Denemeler

322 31 76
                                    

...

Draco yüzünde ki ifadesiz bir surat ile kralın odasından çıktı. Artık planını harekete geçirmesi gerektiğini düşünüyordu hızlı bir şekilde koridorlarda yürürken. Sarayın uzun koridorlarından çoğunlukla prensler için ayrılmış kısıma geçti ve hocasının odasına doğru yürüdü. Snape ne kadar kralına bağlı bir vezir ve hoca olsa da Draco'nun hep yanında oluyor, onu koruyor ve yardımlarda bulunuyordu. Draco bunlara minnettar olduğunu da çekinmeden her fırsatta belli ediyordu.

Siyah uzun bir kapının önünde durdu ve içinde ki siniri yatıştırmaya çalışırken içeri girdi. Oda oldukça iç karartıcı siyah rengiyle boyanmış gibiydi ama bu sarayda bu oldukça normaldi. Draco odaya girdiği an Snape perşomene döktüğü muma mührünü basıyordu. Tek kaşını kaldırıp sinirle odasına giren prense baktı ve ayağa kalktı. "Ne oluyor evlat?" Bu hali Snape'e normalden farklı geliyordu çünkü draco her zaman -gerek olmasa da- önüne eğilen ve saygı gösteren bir çocuk olmuştu. Draco ellerini arkaya alıp birleştirdi ve ileri geri bir şekilde odada yürüdü.
"Sevgili Majestelerine.." dedi alaycı bir sesle ve sesi boğuklaştı. "Potter'ı krallık makamlarına yerleştirme önerisini söyledim." Snape ciddileşti ve Draco'nun sinirini anlamış oldu. Kral büyük ihtimalle bu fikir Dracodan çıktığı için pek hoş karşılanmamıştı. "Merak etme, halledeceğim. İstediğin gibi Potter bizim emrimiz altında olacak."

Draco gri gözlerini hocasına dikti, yanında olan tek kişilerden görüyordu onu. Boğazını temizledi. "Halkımız son zamanlarda oldukça kararsız görünüyor, Damien'in evlenmesi bu konuda büyük bir rol oynadı." Snape Draco'nun sözünü kesti. "O yüzden dediğimi yapmalısın evlat, Prenses ile yakınlaş. Ailesi ile iyi bir ilişki kur. Bu seninde veliahtların olabileceği anlamına gelir." Draco durdu ve Snape'e sırtı dönükken derin bir nefes verdi. Oğlancı olduğunu sadece haremde ki bir kaç kadın ve Potter biliyordu. "Aşık oldu bile." dedi boğuk bir sesle ve gülümsedi.

Her şey plana uygun olarak gidiyordu. Babasının sevgisini kazanmamış olsa da halkın ve güçlü ailelerin saygısını kazanmış bir prensti. Snape dudaklarını yukarı kıvırdı. "Potter'ın yeteneklerini öğrenmeliyim. Bugün onu çiftliğe götürdüm. Oldukça iyi at biniyor." dedi hafif hayranlığını gizlemeden. "Kuşu eğitmeye başlamanız mükemmel.." Uzun boylu adam kendisinden biraz kısa prense baktı ve hafifçe gülümsedi. Draco sırtını dönüp odanın içinde yürüdü ve odada ki ülkesinin amblemi olan tabloda gözlerini gezdirdi. "Kuş değil.." Sırıttı.

"Bir aslan..."

...

Harry geç saatlerde gözlerini zar zor açarak yatağında yavaşça doğruldu ve etrafına melun melun baktı. Elini hızlıca komidinin üstüne atıp gözlüğünü aldı ve yüzüne yerleştirdi. Şimdi daha net görse de gözleri yarı kapalıydı. Ne ara buraya geldiğini hatırlamıyordu ama yatağına güzelce yerleştirilmişti. Elini kahve saçlarına atıp biraz karıştırdı ve yataktan kalktı. Acıkmıştı. Her zaman yemekleri odasına getiriliyordu ve masanın üstünde ki yemekler de pek iştah açıcı gelmemişti gözüne.

Koridorlarda dolaşmanın ne kadar güvenli olup olmadığını bilmese de kapısını açtı ve odasından çıktı. Koskoca sarayda bir mutfak olmalıydı değil mi? Alışkan olduğu için merdivenlerden alt kata indi ve bir süre dolaştı. Sürekli odasında veya zindanda tıkılı kaldığı için sarayı hiç inceleme fırsatı olmamıştı. Etrafına iyice bakıp sanatsal tabloları, altın heykelleri, abartılı taşlarla süslenmiş mobilyaları ve salonun ortasında duran piyanoyu gördü. Kendi saraylarına hiç benzemiyor olsa da bu görünüm Harry'nin hoşuna gitmişti. Gözlerini abartılı salondan alıp bir süre daha dolaştı ve mutfağı bulamadı. Şansını bir üst katta, kendi odasının yakınlarında denemeliydi.

Kraliyet | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin