Yeni gelen misafir.

383 33 82
                                    

...

"Neden sende yılanın sana sarılmasına izin vermiyorsun? Neden? Hm.."

Draco hala yüzünde ki bir sırıtış ile Harry'nin çenesini tutmaya devam ederken yüzleri oldukça yakındı.. "Çek ellerini. Yılanlardan hoşlanmam." Zümrüt gözler gri gözlere nefret ve intikam dolu hislerle bakarken Draco mimiklerini sabit bir konuma soktu ve yavaşça uzaklaşıp doğruldu. Büyük odada ki dolabına yaklaşıp tahta kapısını açtı ve içinden Harry'nin hemen göremediği şeyi kavrayıp çıkardı. Zümrüt gözler meraklı bir şekilde Prensin dolaptan ne çıkardığını görmeye çalışırken Draco Harrye döndü ve elinde ki kanlarla kaplı olan aslan işlemeli kılıcını gösterdi.

"Oldukça güzel bir parça, aynı senin gibi. Ama sahibine layık değil."

Harry ne kadar kılıcını gördüğüne mutlu olsa da hala sinirle bakıyordu ifadesiz yüze. Hissettiği yoğun duygularla ayağa kalktı, bu sefer askerler kendisini durduramamıştı. Büyük adımlarla prensin yanına yaklaştı ve önünde durup kılıcını tuttu.

"Ne o? Yoksa kılıcıma sahip olmayı mı planlıyorsun?"

Draco yüzüne rahatsız edici bir ifade yerleştirdi ve kılıcı alıp tekrar dolabın içine koyarak komutana üstten bakışlar attı.

"Hayır, sana sahip olmayı planlıyorum."

Harry bir anda böyle garip bir cevap beklemediği için zümrüt gözler hafif şaşkınlıkla bakıyordu. Draco güzel ama korkutucu bir kahkaha attı. "Sana ve ülkene." Harrynin üstüne doğru yürüyüp gülümsemeye devam etti ve aniden durup şaşkın surata bakmaya devam etti. "Beni eğlendirdin Potter. Kaçmaya çalışmasan uslu bir çocuksun."
Harry sinirle dracoya karşı keskin sert bir adım attı ve boy farkından dolayı aşağıdan baksa da gözlerinden alevler fışkırıyordu. "Je vais m'enfuir d'ici et t'écraser."¹ Draco düşmanca bakan gözlere güzel bir oyuncak olduğunu fark eder bir şekilde bakıyordu. "Bekliyor olacağım, çekilebilirsin." Askerler kollarından tutup Harry'yi dışarı çıkardı ve odasına götürdü.

Harry odasına geldiğinde daha fazla dayanamadım yatağına oturdu ve ağlamaya başladı. Acı çekiyordu.. ailesinden kopmuş, düşman ülkede esir tutuluyordu ve tek yanlış hareketi tekrar zindana kapatılmasına yeterdi. Annesini babasını ve kardeşlerini çok özlemişti.. hala babasının kendisini kurtarmaya gelmeyişine anlam veremiyordu. Zümrüt gözlerden akan göz yaşları tüm esmer yüzü ıslatırken kırık gözlüğünü çıkardı. Yoruluyor zayıf düşüyordu prensin karşısında, ne kadar aynı statülere sahip olsalar da esir tutulmak gururunu yerle bir ediyordu.. komidinin üstünde ki bir vazoyu sinirle yere fırlattığında kapı tekrar açıldı ve içeri bir hizmetli kız girdi. Bulanık gözleri yüzünden tam görmemişti ama hizmetli kız elinde ki tepsiyi yavaşça masaya bıraktı ve kapının kapanması ile hızlıca harrynin yanına koşup sarı saç peruğunu çıkardı. Harry ayağının dibinde kızıl saçlı kızı görmüştü.. kendisini Fransa'ya götürmek için yardım eden ve askerlerden saklayan kız.. mavi gözler Harrye mutlu bir şekilde bakarken elini tuttu. "Komutan Harry, Ron Weasleyin kardeşiyim. Size yardım için geldim. Merak etmeyin babanızın her şeyden haberi var ve sizi kurtarmak için gelecek."
O kadar hızlı konuşmuştu ki Harry olanları idrak edemiyor ama kızıl saçlı kıza adeta melekmiş gibi bakıyordu. Göz yaşlarını hızlıca sildi ve kulunun kendisine yardım etme isteğini hissetti. Yüzü mutluluk ile aydınlanırken kızın yanağını okşadı. Küçüklük arkadaşı ve emrinde olan Ron'un bir kız kardeşi olduğunu bilmiyordu. Tüm bunları düşünürken kız hızlıca ayağa kalktı ve sarı peruğunu tekrar takıp kendine çeki düzen verip göz yaşlarını sildi. "Umutsuzluğa kapılmayın Prensim." Önünde eğilip selamladı ve kapıya doğru gitti. "Güçlenin, kralımız sizi kurtarmaya gelecektir." Kapıdan çıkıp gitti ve arkasında olayın büyüsüne kapılmış prensi bıraktı.
Umutsuzluğu gittikçe azalırken hakkında olan konuşmalardan habersiz bir şekilde mutlulukla uykuya daldı.

Kraliyet | DrarryWhere stories live. Discover now