Bölüm 14: Uyanış

37 10 56
                                    

Bol bol yorum yapıp oy vermeyi unutmayın :))                                                                                                
——————————————————————————————————-
Part 1

"Oğlum!" Karanlık bir ormandaydı Ekin. Annesinin sesini duyuyordu. Ama sesin hangi taraftan geldiğini anlamıyordu bir türlü. "Oğlum, gel yanıma bak seni bekliyorum." Şu an annesinin yanına gitmekten başka hiçbir şey istemiyordu Ekin. Ama bulamıyordu işte onu.

"Oğlum, bak ben seni çok özledim. Sen özlemedin mi beni?" Ormanda koşturuyordu Ekin. Dallar bazen kollarını ve yüzünü çiziyordu. Ama onun acısı bile koşmasına engel olamıyordu. "Anne neredesin bulamıyorum seni?" Diye bağırdı karanlık ormana doğru Ekin." Anne neredesin?" Koşmaktan nefesinin kesildiğini hissediyordu Ekin. Ama duramazdı. Durmak istemiyordu.

"Oğlum, hadi seni bekliyorum." Ekin sonunda anlamıştı sesin hangi yönden geldiğini. Hızla sol tarafa dönüp koşmaya başladı. Bir süre koştuktan sonra sonunda annesini görmüştü işte. Upuzun saçları belindeydi. Üzerinde bembeyaz bir elbise vardı. Hızla koşup sarıldı Ekin annesine.

"Anne seni çok özledim. Ne olur bir daha bırakma beni." Annesinin gülümsediğini hissetti Ekin. Oğluna sarılmayı bırakıp ellerini Ekin'in yüzüne yerleştirdi. "Benimle gelmek ister misin oğlum? Bir daha hiç ayrılmayalım ister misin?" Ekin hızla başını yukarı aşağı salladı. Annesi ellerini Ekin'in yüzünden çekip "O zaman elimi tut gidelim birlikte."

Ekin elini kaldırıp annesinin elini tuttu.

O sırada derinlerden bir ses duydu Ekin. "Hocam nabzı kaybettik." Ne demekti şimdi bu? Ekin'in kafası karışmıştı. Annesinin yüzüne baktı. "Sen de duydun mu anne?" Annesi hala gülümsüyor ve hiçbir şey söylemiyordu. "Ekin, ikizim, canımın yarısı bak ben buradayım. Ne olur bırakma beni!" Nereden geliyordu bu sesler?

Ekin kaşlarını çattı. Ardından hızla annesinin elini bıraktı. Annesi hala gülümsüyor ve konuşmuyordu. "Hocam hala nabız yok!"

Ekin geri geri adımladı. Yanlış bir şeyler vardı. Ekin'in her bir geri adımında annesinin beyaz elbisesi siyaha dönüşüyordu. "Oğlum bırakacak mısın beni?" dedi annesi. Ama hala gülmeye devam ediyordu. "Ekin geri dön bana kardeşim lütfen!" bu sefer kulağında yankılanan ses Cenk'e aitti.

Annesinin elbisesi artık tamamen siyahtı. Artık gülmüyor, oğluna çatık kaşlarla bakıyordu. Ekin arkasını dönüp koşmaya başladı. "Ekin, ikizim gel hadi bana geri. Söz hiç üzmeyeceğim seni hadi dön bana lütfen!" Emir'in sesinin olduğu tarafa durmadan koşuyordu Ekin.

Ekin'in her bir adımında etraf aydınlanıyordu. Sonunda karşısında duran Emir'i gördü. Emir kollarını açmış kardeşini bekliyordu. "Hocam nabız hala yok!" Bir saniye bile düşünmedi Ekin. Hızla Emir'e doğru koşup kollarının arasında girdi. Rahat bir nefes aldığını hissetti Ekin.

"Hocam nabız geldi. Değerler stabil." Sesi yankılandı kulaklarında. Ardından derin bir karanlığa çekildiğini hissetti Ekin.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

                                                                            Part 2

Gözlerim yavaşça aralandı. Tavandaki beyaz ışık gözümü alıyordu. Zor da olsa gözlerimi açmayı başarmıştım. Bir anda görüş açıma Emir girdi. "Uyandın lan! Vallahi de billahi de uyandın!" diye bağırdı Emir.

Yüksek ses başımı ağrıtıyordu. "Oğlum bağırmasa kulağım dibinde. Hem ne oldu bana neden hastanedeyiz?" Emir'in gülen yüzü hızla soldu. Dudaklarının arasından bir nefes bırakıp "Vuruldun Ekin. Kalbin durdu oğlum." Emir'in gözleri benim gözlerimle buluştu. "Oğlum öleceksin sandım. Ömrümden ömür gitti amına koyayım ya."

PLANWhere stories live. Discover now