49. BÖLÜM 🖤

12.4K 651 103
                                    

   

        İntikam, Çakırbey için acele edilmemesi gereken bir konuydu. Ustalıkla kollar ve ağır ağır alırdı hırsını. Tabi ki bu çaprazında oturan, an itibariyle kellesini koltuğunun altına alan it içinde geçerliydi.

Bakışlarını büyük beyaz tahtanın önünde kendini kaptırarak ders anlatan kadına çevirdi ve derin bir nefes aldı. Karşısındaki aşık olduğu kadına öyle içtenlikle bakıyordu ki bu durum Eflin'i bocalatıyor olsa da profesyonellikle toparlayabiliyordu da.

Nasıl bu kadar güzel, göz kamaştırıcı olabiliyordu. Hem ne diye böyle cürretkar giyinmişti ki. Her bir detayına büyüleniyordu Poyraz. Sınıftaki erkeklerin de Eflin'e bakışını düşündükçe yumruklarını sıkarak dişlerini bastırdı. Hele Eflin, soyadını Haznedar olarak söylediğinde Çakırbey'in ciğerine bıçak saplandı sanki. Sevdiği kadını geriye kazanacaktı. Tıpkı şuan ona daha yakın olmak için her anı kullandığı gibi.

"Eflin hocam pazartesi günü dersi hastanede mi alıyoruz?"

Eflin, genç adamın sorusuna cevap vermeden önce gözlüklerini çıkararak çantasına yerleştirdi.

"Arkadaşlar her birimiz ayrı hastanelerde olduğumuz için benim görev yaptığım Ateşoğlu Medical de toplanacağız. Uygulama dersimiz orada olacak."

Olumlu mırıltılar amfide çoğalırken genç kadın, Poyraz'a hiç bakmamaya özen göstererek sınıfta gözlerini gezdirdi ve çantasını koluna takarak sınıftan çıkmadan tekrar konuştu.

"Çıkabilirsiniz. Herkese iyi günler."

Eline aldığı ceketini koluna asarak amfinin kapısından hiç beklemeden çıktı. Meryem her zaman ki gibi hazır vaziyette kendisini bekliyordu.

"Nasıl geçti?"

Meryem'in heyecanlı sesine Eflin'in yüzünü inceleyen meraklı gözleri eşlik ediyordu. Omuzlarını kaldıran genç kadın cevap vermek istemedi. Gerçi gerekte kalmamıştı. Çünkü Meryem, genç kadının hemen arkasındaki kara gözleri görmüştü. Eflin daha fazla beklemeden direk üst katın asansörüne binerek odasının yolunu tuttu. Hissediyordu, arkasındaydı. Resmen delirmişti bu adam.

Girdiği odanın kapısını panikle kapatarak ceketini ve çantasını masasının önündeki kahverengi koltuğa bıraktı. Ardındaki kapı çalınarak açıldığında Meryem'in geldiğini umarak arkasını döndü ama yanılmıştı. Poyraz ardındaki kapıyı yavaşca kapatarak kendisine sinirle bakan kadının gözlerine dikti kara gözlerini.

"Sen, ne halt yemeye çalışıyorsun?"

Adamın yüzündeki ifade yaramaz bir çocuğu andırıyordu. Adımlarını ayakta ellerini beline koyarak hesap soran kadına yönlendirdi.

"Sana söylüyorum. Biz daha sabah ne konuştuk ya. Ben sana ne dedim ama sen ne yapıyorsun!"

"Her ne olursa olsun. Seni, sevdiğim kadını geri kazanacağım."

Çakırbey'in erkeksi sesi Eflin'in kulaklarını tırmalarken ona laf anlatmanın ne kadar zor olduğunu düşündü. Gözlerini devirerek burnunun dibinde biten adama kaşlarını çatarak daha da sert baktı.

" Sen kafayı yemişsin. Otuzsekiz yaşında tıp okumaya mı karar verdin?"

Alayla sorduğu sorunun çelişkisine bakarak histirik bir şekilde kahkaha attı.

"Sen nasıl oluyor da böyle rahatça her yere gidip çıkabiliyorsun ya ne hakla?"

Başını yana eğen adam kızgın kadını süzerek tebessüm etti. Her hali güzeldi evet ama bu hali apayrı güzeldi onun için.

Ç A K I R B E Y  (Düzenlenecek)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt