Bölüm 5: Yabancı Adam

107 26 114
                                    

Bölümün şarkısı "Sevgili Prensesim"
———————————————————————

"Ne dilediğine dikkat et çünkü gerçekleşebilir." Yıllar önce okuduğum bu cümle o zamanlar içimi saçma bir umutla doldurmuştu. Emir'in yaşamasını dilemiştim içten içe. Günlerce bekledim dileğimin gerçekleşmesini.

Ardından birkaç yıl geçti üstünden. Büyüdüm. Bu sözün saçmalıktan başka bir şey olmadığını düşünmeye başladım. Yine de kafamı yastığa koyduğumda Emir'le yaşayabileceğimiz hayatımızı düşünüyordum.

Sonra biraz daha büyüdüm. Dileğim hiç beklemediğim bir zamanda gerçekleşti. Emir beni ölümün elinden kurtardı. Ona karşı şüpheliydim ama yine de eksik parçamın birleştiğini hissediyordum. Dileğim ölümü buldu. Ölüm bana ruhumun ölümünü sundu.

Denizin kenarında Cenk'in omzunda ağlamamın üzerinden üç gün geçmişti. O gün zor da olsa kendimi toparlayıp önce Cenk'i evine bırakmıştım. Ardından Emir'in evine gidip bana verdiği telefonu ve arabanın anahtarını bırakıp gitmiştim.

Şimdi ise bir küçük bir köydeydim. Acar köyünde. Bundan yaklaşık beş yıl önce keşfetmiştim bu köyü. Manzarası çok güzeldi. Her yer yemyeşildi, en güzeli de buz gibi suyu olan bir deresi vardı. Bu dereye küçük bir şelale eşlik ediyordu.

O zamanlar köylülerin biri evini satılığa çıkarmıştı. Çok bilinen bir köy olmadığı için oldukça ucuza sattıklarını görünce direkt satın almıştım.

Kafamı ne zaman boşaltmak istesem bu köye gelir sessizliğin tadını çıkarır ve tekrardan İstanbul'a dönerdim.

Ama bu sefer köye gelmemin nedeni kafamı boşaltmak değil kafamı toplamaktı. Derenin başında dizlerimi kendime çekmiş manzarayla bakışıyordum. Arkamdan dal kırılma sesi geldi.

"Daha ne kadar burada oturacaksın? İşin gücün yok mu kardeşim senin?" Kaşlarım aniden çatıldı. Bir kadın sesiydi. Neden soruyordu ki? O da mı Emir'in çalışanıydı yoksa?

Düşüncelerimin saçmalığına vardığım anda sanki hepsini kafamdan atmak ister gibi kafamı sağa sola hızlıca salladım. "Sana diyorum duymuyor musun? Hem kimsin sen? Arada bir geliyorsun gidiyorsun hırlı mısın hırsız mısın nesin anlamadım zaten."

Kaşlarım normal haline dönmeye başladı. Anlaşılan bu köyde birinin dikkatini çekmiştim. Hatta onu meraklandırmıştım. Ama yine de neden hesap soruyor gibi konuşuyordu benimle?

"Bu sizi ilgilendirmez hanımefendi, lütfen yalnız bırakır mısınız beni?" Normalde kadınlara karşı asla kaba bir erkek olmamıştım ama son günlerde yaşadıklarımdan sonra biraz nefes almaya ihtiyacım vardı.

Kız hiçbir şey söylemeden yanıma oturdu. Kaşlarım çatık bir şekilde kıza döndüm. Oldukça güzel bir kızdı. Açık kahve saçları beline geliyordu. Gözleri aynı benimkiler gibi maviydi. Ben kızı incelerken o sadece manzaraya bakıyordu. Yutkundu ardından "Yarım bir ruhu nerede görsem tanırım yabancı çocuk. Ve yarım ruhlara zaafım var. Dökül bakalım neyin var?"

Kaşlarım havalandı. "Yaşadıklarımı neden bir yabancıya güvenip anlatayım ki?" bunu dalga geçmek için değil gerçekten merak ettiğim için sormuştum.

Hafifçe gülümsedi. Bu hareketi yanaklarındaki gamzeleri ortaya çıkardı. Çok güzel görünüyordu. Hatta manzaradan bile güzeldi.

"Bazen sadece seni yargılamayacak birine ihtiyacın olur. Ve şuan sen o durumdasın. O yüzden çocukluk yapma da dökül hadi." Hepsini sahte bir sitemle söylemişti ve bu onu oldukça tatlı gösteriyordu.

PLANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin