25.Bölüm

322 20 4
                                    

"Şimdi şöyle... Savaş'ın malum adamları seni götüreceğimi duyunca başka çare bulamadı tabi. Geri dönüşüm de dedem sayesinde oldu."

"Deden?"

"Evet. Dedem.. Binevi bir tanrıydı."

"Tanrı mı?"

"Konseyin yöneticisi, bir üst rütbesi gibi düşünebilirsin canım."

"Canım mı? Kızımla konuşurken arama girmesen daha iyi olur kurt."

"Peki, kusura bakmayın."

Oktar gülmemeye çalışıyordu ve bu çok sinir bozucuydu.

"O bir emir falan mı verdi yani?"

"Dedem tanrılıktan atılmıştı ama çevresini kullanarak bana şans vermenin bir yolunu buldu. Buralara gelmeme de onlar yardım etti. Elime imkanlar verdi,
Bende ilk fırsatta sana ulaştım. Önemsiz ayrıntıları sonra da konuşuruz, şimdi senin hikayene başlayabilir miyiz?"

"Sen.. Sen gittikten sonra ben koleje gittim çünkü kolejde gerçekleri bulacağımdan emindim..."

Babama herşeyi uzun uzun anlattım ve yüzünde tek bir mimik bile oynamadı.

"Daha sonra.. Oktar ile bağlama ritüelini gerçekleştirme kararı aldım."

"Ne? Bu kurtla mı? Mahperi sen ciddi misin kızım?"

"Evet, baba o seni bulmama yardım etti, yani.."

"Karşılığında da bu ritüeli istedi öyle mi?"

Ayağa kalktı ve Oktar'a baktı, Oktar da ayağa kalktı.

"Bakın anlaşıldığı gibi birşey yok, ben Mahperi'den hoslanıyordum ve bana bir şans vermesini istedim. O da bana güvendi ve bu şekilde denemek istedik."

"Denemek mi? Siz bunun ciddiliğinin farkındasınız değil mi? Neyin denemesi bu?"

"Baba, gerilmeye gerek yok biz böyle gayet mutluyuz gerçekten."

"Mahperi saçmalıyorsun, sen son büyücü olduğunun ve herşeyden önce seni kullanması çok olası olan bir kurtla olduğunun farkındasın değil mi?"

"Bak ben kızını seviyorum, demekki kızın da beni seviyor ve güveniyor ki şans verdi. Saygısızlık olmasın diye susuyorum ama haddini aşıyorsun."

"Ne anlatıyorsun oğlum sen? Saygısızlık yapsan ne olur? Ben bir tek kızıma bakarım sen kimsin?"

"Ben dolunay tanrıçasının oğlu Oktar. Çok memnun oldum."

"Ne? Kızımın yanında ne işin var senin? Ne yüzle.."

"Baba, lütfen yapmayın. Geçmişte olan geçmişte kalmıştır."

Babamın şu herife bağırmasını engellediğim için kendimden nefret ediyorum.

"Ama Mahperi.."

"Aması yok, en azından bugün değil. Yine geleceğim, yanlız da konuşuruz. Herşeyi daha ayrıntılı da konuşacağız ama şimdi hiç sırası değil."

Babamı zoraki ikna ettikten sonra kapıya yöneldik. Çıkmadan önce babama birkez daha sarıldım.

"Bak Mahperi bana güçlerinle nasıl ulaşabileceğini de biliyorsun..."

"Biliyorum baba üç kez anlattın."

"Ne yapayım endişeleniyorum."

Biz ayrıldıktan sonra Oktar'a döndü.

"Şimdilik kızımı mecburen de olsa seninle yolluyorum ama iki elim yakanda haberin olsun."

"Bende sizi çok sevdim efendim, teşekkür ederim."

"Biz gidelim artık, kendine iyi bak babacım. Çok yakında yine geleceğiz biz, sende gelirsin sürekli. Beni bir daha bırakma olur mu?"

"Bırakmayacağım Mahperi, bu kez olmaz. Daha konuşacağımız çok şey var zaten. Keşke gitmesen, hâlâ doyamadım sana."

Keşke gitmesem.
Keşke öyle bir imkanım olsa baba.

Zorla da olsa yutkundum ve dolan gözlerimdeki yaşlara hakim olmaya çalışarak babama baktım.

"Çok meşgulüm, meşgulüz. Halletmemiz gereken çok şey var. Olsun, artık görüşebileceğiz en azından."

"Evet, ve görüşmemize hiçbir şey engel olamaz."

Gülümsedim.

"Tabiki."

Son kez sarıldım ve gözümden akan bir damla yaşla arkamı dönüp direk Oktar'ın aracına yöneldim, Oktar 1-2 dakika daha babamın yanında kaldı ve birşeyler konuştular ama pek de umrumda değildi.

Arabaya bindik.

"Bebeği babana neden söylemedin?"

"Ne deseydim? Uraz'dan bir çocuğum oluyor ama Oktar beni zorla kendine bağladığı için onunla birlikte büyüteceğiz falan mı?"

"Bir bebeğimiz olduğunu söylemen yeterliydi Mahperi."

"Ama o bizim bebeğimiz değil."

"O zaman ortada öyle bir bebek yok."

Bu Tartışmaya daha fazla ilerlemenin gereksiz olduğunu düşündüm ve başımı koltuğa yaslayıp eve gidene kadar dışarıyı izledim.

Araçtan indik ve eve girdik.

"Bu gece annenle babanı mı çağırsak?"

"Ne? Ne için?"

"Topluca bir aile yemeği için."

"Ne gerek var?"

"Mahperi benim senden istediğim bu değil, sende gayet iyi biliyorsun. Ben basbaya bi ilişkimiz olmasını istiyorum ve olacak."

"Neden Oktar? Neden seni sevmeyen birisini böyle birşeye zorluyorsun?"

"Çünkü... Seni seviyorum işte Mahperi."

Yalan olduğu çok net belliydi.

"Ama ben sevmiyorum Oktar, sanki hiçbir sorun yokmuş gibi annemi akşam yemeğine çağırmak ne alaka?"

"Ben öyle istiyorum Mahperi. Sen çık yukarı, yemek hazır olunca inersin."

"Seve seve."

Sanki ne olacağını bilmiyormuş gibi, sanki annemlerin onu öldürmek istediğini bilmiyormuş gibi hâlâ oyun oynuyor, kafayı yiyeceğim.

Yukarı çıktım, yatağa uzandım ve yaklaşık bir saat uyudum.

"Mahperi, uyan."

"He.. Ne oldu?"

Başımı kaldırdım, Oktar yatağımda oturuyordu.

"Annenler yoldaymış, hazırlan istersen."

"Tamam, sen aşağı in, geliyorum birazdan."

Yatarken dağılmış saçlarımı kulağımın arkasına aldı.

"Her halin güzel, her halin güçlü..."

"Teşekkür ederim, hazırlanabilir miyim?"

"Hazırlan tabii."

Ayağa kalktı ve odadan çıktı.

Vampirler GerçektirWhere stories live. Discover now