31.Bölüm

277 14 1
                                    

Durdum ve dönen başıma hakim olmaya çalışarak etrafa baktım. İskelenin kenarındaydım ve hareket etmek üzere olan tekne ve gemiler vardı. Ellerim ve ayaklarım titriyordu, çok yorgundum ve başım dönüyordu. Düşünmeden büyük bir yata atladım, kalabalıktı, sanırım kutlama yapılıyordu ve fark edilmemiştim. Büyük yatın kenarına geçtim ve denize bakarak derin derin nefes aldım. Hava kararıyordu, kaçtığım taraf çoktan kararmıştı.

Minik masaları tek tek dolaşan garsonu çevirdim ve su aldım, göz ve ten rengim yavaş yavaş kendine geliyordu. Suyu tek nefeste içtim ve oturdum. Müzik başlayınca yatın içine girmeye karar verdim. Küçük yatak odaları, tuvalet, banyo, mutfak, cafe ve benzeri alanları vardı. Odaların kapısı kilitliydi, lavaboya girmeye karar verdiğimde birisi bileğimden tuttu, arkamı döndüm.

40'lı yaşlarda bir adamla gözgöze geldim.

"Sen kimsin? Daha önce görmedim seni buralarda."

"Ben.. Çalışanım efendim."

"Boş musun şuan?"

"Evet, benim lavaboya gitmem lazım da..."

"Güzel, o zaman artık boş değilsin."

Elimi tuttu ve kapısı açık odaya doğru ilerlemeye başladı.

"Yanlış anladınız, ben.."

Lanet olsun, bi yanlış anlaşılmadığım kalmıştı.

"Hiç önemli değil, ne olursan ol, bu gece birlikteyiz."

"Bakın ben bir arkadaşım ile geldim ve beni arayacaktır gitmem gerekiyor."

Beni duymazdan geliyordu, elinden kurtulmaya çalıştım ama bileğimi gittikçe daha fazla sıktı. Odaya girdik, kapıyı çarptı, kilitledi ve komidinin üzerindeki yarım kalmış bira şişesini kafasına dikti. Daha sonra şişeyi duvara fırlatıp gülerek bana döndü, cam kırıklarının çıkardığı sesle refleks olarak bir anlık gözümü kapattım ama hemen kendime geldim.

"Kim bu arkadaşın bakalım?"

"Şey, partinin sahibi."

"Ne zamandan beri arkadaşız?"

"Ben.. Bakın gitmem lazım, anladığınız gibi birşey değilim."

"Eskort değilim mi demek istiyorsun? Onu giyiminden anladım zaten. Daha iyi o zaman, çok kişi dokunmamıştır. Hem artık benim olursun."

"Ben kafanıza göre sahiplenebileceğiniz bir obje değilim. Lütfen kapıyı açın yoksa..."

"Yeter, sıkıldım bu sohbetten, bakalım yatakta da bu kadar iyi misin..."

Kolumdan tuttu ve beni yatağa atıp tek hamlede gömleğinin bütün düğmelerini kopardı.

"Sakın bana dokunmaya kalkmayın."

Ayağa kalktım ve odayı inceleyip kaçacak bir yer yada kurtulabilrceğim herhangi birşey aradım ama nafile.

"Gel bakalım buraya."

Beni yatağa yatırıp üzerime geldi ve panikle onu ittim, cam kırıklarının üzerine düştü.

"Aghhh... Lanet olsun, şimdi bitireceğim seni lanet kadın."

O acıyla ayağa kalkmaya calışırken yatağın yanındaki çekmecenin üzerinden vazoyu alıp kafasına indirdim. Kanlar akmaya başladı ama artık böyle şeyleri normal karşılıyordum. Cebinden anahtarı aldım ve odanın kapısını açtım, koşar adımlarla oradan uzaklaştım, son gördüğüm siyah takım elbiseli adamların odaya girdiğiydi.

Koşarak yatın dışına çıktım, hava kararmıştı. Yat bir anda durdu ve alçalmaya başladı. Gerçekten aşağı çöküyordu. Herkes çığlıklar içinde can simitlerine ve botlara sarıldı. Hepsi tek tek denize atlıyordu. Koşarak yatın diğer tarafına gittim ve karaya hâlâ uzak olduğumuzu fark ettim. Yatın içinden dumanlar yükselmeye başladı, içerden o adam siyah takım elbiseli adamlarıyla çıkınca gözgöze geldik ve daha fazla düşünmeden atladım.

"Botu çıkarın, en yakın karaya çıkıyoruz. O kızı bulun bana.."

Yüzerek karanın en yakın bölgesine doğru gittiğimi umarak hiç durmadan kulaç atmaya devam ettim.

Gözlerimi ısrarla vuran güneşle karşı karşıyayken açtım. Yanımda uzun boylu bir adam vardı, yatta yaşadıklarım aklıma gelince yerimden sıçradım ve ondan uzaklaşmaya çalıştım.

"Sakin olun, güvendesiniz. Ben bu bölgeden sorumlu cankurtaranım. Kendinizi iyi hissettiğinizde sahil güvenliğin yanına gidebiliriz."

"Ne? Hayır, olmaz. Gerek yok yani."

"Peki, en son ne hatırlıyorsunuz?"

"Ben.. Bir yattaydım, arkadaşımın partisinde. Bir anda yattan dumanlar çıkmaya ve yat batmaya başladı. Sonra can havliyle kendimi suya attım. Yüzüyordum..."

O anda bebeğim aklıma geldi. Elimi karnıma attım ve hemen oturur pozisyona geldim.

"B-bebeğim..."

"Hamile misin?"

"Evet. B-ben.. O iyidir değil mi?"

Elimi karnıma bastırıyordum, sanki bi yaşam belirtisi ararmış gibi karnımın farklı yerlerine dokunuyordum.

Ve sanırım bir yaşam belirtisi aldım, elime tekme attığını hissettim.
"Ne ölmesi anne" dermiş gibiydi.
Onu nereden çıkardığımı sormayın.

"Sakin ol, suyun yüzeyindeydin, oksijen kesintisi olmadı, nefessiz kalmadın. Dolayısıyla bebeğin de iyi, yine de istersen hastaneye gidebiliriz."

"Hayır, gerek yok, teşekkürler."

"Adın ne?"

"Mahperi."

"Ulaşman gereken birisi yada ulaşabileceğin bir yakının varmı?"

"Evet, şey burada bir arkadaşım yaşıyor. Onun yanına gideceğim."

"Yattaki arkadaşların için endişelenmiyor musun?"

"Ben... Onlar bota binip gittiler, ben fark ettiğimde yatta neredeyse kimse yoktu. Arkadaşımın yanına gidip hepsine ulaşacağım, merak etmeyin, teşekkürler herşey için."

Vampirler GerçektirWhere stories live. Discover now