Bölüm 3

147 25 38
                                    

İyi okumalar dilerim...

Yazardan anlatım...

Karar;

Hayat bazen istemediğimiz kararlar vermemize neden olurdu. Ya da yaşadığımız hayatı bu noktaya biz insanoğlu getirirdik.

Hani hep büyükler haklı olurdu ve küçükler hata yapardı ya, yani hayat böyle devam ederdi. Çünkü küçükler öğrenmeye aç ve büyükler tecrübe sahipleri olurlardı.

Peki, insan kanını canını ne için üzerdi?

Zerya;

Mardin'in küçük bir köyünde doğan ve ailesinin beşinci çocuğu olan Zerya'nın hikayesi babasını kaybettiği anda başlıyor.

Okuma aşkı ile yanıp tutuşan genç kadın İstanbul Gelişim Üniversitesi hem de yüzde yüz burslu olarak gastronomi bölümünü tutturmuştu.

Fakat bazı geleneksel düşünceler yıkılmıyor ve değişmiyordu. Genç kadın abilerine dil dökse de kar etmedi. Berdan Bey karar vermişti. Çelebi aşiretinin oğlu Kemal ile evlendireceklerdi bir tanecik kız kardeşlerini.

Günler geçiyor evlerine görücülerin biri geliyor bir diğeri gidiyor. Kız isteme günü gelip çattığında Kemal babası Vadi ağanın sözüne söz diyemeden ona biçilen kaderi kabul etti.

Onun isteği yabancı biri ile evlenmekti lakin kendi kurduğu hayata da ayak uydurabilecek kabileyi olması gerekirdi.

Köy yolu bitip küçük konağın önünde duran aracın camından etrafa baktı Kemal. 'Kuş uçmaz kervan geçmez buradan' dedi içinden.

Etraf tenha, sessiz ve oldukça ıssızdı. Araçtan inip annesinin eline tutuşturduğu çiçeği zorla kucakladı. Ee kolay değildi Çelebi aşiretinin en küçük oğlu evleniyordu.

Avluya hazırlanmış olan sedirlere alındı misafirler. Sonrasında keyifli konuşmalar başladı. Kahveler dağıtılırken en son Zerya çıktı avluya. Elinde damat tepsisi ile başını bir an olsun yerden kaldırmadan Kemal'in önünde durdu ve biraz eğildi.

Kemal nutku tutulmuşçasına karşısındaki genç kadına bakıyordu. Zerya ise kalbinin hüznü gözlerine çökmüş halde baktı Kemal'in gözleri içine. O noktada tek bir şey vardı.

Kemal zorla getirildiği o evin kızına tek bir bakışta vurulmuştu.

Kız isteme, nişan, çeyiz alış verişi derken günler su gibi geçmişti. Midyat'ta bulunan Çelebi konağının üç avlusu insan dolup taştı.

Gece sonunda iki genç onlara ayrılan odaya geçtiklerinde hayatın gerçek yüzü ile karşılaştı Zerya. O gece bir erkeğin ömürlük kadını olmak ne demek bunu öğrenecekti.

Belki de o geceden hamile kalıp bundan sonraki hayatını tanımadığı, sevmediği ve güvenmediği adamın hayatına adayacaktı.

Kemal cebinde bulunan yüz görümlüğünü çıkartıp yatağın ucunda ayakta bekleyen eşinin yanına adımladı. Dua açtığında Zerya'nın gözlerinden süzülen yaşları görmesi ile bir anda kaşları çatıldı.

Daha doğru düzgün iki kelime bile edememiş olan yeni evli çift şimdi karşılıklı öfke, kırgınlık, şaşkınlık ve korku içinde birbirlerinin gözleri içine bakıyorlardı.

"Neden ağlıyorsun?" diye sordu Kemal. Zerya ise tutamadı hıçkırıklarını ve bir çocuk gibi dudaklarını büzerek ağlamaya kaldığı yerden devam etti.

Kıyamadı Kemal, elinde duran yüz görümlüğünü yatağa atıp iki elini genç kadının yanaklarına yerleştirdi.

Zerya dayak yiyeceğini düşünürken gözlerini açıp karşısında ona çatık kaşlar fakat bir o kadar da endişeli bakan kehribarlarla karşılaştı.

SAKINCALI KADERİN AŞKA TUTULMASIWhere stories live. Discover now