16.Bölüm

540 27 1
                                    

Sabah kalktığımda Uraz sinirli bir şekilde üzerini giyiniyordu.

"Günaydın vampir prens, sen iyi misin?"

"Mahperi dün gece olanları... Yapmamış olmamız gerekirdi."

"Ne? Neden?"

"Çok aptalım, lanet olsun."

"Uraz ne oluyor?"

"Annem ve babam bunu yaptığında ikisi de idam cezası aldı ama babamın çevresi çok olduğu için affedildi, Annem de idam edildi."

"Anlamıyorum, birlikte olmak yasak mı?"

"Hayır ama iki farklı yaratığın birlikte olması yasak. Kendime hakim olamadım, malın tekiyim."

"Şimdi ne olacak yani?"

"Birisi anlayana kadar saklayacağız."

"Annenle babanı nasıl anlamışlardı ki?"

"Annem bana hamile kalmıştı, ben doğduktan sonra onu idam etmişler. Babam da beni terk ettiği için şuan benim yaşadığımdan haberi bile yoktur."

"Ben... Adına üzüldüm."

"Boşver şimdi, aramıza da bir süre mesafe koysak iyi olur. Gerçekten birbirimizin başını belaya sokuyoruz."

"Zaten sadece bir gün yakın olduk."

"Bir günde başımıza gelenlere bak. Neyse sen giyin gel ben aşağıdayım."

Üzerimi giyinip aşağı indim, herkes uyanmıştı.

"Günaydın. Erken uyanmışsınız."

"Vampirlere çok uyku gerekmez, Uraz nasıl o kadar uyudu hayret ediyorum."

Yamaç'ın yaptığı şakaya birtek Urazla ben gülmemiştik.

"Ben sanırım biraz acıktım."

En son ne zaman yemek yediğimi bile hatırlamıyordum ve artık açlığım beni zorluyordu.

"Sen en son ne zaman yemek yedin?"

"Bilmiyorum."

En son bardayken birşeyler atıştırmıştım.

"Yemek düzenini bozmaman lazım, zaten yeterince yoruluyorsun."

Alya ayağa kalktı ve mutfağa gitti, peşinden gittim. Buzdolabında bulduğu malzemelerle karnımı doyuracak kadar yemek hazırladı.

"Nerden öğrendin bu kadar iyi yemek yapmayı?"

"Meslek sırrı diyelim."

Güldük, ben karnımı doyurana kadar yanımdan ayrılmadı.

"Ellerine sağlık çok güzel olmuş."

"Afiyet olsun, beğendiğine sevindim."

İçeri gittik.

"Havalar soğuyor, şömineyi yakmalıyız. Yamaç sen benimle gel de biraz odun toplayalım."

"Pekala."

Yamaç ve Doruk dışarı çıktılar.

"Benim biraz yürüyüş yapmam gerekiyor, son günlerde yaşanan olaylardan çok yoruldum."

"Yanlız gitmen iyi değil, biraz birlikte dolaşalım."

Uraz'ın bu teklifi Doğa'yı gülümsetmişti. Bastırmaya çalışsa da belli oluyordu. Uraz bana son bi cümle söyleyip dışarı çıktı.

"Tek başına dışarı çıkma ve evde tek kalma."

Doğayla birlikte dışarı çıktı.
Yürüyüşe ne gerek vardı ki?

"Ben koleji yakın arkadaşıma emanet etmiştim, bir bakayım kolejde işler nasıl. Sizde birlikte anne-kız günü yapın biz gelene kadar."

Güldüm, Savaş da dışarı çıkınca Alyayla koltuğa oturduk. Ona Alya demek de garip geliyordu ama ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Ee biz ne yapalım? Film izlemek istermisin?"

"Olur."

"Ne filmi açayım?"

"Fark etmez."

"Mahperi bana mesafeli davranman beni çok rahatsız ediyor."

"Yıllarca aramızda mesafeler olması da beni rahatsız ediyordu ama bundan haberin bile yoktu."

"Benim mantıklı bir sebebim vardı."

"Benim de var."

"Pekala sen kazandın ama en azından bana anne de, bu sana da iyi gelecek."

"Peki, denerim."

Alya gülümsedi ve televizyona dönüp rasgele bir film açtı. İzlerken uyuyakaldığımın farkında değildim, gözlerimi açtığımda filmin sonuna yakındı ama çok sıkıcıydı.

Alya... Yani annem omzumda uyuyakalmıştı. Üst üste kapı çalınca rahatsız etmemeye çalışarak başını yastığa koyup kapıyı açtım, bi zarf vardı. Üzerinde de benim adım yazıyordu ve kurt adam simgesi vardı ama bunu Oktar'ın göndermiş olması imkansızdı. Burayı bulamaz ve bulsa da cesaret edemezdi, yani... Umarım.

Zarfı aldım, o sırada Alya... Annem uyandı. Sanırım anne demeye alışamayacaktım.

"Mahperi, birisi mi geldi?"

"Hayır, yanlış duymuşum."

Zarfı buruşturup cebime soktum ve Annemin yanına gittim, o sırada film bitti.

Birkaç dakika sonra Doruk ve Yamaç içeri girdi, ikisi de kucağındaki odunu şöminenin yanına bıraktı. Yamaç şömineyi yakarken Doruk da telefonda birşeyler halletmeye çalışıyordu, sonunda telefonu kapatıp bize döndü.

"Oktar bu bahsettiğim baloya gelecekmiş."

"O zaman bizde gidiyoruz."

Uraz ve Doğa içeri girdi.

"Ne oldu? Nereye gidiyoruz?"

"Oktar dün bahsettiğim baloya gidecekmiş. Bizde gidiyoruz."

"O zaman planı konuşalım, hata yapma hakkımız yok."

"Evet, bence mekanda ayrı ayrı durmalıyız."

"Evet, birlikte olursak dikkat çekeriz. Yakamızda minik telsizlerimiz olacak. İki kişi arkada, iki kişi de önde duracak. Oktar'ı yanında olabildiğince az kişi varken yada yanlızken yakalamamız gerekiyor."

"Plana Savaşla beni de yaz."

"Sizi yeterince yorduk."

"Bizde bu grubun bi üyesi sayılırız, dolayısıyla yorulup yorulmamamız birşeyi değiştirmez."

"Pekala, Oktar'ı gözden kaçırmamaya dikkat edin. Tek gördüğünüz anda haber verin, bence basit olacak."

"Atlas'ın partileri genelde çok kalabalık olur, bu işimizi hem kolaylaştıracak hemde zorlaştıracak."

Planı dinledikten sonra lavaboya gitme bahanesiyle yukarı çıktım ve odamdaki lavaboya girip kapıyı kilitledim, sonra da zarfı açtım...

Vampirler GerçektirWo Geschichten leben. Entdecke jetzt