. ama asker uykusundan uyanmıştı.

Draco genç ve güzel hanımların büyük yatağına dizdiği takım elbiselerine göz ucuyla baktı ve gömleği beyaz, ceketi siyah olanı seçti. Genç hanımlar hızlı bir şekilde odadan çıkıp Prensin giyinmesini beklediler ve tekrar odaya girip takım elbiseyi saçlarını düzeltmeye başladılar. Draco bu nişanda bir prens olarak oldukça şık olmalıydı. Ailesinin en önemli kurallarından biriydi bu, abartılı bir şekilde gösterişli olmak..
Draco buna rağmen sade bir kombin tercih etmişti, babasından en küçük bir övgü bile alamayacaksa kuralları dinlemek zorunda değildi? Genç kızların dışarı çıkmasını emredip büyük aynadan kendine son kez baktı, bugün düğünde Prenses Astoria Greengrass'da olacaktı ve güzel bir aile birleşimi olabilme ihtimali olduğu için genç prensesi manipüle edebilirdi. Bu konuda oldukça ustaydı.

Odasından çıkıp büyük merdivenlerden aşağı indi ve görkemli salonu izledi. Gerçek elmaslarla süslenmiş büyük avize tüm salonu aydınlatırken etraf masalarla ve beyaz rengiyle süslenmişti, sade kombini istemsizce ortama uyum sağlamıştı. Merdivenlerde yavaş ve dik başlı bir şekilde yürürken gözleri abisi ve babasında kalmıştı, Lucius Malfoy demek ki Dylan dışında oğullarının olduğunu hatırlamış, Damien'a pahalı bir hediye almıştı ve şuan büyük bir başarı elde etmiş gibi gururla başını kaldırmıştı. Yanında da yüzünde tek bir duygu ifadesi bile göstermeyen siyahlar içinde annesini gördü.. Annesi hiç bir zaman babası gibi olmamış kendisine ve kardeşlerine aynı değerde sevgi göstermişti, bu yüzden annesi Draco için oldukça özel bir yere sahipti. Draco yerini alıp bir masada durdu ve sakince bekledi, birazdan gelin ve damadın dansını izleyecekler ve aileler arasında sohbetler gerçekleşip bu güzel ama sahte masal sona erecek, tekrar birbirlerinin zayıf noktalarını bulup hançerle kesmeye hazır kişiler olacaklardı. Doğanın kanunu buydu ve Draco buna uymak zorunda kalıyordu.

Kardeşi ve babasının yanına gidip yüzüne güzel bir gülümseme yerleştirdi. "Tebrikler abi, demek babamın sözünü dinleyip sonunda bir prenses ile evlendin."
Bu lafı oldukça iğneleyici olsa da yüzünde kötü bir ifade veya küstahlık barındırmıyordu. Babası dudaklarını sinirle büzünce oğluna döndü.
"Ailenle mutlu olman dileğiyle, oğlum."
Draco abisine yaklaşıp sırtını sıvazladı ve sarıldı, abisinin mutlu olmasını tabiki de istiyordu ama babasının kendisine karşı davranışları kardeşlerinden soğumaya itiyordu onu.

Harry anahtarlığa uzanıp bir sürü metalin birbirine çarpması ile askeri uyandırmıştı, asker hareketlenmişken elini ağzına koyup bastırdı ve adamın kafasını parmaklıklara vurmaya başladı. Her vurduğunda anlından yüzüne doğru kan akıyordu, masumların canına kıymak istemiyordu ama kaçmak için bunu yapmak zorundaydı. Çenesini sıkıp askerin kafasını parmaklığa sertçe vurmaya devam etti ve tamamen öldüğünü anladığında ellerini saçlarından çekip bıraktı.

Kraliyet | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin