Bölüm 9

46 8 15
                                    


İyi okumalar dilerim...

Yazardan anlatım...

Heyecan;

Yıldızlar geri çekilmiş, geceyi aydınlatan ay geceden izin almış ve güneşe yerini teslim etmişti. Adına şiirler şarkılar yazılan şehri İstanbul sıcacık bir sabaha merhaba derken Eylül uyuduğu uykudan yavaşça uyandı.

Başını sağ tarafına çevirdiğinde kimseyi göremedi. Yalnız olduğunu çok geçmeden anladı. Yavaşça kalktı yataktan. Lavaboya girip günlük rutin işlerini halledip kendine verilen odaya doğru adımladı. Merdiven başında karşılaştı Uzay'la.

"Günaydın prenses, hemen üzerini değiştir ve bahçeye gel".

Tebessüm etti genç kadın.
"Günaydın, geleyim ama ne bu telaşın?".

Uzay çarpıkça gülümsedi ve "sürpriz" diyerek genç kadının minik burnunu sıktı.

Eylül şaşkın ve bir o kadar da heyecanlanmıştı. Odasına girip üzerindeki kıyafetleri çıkarttı ve acele ile banyoya girip duş aldı. Çok fazla bekletmek istemiyordu genç adamı.

Spor bir kıyafet giyip hoş parfümünden sıktı ve saçlarının nemini aldırıp salık bırakarak odadan çıktı. Merdivenlere yönelip hızla aşağı indi ve bahçeye attı kendini.

Gördüğü manzara karşısında genişçe gülümsedi. Arkadan beline dolanan kollar ile nefesini tutarken "piknik yapalım dedim beğendin mi?" diye sordu genç adam.

Eylül nefesini tutmuş başını usulca sallarken elinden tuttu genç kadının ve genişçe hazırlanmış yer sofrasına oturmasını sağladı. Çimlerin üzerine serilmiş kırmızı ince hali ve onun üzerinde yerden biraz yüksek kare masa bulunuyordu. Üzerinde Eylül'ün sevdiği tüm kahvaltılıklar mevcuttu.

Genç kadın karşındaki adama bakıp "bunları sevdiğimi nereden biliyorsun?" diye sordu. Uzay kalpleri durduracak o gülümsemesi ile cevapladı genç kadını.

"Sosyal medyanın gücü diyelim. Ama bir şey itiraf etmem gerekiyorsa seninle aynı kafadanız. Bal kaymak muhteşem olsa da ekmek kaymak çilek reçeli ve ceviz benim favorim. Tabii patates kızartması olmazsa olmazım".

Eylül can kulağı ile dinledi karşındaki adamı ama o gülüşünde takılı kaldı. Uzay "başlasan" diyerek masayı işaret etse de Eylül dört ayak pozisyonu alarak emekledi ve genç adamın güldüğünde oluşan çene çukuruna minik bir öpücük kondurdu.

"Özür dilerim ama bunu yapmasaydım gözlerim açık giderdi. Çünkü bu çukur benim bir gün sebebim olacak zaten".

Uzay tebessüm ederek başını sağa sola doğru salladı. Eylül geri çekilip kahvaltısını yapmaya başladığında genç adam kısık gözlerle karşısındaki kadını incelemeye başladı.

Ayrılık vaktine az kalmıştı ve zorunlu, yaşamak zorunda olduğu farklı bir hayatı vardı. Eylül'ün onu sevdiğini biliyordu.

Basit bir genç kız aşkı değildi. Fakat karşısında olan genç kadın aynı zamanda onun için bir tehdit unsuruydu. Aynı anda ikilinin telefonu çalmaya başladı. Eylül arayan kişiye baktığında kaşlarını havalandırdı.

"Yapımcı sitket arıyor".

Genç adam başını sallayıp "beni de menajer" dedi. Her ikisi de aramalarını yanıtladı ve dalgalanan gözlerle birbirlerinin gözleri içine baktı.

Uzay'ın düşündüğünden daha erken gerçekleşiyordu ayrılık. Eylül telefonu kapatıp elindeki çatalı sakince tabağının kenarına bıraktı.

SAKINCALI KADERİN AŞKA TUTULMASITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang