2- Okuldaki ilk gece

139 15 28
                                    

Kapıyı açıp bir iki adım attığımda ne olduğunu şaşırmıştım. Sayamadığım kadar çok öğrenci eli yüzü kan olmuş, etrafına saldırmaya çalışıyorlardı.

Bir tanesi bana doğru koşmaya başlayınca daha çok korkmuştum.

Yerime çakılmış gibi beklerken bir el kolumu kavradı ve koşmaya başladık. Hemen bizim sınıfa girdik ve kapıyı kapattık. Beni kurtaran kişinin Hwang olduğunu fark edince şaşırmıştım ama belli etmedim.

En son sınıfta Jeongin ve Jisung ile oturuyorduk. Aklıma o gelince hemen telefonuma sarıldım.

nerdesiniz

ji
buzim sonifq gwliuox

Jisung'un karman çorman yazmasından koştukları anlaşılıyordu. Kapının yanına gittim ve üstteki camdan birileri varmı diye baktım.

El ele koşan Jeongin ve Jisung'u görünce kapıyı açtım. Tabii arkamdan gelen bağırma sesini unutmuştum. "Kapıyı açma!" Bağıran Hwang biraz korkutucu gelmişti ama onu dinlemeden bizimkileri içeri aldım.

Ben Jeongin ve Jisung'a iyi olup olmadıklarını sorarken Hwang gelmişti. Kolumdan tutup kendine çevirdi ve "Salak mısın? Kapıyı açma demiştim!" diye bağırdı.

Jeongin ve Jisung bir bana bir ona bakarken kafamı öne eğmiştim. "Onlar benim arkadaşlarım." dedim sessizce.

Sinirle elini alnına vurdu ve sıralardan birine oturdu. Bizde bu sırada telefonlarımızdan polisi aradık. Beklemeye başladığımız sırada koridordaki sesler yavaş yavaş duyulmamaya başlamıştı.

Ben kendi sırama oturmuş dizlerimi çekip kafamı gömmüş ağlıyordum. Jisung ve Jeongin yanımda teselli etmeye çalışıyordular. Hyunjin de kapının kenarında dışarıyı izliyordu.

Biraz sakinleştiğimde camdan bahçeye baktım. Neredeyse herkes dönüşmüştü. Dönüşmüştü diyorum çünkü gerçekten bulaşıcı bir hastalık gibiydi bu.

Hyunjin kapıyı yavaş ve temkinlice açmaya çalışırken Jisung sordu. "Nereye?"

Hyunjin bize döndü ve "Arkadaşlarıma bakacağım." dedi.

"Bizde gelelim. Tehlikeli olabilir." dedi Jeongin ayaklanırken. "Olur." dedi Hyunjin ve bizi bekledi. Ben yüzümü silip kendime gelmeye çalıştım. Jisung elimi tuttu ve temkinlice dışarı çıktık.

Koridorda kimse yoktu ama bahçede koşuşturan çocukları görebiliyorduk camdan.

Hyunjin'in arkadaşları Changbin ve Minho hyung'du. Onları tanıyor ve sınıflarını biliyordum. Sınıfları bizim sınıfa çokta uzak değildi.

Sınıflarına gittiğimizde kapıyı açtık. İçerdeki gözler korkuyla bize çevrildi. Bizim olduğumuzu gördüklerinde rahatladılar ve bizi içeri davet ettiler.

Bizim sınıfta kimse yokken onların sınıfında bu kadar kişi olmaları garip gelmişti. Sınıfta Ryujin, Yeji, Lia, Jennie, Lisa, Changbin hyung ve Minho hyung vardı.

Seungmin ve Chan hocada burdaydı. Onları görünce hemen Seungmin hocaya sarıldım. "Hocam korkuyorum. Ne yapacağız?" dedim dolan gözlerimle. Seungmin hoca benden ayrıldı ve yüzüme güven verircesine baktı. "Polislere haber verdik. Onlar gelene kadar beklemeliyiz." dedi.

Daha sonra toplu kalmaya karar verdiğimiz için 4 saatte bu sınıftaydık. Artık korkum iyice artmıştı. Ne polis geliyor. Ne gelen giden oluyordu.

Tekrar kenara çekilip sessizce ağladığımda Seungmin hoca yanıma geldi ve konuştu. "Yongbok. Korkma. Bak hepimiz buradayız. Hep beraber çıkacağız." dedi. Yavaşca kafamı kaldırdım. Sınıftakiler Seungmin hocanın arkasında bana gülümseyerek bakıyordu. Yüzümü sildim ve onaylarca kafamı salladım.

