1 | Enerjinin Uyanışı

660 297 149
                                    

İyi okumalar.💗

~

1 | Enerjinin Uyanışı

Gece vaktinde koyu mavi gözüken denize baktım, bugün fazla durgundu. Bu durgunluk canımı sıktı ve elime geçen ilk taşı derin suların içine yolladım. Çok güçlü olmayan dairesel dalgalar kıyıya varamadan kayboldu.

"Of abi, hani sürprizin vardı? Çok sıkıldım ben."

O da sıkıntıyla veya biraz endişeyle siyah, oldukça pahalı görünen saatine baktı. Hafifçe tebessüm ederek "Az kaldı, gelecek birazdan." dedi.

"Senin kadar gizemli bir adam daha görmedim ya, deli ediyorsun insanı."

Beni hâlâ bacak kadar olan kız kardeşi sandığı için saçlarımı karıştırarak konuşmaya başladı. "Ben de senin kadar sabırsız birini görmedim ufaklık."

"Bana bak kardeş, ufaklık falan ayıp oluyor."

Ağzını açıp karşılık verecekken arkamızdan gelen tok erkek sesi yüzünden yarım kaldı. Yerden destek alarak kumlardan kalktı ve arkadaşıyla tokalaştı.

Onlar hâlâ arkamda dururken "Abi sürpriz dediğin bu beyefendi miydi?" dedim onlara bakmaya tenezzül etmeyip kumu karıştırarak.

Gür bir kahkaha atıp tekrar yanıma oturdu. Arkadaşı da karşıma. "Kısmen öyle denilebilir ama başka bir sebep daha var elbette."

"İki kulağımla da dinliyorum abiciğim."

"Ben arkeoloğum ve bilirsin, tarih açıklanamayan sırlarla dolu. O sırlardan birini açığa çıkarırsan hayatın kısalabilir. Ama o sırrı kendine 'ödünç' alırsan yüzlerce kat daha fazla riske girersin..." anlatış tarzından dolayı gerilsem de dikkatle dinlemeye devam ettim. Fakat o anlatmaya devam etmedi. O yüzden aklımdan geçenleri kelimelere döktüm.

"Yani sen kazılarda bir şey buldun ve... Onu aldın?" soru sorarcasına sarf ettiğim cümleye karşılık onayla başını salladı.

"Geri vermek istemiyorum ama tehlikeyi de atlatmamız lazım. Bunu da senin yardımınla yapabilirim."

Hiçbir tepki vermeden yüzlerine aval aval bakınca ikisinin gözleri de korkuyla parladı. "Şaka mı yapıyorsunuz?" dedim gayet ciddi ses tonumla. "Ulan harika işte aradığım macera." dememle rahatlamış nefesler aynı anda verildi.

"Alnından öpeceğim gel." elleriyle yanaklarımı sıkıştırıp kendine çekti ve pek narin olmayan bir öpücük bıraktı.

"Yalayarak öpme diyorum ya." dedim ceketimin iç tarafıyla ıslak alnımı silerek.

"Çok heyecanlandım yanlışlıkla oldu." bir an duraksadı ve derince bir nefes aldı. "Öyleyse yeni ortağına merhaba de." dedi geldiğinden beri suskun suskun oturan adamı göstererek.

"Merhaba, ortak."

"Merhaba, Duru." pek de soğuk bir beyefendiymiş diye içimden geçirdim fakat yine de ufak bir tebessüm gönderdim.

Siyah saçları ve hafif esmere yakın teni vardı. Uzun, ipek gibi kirpiklerinin arasında sıcak bir kahvelik görünse de bakışlarının derinliği sıcak kahveliği bastırıyordu. Yüz hatlarının keskinliği bakışlarıyla uyum içindeydi. Sakalsız yüzü kendisine çok yakışmış, pürüzsüz bir görüntü sunmuştu. Sıkı duran saçlarının ön tutamında birkaç tel diğerlerinden bağımsızca alnına serpilmişti, belki de bu onun kişiliğini yansıtıyordu; mükemmelliyetçi ama özgürlüğe susayan.

Günebatan DöngüsüWhere stories live. Discover now