Hyancinth.

175 21 45
                                    

...

Draco üstünde ki komutan ile şaşkınlıkla yerde kalmış, dövüşü kaybetmenin acısını bel altında da yaşıyordu. Lakin Prens buna anlam veremiyordu, sarı saçlarının karışıp dağıldığı gibi aklı da bir o kadar dağılmış ve buğulanmıştı. Kendine bunu yediremezdi, prensin kendisinden bile güçlü egosu buna asla izin vermeyecekti. Bel altı üstünde ki çocuğa inatla sürtünürken Draco kaşlarını iyice çattı ve yüzüne ilk defa hafif kızarıklık geldi. Üstünde kendisine saf salak, bir o kadar da kazandığı ile gurur duyan etkileyici zümrüt gözlere bakıp göğüsünden komutanı ittirdi. Harry ittirme ile yere otururken Draco sanki harry'nin dokunuşlarından tiksinmiş gibi bir ifade ile üstünü temizledi. Aksine, komutanın dokunuşları için delireceğini bilmiyordu..

Askerlerin fısıldaması Draconun yerden kalkışı ile kesilirken mavi ve soğuk gözler tüm kışlada ki erlerin üstünde gezdi. Fısıldaşmaların kesildiği gibi, kimse hareket etmeye bile cesaret edemiyordu. Harry hariç. "Terlemiş görünüyorsun Malfoy." Harry de yavaşça ayağa kalktı ve Draconun anlından akan küçük ter damlalarına baktı. Zümrüt gözler, sadece bakışları ile bile prensin kaybettiğini, ondan daha güçlü olduğunu anlatıyordu. Draco buna kaşlarını çattı ve harry'nin önüne yaklaştı. Şimdi, aralarında ki mesafe iyice kapanmış, kısa boylu komutanla yüz yüze gelmişti. Nefesleri esmer tende bile hissediliyordu. "Çeneni kapat ve rakibini yerde tutmayı öğren. Kazanmadın Potter, her zaman ki gibi." Komutan yeşil gözlerini olabildiğince kıstı ve sırıttı. "Kazanamadım mı?" Dudaklarını iyice büzdü ve sırıtışı dudaklarında kaldı. Başını yavaşça aşağı eğdi, bu haldeyken kuzgun saçları anlına düştü. Koyulaşan yeşil gözler o anda Draconun pantolonun önünde ki şişliği iyice görmüş oldu. Pembe dudaklarını yalayıp başını kaldırdı ve saklamadı. Draco anlamıştı. Harry'nin fark ettiğini..
"Bazı şeyler kazanmışım gibi gösteriyor Draco." Yeşil gözler bel altını işaret ederken beyaz kemikli eller boğaza sıkıca sarıldı ve harry'nin nefesini kesti. Kışla da ki yoğun sessizlik harry'nin kesilen nefeslerini hissetti ve yankılandı. Prens kendinden geçiyor gibiydi, çene hatları normalden daha gergindi ve gözleri fazla delice görünüyordu. Soluk tenine renk gelmiş gibiydi oğlanın. "Aptal küçük bedenin ile beni etkilediğini mi düşünüyorsun?" Elini boğaza iyice sararken harry'nin ayak uçlarında durmasını sağladı. Sesi fısıldıyor gibiydi ve ikisinden başka kimse duymuyordu. "Tekrar zindana atılmak istemiyorsan vücuduna ve diline sahip çık Potter." Ve harry'yi yere doğru bırakarak tekrardan nefes almasını sağladı. Komutan başının dönmesi ile yere çöktü, ağır ağır nefesler almaya başladı ve öksürerek kızarmış boğazını tuttu. Başka kimse onu yerden kaldırmaya çalışmadan draconun el hareketi ile dağılmaya başladılar. Harry boğazını tutarak öksürmeye devam etti ve bu öksürükler arasında güldü. Draco gülüşü fark etse bile dimdik yürüyüp salondan ayrıldı.

...

Harry öksürmeye devam ederken karşısında onu bekleyen Erisi gördü ve yardım için uzattığı eline muhtaç olmadığını göstererek tek başına ayağa kalktı. Hala gözleri şaşkınlığını koruyordu, gerçekten prens kendisine tepki mi göstermişti? Bu hareketlerin sadece kendisini sinir edebilmek için olduğunu düşünmüştü. Belki de öyle değildi, komutanın kafası karışırken arkasında ki askerlerle merdivenlere yöneldi. Yukarı çıkarken gururla ayaklarını yere basıyordu. Dracoyu yenmiş olmasının dalgasını daha sonra prensle daha uygun bir şekilde geçecekti zaten. Bu öyle kolay unutulmayacaktı.

Üstünü temizleyip kıyafetlerini tekrar giydi ve pantolonunun kenarına sıkıştırdığı kağıdı açıp tekrar okudu. Bu mektubun sahibinin kod adını Ginny'ye sormalıydı, aksi taktirde hiç bir şey bilmeden saray duvarları arasında kalamazdı. Üstünü iyice düzeltip çatılı kaşları ile kafasını kaldırdı ve askerleri peşine takıp odadan ayrıldı. Merdivenlere gelmişken Prens de yanıda ki askerlerle kendisine doğru yaklaşıyordu. Soğuk mavi gözler kendisini hiç umursamıyormuş gibi baksa da zümrüt yeşili gözlerin sahibinin dedikleri ile koyulaştı. "İşini hızlı halletmişsin Malfoy, yoksa odanda sakladığın cariyelerin mi var?" Maviliklerle tekrar karşılaştığında pis pis sırıttı ve Draconun önünden, eğilmeden geçti. Kışlanın büyük kapısından dışarı adımladı ve arabaya bindi. Arkasında sinirden kuduran bir prens bıraktı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 17 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kraliyet | DrarryWhere stories live. Discover now