4-📮 Mektup📮

8.5K 395 57
                                    

Yazar'dan
Faris ailesi her zamanki gibi kahvaltıdan sonra salonda toplanmışlardı. Anne ve babalarını atışmalarını izleyen çocukların keyfi gayet yerindeydi. Biri dışında. Alaz... Kalbinde bir ağırlık vardı. Nedenini bilmiyordu. Sanki eksik gibiydi. Birşeyler yarımdı. Bir anda kalbine öyle bir ağrı girdik eli hızla kalbine gitti ve kısıkça inledi. Bunu duyan ve gören kardeşi Bera hemen abisinin yanına gitti.

"Abi iyimisin? Birşey mi oldu? Bir yerini acıyor?" dedi. Kardeşinin bu tepkisine karşılık Alaz elini kalbinden çekti.
"Yok birşey. Öyle her zamanki gibi bir ağrı. Telaş etme."dedi kardeşinin kolunu sıvazlıyarak. Tüm ailenin gözleri Alaz'a dönmüştü. Anneleri Mercan hanım endişeli ve üzgün gözlerle oğluna bakıyordu. Küçüklükten beri Alaz'ın kalbine ağrılar giriyor saniyeler veya dakikalar içende ağrısı diniyordu. Doktora gittiklerinde doktor Alaz'ın hiç birşeyi olmadığını hatta kendisinden daha sağlıklı olduğunu söylüyordu.

Alaz annesinin ona öyle baktığını görünce dayanamadı ve annesinin yanına gidip sarıldı.
"Bak vallah birşey yok. Saniyelik oluyor zaten. Üzme sen kendini." diyerek annesinin yanağına bir öpücük kondurdu. Diğerleri yüzlerindeki tebessüm ile annelerini ve kardeşlerini izliyordu. Bera bir anda ayaklandı ve annesi ile abisine doğru koştu. Annesi ve abisine sarılınca diğer abileride geldiler. Orda birbirlerine sarılarak sevgi topu oluşturmuşlardı.

"Ya abi boğul-" diyerek konuşmaya başlayan Alaz'ın sözünü zil sesi böldü. Hepsi birbirinden ayrıldılar ve Bera kapıyı açmak için ayaklandı. Kapıyı açtığında etrafda kimse yoktu lakin yerde bir kutu vardı. Bera ne olduğunu bilmediği için kutuyu içeri almadan önce açtı. İçinde bir mektup ve bir zarf vardı. Babasına geldiğini anlayarak içeri aldı kutuyu. Salona girdiğinde elinde ki kutuya bakan meraklı bakışları fark etti.

"Kapıyı açtığımda kimse yoktu yerde sadece bu vardı. Bende içinde ne var bilmeden almak istemedim. İçini açtığımda bir mektup ve bir zarf vardı. Galiba baba sana gelmiş." dedi son cümlesinde babasına dönerek. Babası şaşırmıştı. Şaşırmasıda çok doğaldı. 21. yüzyıldayız yahu. Kim mektup yazsın,mail atmak varken? Devran bey ayağa kalkarak oğlu Bera'nın elinden kutuyu aldı. Ve kalktığı yere tekrar oturdu.

Kutuyu açtığında bir mektup ve zarf vardı. Zarfın üstünde Laçin Elçeri yazıyordu. Hemen ismin altında parantez içinde Çeviker yazıyordu. Devran bey mektubun üstünü inceledi ve arkasındaki Faris ailesine yazısını gördü. Anladığı kadarıyla bu tüm aileyi ilgilendiriyordu. Hızlıca mektubu açtı ve okumaya başladı.

Tekrardan merhaba Faris ailesi. Size bir iyi bir kötü haberim var. İyi haber kızınız yaşıyor. Kötü haber kızınızı ben kaçırdım. Bunlar senin, Devran Faris'in suçu. Sana o ihaleden çekil dediğimde çekilseydin, kızın şuanda yanında olurdu. Kızının adı Laçin anlamı yiğit. Kızın da isminin anlamı gibi. Korkusuz,cesur, yiğit ve çevik.Tabi bir tarafı çok kırılgan. Ama sen bunları nereden bileceksin ki zaten. Kızını tanımıyorsun bile. Ne yazık. Kızını kaçırdığım ve onu yetimhaneye verdiğim için hiç pişman değilim. Çünkü sen bunu hak ettin.
          Eski Dostun
            Erkan Saltuk

Faris ailesi şok içindeydi. Yıllar önce kaçırılan kızları ölmemişti. Ama onlara bir ceset verilmişti. Küçük bir kız çocuğu ceseti. Tabi ceset yandığı için DNA testi yapılmamıştı.

"Ne demek bu?" diye sordu Alaz. O bir ikizi olduğunu ve kaçırıldığını bilmiyordu. Aynı şekilde Bera da bir ablası olduğunu bilmiyordu.
"Baba, anne bir açıklama yapacak mısınız?" dedi Bera sakin bir ses tonuyla.
"Senin bir ikizin ve senin bir anlam vardı."dedi Devran bey Alaz ve Bera'yı göstererek.
"Bir gece sen ve ikizin 2yaşında, Bera ise 3 aylıkken evimize biri veya birileri girdi ve ikizini kaçırdılar. Dört bir yanda onu arıyorduk. 2 ay sonra kapının önünde bir ceset bulduk. Bebek arabasındaydı. İkizin ve senin elinde bebekken altın bileklikler vardı. Üstünde adlarınız yaziyordu. Aslında çok fazla benzemiyordunuz. Ama annen çok istemişti. Seninkinde Alaz Faris , onukinde ise Aden Faris yazıyordu. Bu bebeğin cesetinde de aynı bileklik vardı. Ceset yanmış olduğu için DNA testi yapılmamıştı. Ama biz ondan bir iz bulamayınca ve elimizde o, olduğu iddia edilen bir ceset vardı. Bizim iyice umudumuz söndü ve onun öldüğünü zorda olsa kabullendik."dedi Devran bu uzun konuşmanın ardından derin bir nefes alarak.

Laçin /Gerçek Ailem |ARA VERİLDİ|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin