6 | Acı Sırlar

299 174 43
                                    

6 | Acı Sırlar

Öyle anlar vardır ki, o an için her şeyini feda edebilirsin. Ve ben edecektim.

Gerekirse canımdan bir parçayı unutup arkama bile bakmadan gidecektim. Onun hayatta kalacak olması feda ettiğim şeylerin yerini fazlasıyla dolduracaktı.

Benden böyle bir soru beklemeyen abim, şaşkınlıkla karışık endişeyle veya tüm duyguların bir renge dönüştüğü şekilde bakıyordu. Sert bir şekilde, "Hayır, böyle bir şey söz konusu bile olamaz. Ceza kaldırılmaz."

Çaresizlikle bir kere daha direttim. Ufacık umuda bile kocaman sarılacaktım. "Denemezsek... Bilemeyiz." dedim sevginin açtığı acıyı hissetmemeye çalışarak. Kalbimle değil aklımla hareket edecektim.

"Hayır, aktifleşen ceza ilişki bitti diye kalkmaz." diye her bir kelimeyi bastırarak sarf etti.

Hâlâ ısrarla baktığımı görünce sesini yükseltmeden, sakince düşüncesini dile getirdi. "Hadi diyelim çok ufak bir ihtimal verdim ama o da yalan çıktı. Sen orada ben burada birbirimizden uzak, iki yabancı şeklinde yaşadık; cezanın süresi yaklaştığı için ölecek raddeye geldik ve birbirimize destek olamıyoruz. Anlatabildim mi?"

Suçluluk duygusu içinde başımı eğip ellerimi kucağımda birleştirdim ve baş parmağımla oynamaya başladım. "Başımıza ne gelecekse beraber." gözümü kırpmadığım hâlde bir gözyaşı yuvarlanınca acelece sildim.

"Özür dilerim. Ben sadece, ben sadece..." düşündüm, uygun kelimeleri aradım ama hepsi sırıttı. Durumumuza uyan tek bir parça bile yoktu. Biz, sadece birbirimize uyan ender parçalardık.

Daha fazla dayanamayıp pes ettim. Birkaç saat önceki gibi hüngür hüngür ağladım. Şu an çabaladığımız yolun bile sonu yoktu, belirsizlik içinde yüzüyorduk ve zamanı işleyen saatin donmasına az kalmıştı.

Eğik başımı kaldırıp kendisine bakmam için zorladı. "Bana bak, istediğin kadar ağla ama unutma; sonumuz ne olursa olsun ben senin ruhunun içinde, sen benim. Her zaman var olacağız." sonbahara giren ağaçlar gibi görünen gözleri ve sözlerinin etkisiyle durduramadığım bir şekilde ağlamam hızlandı.

Bugün defalarca yaptığı şekilde boynuma sarıldı ve yüzümü kendi benliğine gömdü. Hıçkırıklarım arasından, "Ya başaramazsak?" diye üzüntüden kırılan bir sesle sordum.

"Başaracağız." kararlı çıkan sesiyle bir nebze sakinleştim ama ağlamam durmadı. Sembolleri toplayıp ritüeli tamamlayınca yine de sonumuz yara olursa?

~

"Unuttuğumuz bir şey yoktur umarım." dedim arka koltukta otururken ön camı görecek şekilde ortaya geçerek. Bir hafta hastanede yattıktan sonra çıkmıştık, bir süre de evde dinlenip dikişlerimi aldırmıştık.

Sembol arayışımıza son olanlar yüzünden belli bir süre ara vermiştik ve kalan zamanımızda mutluluk dolu anılar biriktirmek için üçümüz su kenarında pikniğe gitme kararı almıştık.

"Mangal da yakarız, ufff!" dedim düşününce bile ağzım sulanır bir hâlde. Yol boyunca içten kahkahalar atarak ilerledik. Bu tablonun bozulabileceği ihtimali bile omuzlarımın çökmesine, gülüşlerimin donmasına sebep oluyordu.

Durabileceğimiz düz bir açıklık bulunca ağaçların gölgeliğine piknik örtüsünü serdik. Önce yemeğimizi yiyip sonra biraz dinlendik. Benim ısrarlarım sayesinde ikisini de saklambaç oynamaya ikna ettim.

"Abim ebe olsun, çok iyi bir ebe." dedim sevinçle el çırparak.

"Neden acaba?" Akın'ın dalga geçer gibi sorduğu soruyla abime gözlerimi kısarak baktım.

Günebatan DöngüsüWhere stories live. Discover now