Yaklaşık 2 saat daha geçtiğinde saat 19.20'ydi. Hala kimse gelmiyordu. Hyunjin bir anda telefonundan başını kaldırıp "Hocam!" diye seslendi ve Chan hocanın yanına gitti.

Chan hocaya telefonundan bir şeyler gösterdi. Chan hoca Seungmin hocayla biraz konuştu. Sonra "Çocuklar." dedi. Herkes iki hocaya baktı.

Chan hoca "Dışarıdada durumlar böyle. Ama endişeye kapılmayın. Öbür şehirlerden yardım gelecektir. Sadece onlara zaman vermeliyiz. Beraber olmalıyız." dedi.

Onu onayladık ve beklemeye devam ettik. Biraz kafa dağıtmak için hep beraber bir yere oturduk ve sohbet ettik.

Chan hocanın anlattıklarıyla gülerken telefonumu çıkarıp saate baktım. Saat 22.40 olmuştu. Evimi özlemiştim.

Ben olduğum yerde uyuklarken Jisung bana kaş göz yapıyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Kafamı yormamaya karar verdim ve yanımdaki omuza kafamı koydum.

...

Yüzüme çarpan ışıkla uyandım. Sınıfta Hyunjin'le sarmaş dolaş uyanmak benim için bir şok olmuştu! Aklıma dün olanlar geldiğinde neden sınıfta uyandığımı anlamıştım.

Kalkmaya çalıştım ama hem Hyunjin'i rahatsız etmek istemedim hemde belim tutulmuştu. Çünkü sıraları birleştirmiş onun üzerinde uyuyorduk.

İyice kendime gelmemle Hyunjin'in bana sarılarak uyuduğunu anca kavrayabilmiştim. Hemen kıpırdandım. "Hyunjin! Kalk!" çok bağırmamaya çalıştım. Evet olduğumuz durum fazla saçmaydı ama ben hariç herkes uyuyordu.

Hyunjin gözlerini araladığında ikimizde sıranın üstünde oturur hale gelmiştik. "Neden yanımda yattığını sorabilirmiyim Hwang Hyunjin?" dedim sinirli ses tonumla.

"Gece omzumda uyudun kaldırmaya çalışıncada bana sarıldın. Bende sıraları birleştirip seninle uyudum." dedi gözlerini ovuştururken.

O an o kadar utandımki elimi anlıma vurup engelleyemediğim yanaklarımın kızarmasını gizlemeye çalıştım.

"Özür dilerim. Seni de rahatsız ettim sanırı-" cümleme devam edemeden kıkırtısını duydum. "Ne gülüyorsun be?" dedim az önce kaçırdığım gözlerimle tam yüzüne bakarken.

"Kızardın." dedi ve gülmeye devam etti. Omzuna hafifçe vurdum ve sıradan kalktım. Jisung ve Jeongin'in nerede yattığına baktim ama sınıfta yoklardı. Bir dakika gerçekten sınıfta yoklar! Dışarısı çok tehlikeli nerede bunlar?

"Jisung ve Jeongin nerede?" dedim hızlıca Hyunjin'in yanına varırken. "Korkma. Sıraları birleştirdiğimiz için çok sıra kalmayınca Chan hoca onları sizin sınıfa geçirdi." diyince hemen kapıdan çıktım. Çıktığım anda bir çocuk bana saldırdı.

Omuzlarından tutup beni ısırmasını engellerken biri gelip tek hamlede çocuğu yüz üstü yere yatırdı. Her zamanki gibi Hwang.

"Biraz daha dikkatli ol." dedi. Kafamı onaylarca salladım ve bizim sınıfa gittim. Girdiğimde içeride Jisung, Jeongin ve Minho vardı. Uyanmışlar, oturup sohbet ediyorlardı.

Jisung ve Jeongin'in yanına gittim ve onlara sarıldım. "Günaydın." dedi Jisung saçlarımı okşarken.

"Beni neden kaldırmadın!" dedim ayrılıp kızgınca bakarken.

Neyden bahsettiğimi anlamış bir kahkaha patlatmıştı. "Ne yapalım? Biz seni uyandırmaya çalıştıkça Hyunjin'e yapıştın resmen." dedi Jisung gülmeye devam ederken.

---
selaamm
nabersinizz
ya istanbuldada deprem olmus
agliyoreum
gecmis olsun
kendinize iyi bakin
dikkat edin
byee

road to deathTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang