Bölüm:18 Eski Dost

29 5 33
                                    

Dakikalardır belki de saatlerdir koşuyordum. Her nefes alıp verişimde ciğerlerim yanıyordu. Ayaklarımda artık vücudumun ağırlığını kaldıracak güç kalmamıştı. Ayaklarım birbirine dolaşıyor ve her seferinde düşmekten kıl payı kurtuluyordum.

Ormandan ana yola çıkmaya çalışıyordum ama ne tarafa koşsam daha da ormanın içine giriyordum. Sonunda adımlarımı durdurup etrafıma bakınmaya başladım. Her taraf yemyeşildi. Onlarca belki de yüzlerce ağaç vardı. Ardından başımı yere çevirdim. Toprak yer yer kırmızı olmuştu.

Koşarken kollarımı, bacaklarımı hatta yüzümü çizen dallar yüzünden yer yer vücudum kanıyordu. Kan damlaları da yere düşüyordu. Ormandan kaçmanın bir yolunu bulmalıydım ekmek kırıntıları gibi kan damlalarıyla bile bulabilirdi Ateş beni.Dizlerimdeki güç bitince aniden yere dizlerimin üzerine düştüm. Düşüşümün etkisiyle diz kapaklarım ağrımıştı hatta kanadığına emindim. 

Dumanın kaynağını bulmama çok az kalmıştı ama ayağa bile kalkamayacak durumdaydım. Derin derin nefes alıyor ve ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Defalarca ayağa kalkmayı denedim, her seferinde daha sert bir şekilde yere düştüm.

Arka tarafımdan gelen adım sesleri vardı. Ayak sesleri kime aitse hiç acelesi yoktu. Yavaş yavaş geliyordu. Aklıma ilk gelen kişi Ateş oldu. Bu seçeneği elemem çok uzun sürmedi çünkü tanıdığım kadarıyla öfkesine hakim olamayan biriydi beni buraya kadar takip etse muhtemelen çoktan boğazımı sıkmıştı.

Ardından aklıma gelen kişi Tolga oldu. Onun adımları da yavaş ve keskindi. Normalde sakin olsa da Ateş'in ona ihanet ettiğini öğrenip bu kadar sakin karşılayacağını sanmıyordum o yüzden bu seçeneği de eledim.

Babam yani Korkut Durmaz'da olamazdı. O şov adamıydı. Seyirci istiyordu. Adım seslerine bakılırsa sadece bir kişi vardı arkamda. Kimdi o zaman bu.Ne yapacağımı düşünürken gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlıyordu. Dikkatimi biraz ileride olan dumanlar çekti. Hızla o yöne koşmaya başladım. Gökyüzündeki dumanı takip ediyor ve kaynağını bulmaya çalışıyordum.

Dakikalar sonra bana çok tanıdık gelen ana yola çıktım. Daha önce buraya geldiğime emindim. Ama buranın neresi olduğunu anlayamıyordum. Koşmayı bırakıp yürümeye başladım. Susuzluktan ve yorgunluktan bayılmak üzere olduğumu hissediyordum. Gözlerim kararıyor ve adımlarım gittikçe yavaşlıyordu. Başımı arkaya çevirip bakmak istiyordum ama vücudumun kontrolü bende değil gibiydi. Serçe parmağımı bile hareket ettiremeyecek durumdaydım. Yapabileceğim tek şey beklemekti. Bilincim benim kadar sabır gösteremedi gözlerim kararırken vücudumun sağa doğru devrildiğini hissettim. 

"Uyan!" Aniden gözlerim sonuna kadar açıldı. Birkaç saniye etrafa nerede olduğumu anlamak için boş boş baktım. Ardından tam karşımda tekli koltuğun üzerinde bana bakan Ateş'le gözgöze geldim. Kaşları çatılı, oldukça sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Kısa bir an, ama çok kısa bir an gözümün önüne Emir geldi. En son hatırladığım şey Ateş'le Tolga'nın telefonda konuştuğuydu. Emir'e zehir vermekten bashediyorlardı. Hatırladıklarım karşısında nefesim tekrardan daralmaya başladı. 

Belki de kardeşim çoktan ölmüştü...

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

                                                                                                                                                                  Emir'in gözünden;

PLANحيث تعيش القصص. اكتشف الآن