Kışlada ki not

363 33 66
                                    

...

Draco her zaman ki soğuk ve kasvetli yüzü ile Harrynin arkasında bekliyor, askerlerin ve komutanların tek tek eğilmesi ile Harrye doğru yürüyordu.
Harry önünde kasıklarına vurduğu için iki büklüm olmuş şövalyeyi izlerken arkasından gelen sert adım seslerini duydu ve kışla salonunda bulunan herkesin tek tek eğilmesi ile arkasında Draconun bulunduğunu anladı. Yine de gerilmedi, sakince omuzlarını doğrultup kaşlarını çatarak arkasını döndü. Herkes eğilirken eğilmeyen tek kişi Harry'ydi ve bu iki düşmanın karşı karşıya durması ile birbirlerine olan hırslarını oldukça iyi gösteriyordu. Harry başını kaldırıp Dracoya bakarak gözlerini kıstı. "Askerlerini hiç iyi yetiştirememişsin, Malfoy. Bir soyluya nasıl davranacağını bilmeyen köpekler var." dedi tok bir sesle ve o sırada şövalye zar zor ayağa kalkıp Draconun önünde eğildi. Şimdi adamın utançtan dolayı yüzü kızarmış ama komutana karşı olan saldırma isteğine rağmen prensine olan saygısını göstermek için hızlı bir şekilde ayağa kalkmıştı. Draco oldukça soğuk bir yüz ifadesi ile harrynin yüzüne dikkatle baktı ve başını kaldırıp yanında ki askerlere emir verdi. "Onu götürün." Harry Draconun yanında ki askerlerin arkasında geçip şövalyeyi aldığını ve sürükleyerek götürdüğünü izledi. Bu kendisinde bir tatmin duygusu oluşturmadı, Harry böyle biri değildi ama kendisine saygısızlık yapan biri cezalandırılmalıydı.

Draco önünde ki adamın yüzüne eğildi ve diğer askerlerin duyamayacağı bir şekilde fısıldadı. "Bunu senin için yaptığımı düşünmemelisin, sadece tek bir tekme ile yere savrulması kabul edilemez." Prensin yüzünde ki soğukluk çok net bir şekilde görünüyor, artık sırıtmıyordu bile. "Yürü." kolundan kavrayıp onu merdivenlere getirdi ve neredeyse zorla götürmeye başladı. "Nereye gidiyoruz? Amacın beni askere yem etmek mi?" Draco hala Harry'yi zorla yürütürken dudaklarının arasından kısa bir 'hah' mırıltısı duyuldu. "Basit askerlerin seni öldürmesine izin veremem. Öleceksen bu benim ellerimden olmalı." Harry kaşlarını çatıp kolunu sertçe çekti. "Senin ellerinde ölmemek için kılıcımı kendime saplarım, bu daha onurlu bir ölüm olur." Nereye gittiklerini bilmesede büyük merdivenlerden hızlıca yürüyüp dracoyu biraz geride bıraktı. Draco ise neredeyse sırıtış ile Harrynin arkasından bakıyordu. "Odaya gir, soyun. Askerlerle beraber aşağı in ve zorluk çıkartma. Eğer lüzumsuz şeyler yapmaya çalışırsan seni askerlerin önüne atmaktan çekinmeyeceğim." Karşılarına yan yana iki oda çıktığında draco harrynin odaya girmesini bekledi ve merdivenlerden tekrar aşağı indi.

...

Bu sırada Harry derin bir iç çekerek odaya girdi ve yatağın üstünde ki kıyafetlere baktı. Kıyafet demeye bin şahit bile bulunabilirdi aslında. Çünkü sadece deri bir pantolon ve beyaz tülden bir ceket vardı. Bu ceket öyle hafif ve inceydi ki Harry onu üstüne giyse de teninin gayet apaçık bir şekilde görüneceğinin farkındaydı. Yine de artık sorgulamamaya alışmış gibi deri pantolonu giydi ve bir kemerle beline sabitledi. Gözünde hiç bir vasfı olmayan tül ceketi üstüne çekti ve kapıda askerler kendisini çağırana kadar sarayda ki odalardan çok daha küçük ve basit olan odaya göz gezdirdi. Burası önceden kullanılmış gibi görünüyordu, Harry biraz daha oyalanmak istediği için oturduğu yataktan yavaşça kalktı. Önce büyük aynada kendini ve ne kadar beğenmese de esmer teninin üstünde ki tülün ne kadar estetik durduğunu gördü. Bu tül harrynin yarasını ve vücudunda ki çiziklerini gizliyor, ne kadar hissediyor olsa da büyük bir ölçüde görünmelerini engelliyordu. Belki de parçalar arasında bu yüzden yer alıyordu, bilemezdi. Kendine bakmayı yavaş yavaş kestiğinde odanın kenarında mumlarla aydınlatılmış olan eski ve tahta masayı gördü. Yavaşça yaklaştı ve üzerine kaşlarını çatarak baktı.. yeri gelmiş kırmızı mum lekeleri, yeri gelmiş sanki biri tüm hıncını almış gibi bıçak izleri tahta masanın üstünde duruyordu. Bu harryi ürküttü ve bu oda hakkında bir şeyler bulabileceğini düşündü. Belki bu odada daha önce kimin kaldığını bulabilirdi.. bu oda basit bir asker odası değildi çünkü. Ne kadar çok özen gösterilmemiş olsa da askerlerin kaldığı oda bu kadar kasvetli olmazdı. Harrynin gözleri hızlıca odanın etrafını gezdi ve dolaba yaklaştı, gıcırdayan kapaklarını açıp içini kontrol etti. Önünde direkt bir tahta kutu çıktı, Harry hızlıca bu kutuyu açtı ve içinde küçük bir perşomen gördü. Odanın karanlığından okuyamamıştı bile, perşomeni duvarda ki gaz lambasına doğru yaklaştırdı ve notu okudu. El yazısı öyle güzel ve biçimliydi ki Harry rahatça okuyabilmişti. Ama bu yazının çok hızlı yazıldığı mürekkebin amansız bir şekilde dağılmasından da belliydi..

Kraliyet | DrarryWhere stories live. Discover now