MAZİNİN BAŞLANGICI

192 78 159
                                    

1 Ocak 2024
 
  Rüzgarın soğuk esintisi yanaklarımı pembeleştiriyor, burnumu üşütüyordu.
10 yıl önce olduğu gibi burada onları bekliyordum.
Söz verdiğimiz gibi gelmiş, tam 10 yıl sonra yine buradaydım.
Peki ya onlar? Verdikleri sözü unutmuşlar mıydı? Yoksa bile, isteye gelmemişler miydi?
Bilmiyordum ve bilmekte istemiyordum. Tek istediğim burada daha fazla tek başıma kalmamaktı.

Üşümek, hiç bu kadar kötü hissettirmemişti. Sanki üşümüyor, boğazımda biriken hıçkırıkları yutmak için çabalıyordum.
10 yıllık yüreğimdeki acı, dışarı çıkmak istiyor fakat gözyaşlarım ve içimdeki sessiz çığlıklar buna izin vermiyordu.

İçimden,"Lütfen gelsinler" isimli yeni bir şiir yazmaya başlamıştım.
Geldiklerinde onlara bu şiiri okuyabilirdim.
Eskiden her biri, yeni bir şiirimi dinlemek için tek tek dizilirdi.
Peki ya şimdi, neredelerdi?
Artık acılarımı, mutluluklarımı ve heyecanlarımı yazdığım şiirleri dinlemek istemiyorlar mıydı?

"N'olur" dedim içimden.
N'olur hala seviyor olsunlar şiirlerimi, dinlemek için yine can atsınlar.

  Soğuk rüzgar yüzüme çarptıkça, içimden kötü hisler girip çıkıyordu.
Sanki bu rüzgar, insanların içindeki kötülükleri alıp benim içime getiriyor, sonrasında ise çıkıyor ve bu kötülüğü başkasına geçiriyordu.

Geçirmesin, dedim. Bu soğuk ve acılı rüzgar, kimseye kimsenin kötülüğünü geçirmesin.
Lakin geçirecekse de, benim kötülüklerimi değil, acılarımı geçirsin.
Ben bu kötülüklerle yaşamaya razıyım. Ama bu acılar...
Acılarıma göğüs germekten yıkıldım, yıkılacağım.

  Bir keresinde şöyle demişti;
"Senin kötülüklerin bir kelebeği boğacak kadar bile çok değil. Fakat bizim içimizde yuva kurmuş, birbirinden beter kötülükler, seni tek bir sözümüzle yerle bir edecek kadar ağır. Bu yüzden sana Safderun dedik. Sen yeni doğmuş bir bebek kadar temiz, bir o kadarda safsın. Ama korkma, bu kötü bir şey değil."

Eskiden inanırdım bu lafına, ne güzel koymuşlar ismimi derdim.
Şimdiyse yakıştıramıyorum kendime bu güzel ismi.
İnandıramıyorum böyle biri olduğuma kendimi.
Çünkü böyle biri olsaydım, hepsinde buraya gelecek kadar güzel izler bırakmış olurdum.
10 yıl sonra bile olsa, hatırlarlardı beni.
Hatırlarlardı, verdiğimiz tüm sözleri...
Ve gelirlerdi.

  Daha fazla dayanamadı, içimdeki çocuk. Bu yalnızlık ağır geldi. Konuşmak istedi.

"Unuttunuz mu beni? Unuttunuz mu bizi?" Dedi onlarla tanıştım ilk an.

"Birbirimizde bıraktığımız izler, yok olup gitti mi?" Dedi birlikte geçirdiğimiz o yılbaşı gecesi.

"Yaşadığımız tüm anılar, birkaç yıllığına kalbinize saplanıp, birbirimizden kopunca ise kül olup uçtu mu?" Dedi geçirdiğimiz tüm güzel yıllar.

Bunlar 25 yaşında bir kadının ağzından çıkıyordu ama sözler küçük bir çocuğa aitti.

Daha fazla konuşamadı çocukluğum.
Dayanamadı bu çaresizliğe, yalnızlığa.
Sonrasında ise bir çift ayak sesi duydu, sese muhtaç yorgun kulaklarım.

"Unutmadım, unutmayacağım."

  Merhaba, ilk defa içimdekileri gerçekten dökebileceğim bir kurgu yazıyorum. Daha önce de yazmışlığım fakat sonradan gerçek hislerimi, düşüncelerimi ve hayallerimi yazıya dökemediğimi anladığımda sildiğim birkaç kurgum oldu. Şimdi ise gerçekten kendimi bir kurguda bulmuş hissediyorum. Elimden geldiğince de bunu kaybetmemeye çalışacağım.

Umarım tanıtım bölümünü beğenmişsinizdir. Hepinize şimdiden çok teşekkürler.

Bölümü yıldızlayıp, düşünceleriniz hakkında yorum yaparsanız çok sevinirim.

Not: Bölümleri okurken başında yazan tarihlere dikkat ederseniz olayları rahat bir şekilde anlayabileceğinize inanıyorum. Lütfen başında tarih belirten bölümlere dikkat etmeye çalışın.

Bana instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz= @ikranurty

Sevgilerr♡

                       ⬆️⬆️⬆️⬆️                     Kitap kapağı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

                       ⬆️⬆️⬆️⬆️
                     Kitap kapağı

Kitap tanıtım videosu
@payidariaramak tiktok hesabında mevcuttur.

                     
             

PAYİDARI ARAMAKWhere stories live. Discover now